2 Mart 2017 Perşembe

Latif Erdoğan'dan FETÖ'yle İlgili Çarpıcı Açıklamalar

Gazeteci-yazar Latif Erdoğan: 15 Temmuz’dan önce üyelerini darbeyle motive eden örgüt şimdi de ayaklanma lafı dolaştırıyor. Ancak fırtına öncesi sessizlik imajları bir şey yapmaya mecali olmayan adam sessizliğidir. Son ümitleri referandum olsa da “evet çıkacağını kendileri de biliyor...


Fetullahçı Terör Örgütü, başta Cumhurbaşkanı'na suikast girişi ve Ömer Halisdemir'in şehit edilmesi olmak üzere birçok davada hesap veriyor. Mahkemede ifade veren hainlerin hepsinin ağız birliği etmişçesine “Bizim FETÖ ile bir ilgimiz yok” açıklaması dikkatlerden kaçmıyor. Peki 92 kez müebbet cezası istenen bir zanlı neden kendisini değil de Fetullah Gülen'i aklamaya çalışır? Örgüt bu motivasyonunu nereden alıyor.


Bu önemli soruları, bir dönem Gülen'e en yakın isimlerden birisi olan ve son yıllarda yaptığı açıklamalarla örgüte en büyük darbeyi vuran gazeteci ve yazar Latif Erdoğan cevaplıyor.



Şov yapanların beden dili öyle söylemiyor

Latif bey, hakkında 92 kez ağırlaştırılmış müebbet istenen bir insan neden mahkemede kendisini değil de Gülen'i korumak ister?

FETÖ'cülük darbecilikten de vatana ihanetten de katillikten de daha kara bir leke. Bir kısmı bunun için “Bana "FETÖ'cü demeyin” diyor olabilir. Bir de FETO'yu aklamak isteme meselesi var. Bu sözleri bir cesarete ya da kahramanlığa yorumlamamak gerekir. Bunlarınki çaresizlik cesareti. Zaten müebbet alacağını biliyor. Mahkemede şov yapanların beden dilleri öyle söylemiyor. Dört duvar arasında sağlıklı düşünme imkanı bulduklarında o insanlarla konuşursanız Gülen hakkında ne düşündüklerini öğrenirsiniz.

Devletten aldıkları maaşın fazlası ödeniyor!

Maddi anlamda motive ediliyor olabilirler mi?

Duyumlarımıza göre baştan beri maaş ödeniyor. Cezaevinden önce devletten aldıkları maaşın daha fazlasını kendisine ve ailesine ödeniyor. Tek şart Gülen aleyhinde konuşmamaları ve itirafçı olmamaları. Eğer çok ciddi pozisyonda ise, yani sözleri çok önemliyse onların itirafçı olmamaları için maaş falan değil çok ciddi meblağlar ödeniyor. Aileler ve itirafçı olmak isteyenlerin hayır diyemeyeceği çok ciddi paralar dolaşıyor.

Özgürlüğe kavuşacaklarını bilseler her gün feto'ye beddua ederler

Darbeye karışan FETÖ'cü hainlerin mahkemede şov yaptığını görüyoruz. Gerçekten hala örgüte ve Gülen'e inanıyorlar mı?

Ben şu anda hiçbirinin bu harekete inandığını düşünmüyorum. Şov yapıyorlar ama beden dilleri onu söylemiyor. Çökmüş durumdalar. Ama Gülen'in kontrolünde olduğu için başka türlü hareket etme şansları yok. Zaten hapse düşmüşler. Eğer itiraz etseler, irtibatlarını kesseler iki türlü mağdur olacaklar. Ama artık hiçbirisi darbe öncesi Gülen'e olan bağlılıklarını taşımıyorlar. Maddi olarak kendilerini garanti altına alsalar Gülen'e beddua ederler.

Ailelerin hepsi FETÖ tarafından markaja alındı

Evlatları ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan ailelerin önemli bir kısmı sessiz. Sizce aileler neden evlatlarını korumuyor?

Ailelerin hepsi teker teker markajda. Onlar da çaresizlik içerisinde söylenen her söze inanıyor. Ailelerde maaş desteği alıyor. Daha önce devletten aldıklarının daha fazlasını devletten alıyorlar. Ama bu ne kadar sürer? Hazıra dağ dayanmaz. Yurt dışına kaçırdıkları parayla bir müddet daha devam eder. Yakında ailelerden de feryatların yükseleceğini hep birlikte göreceğiz.

Ali Ünal gibi sahte itirafçılara dikkat

Bunlara rağmen örgütün önemli isimlerinin itirafçı olduğunu görüyoruz; bu, ne anlama geliyor?

Bir de itirafçı olmaya teşvik edilenler var. Zaman yazarı Ali Ünal gibi. Herkesin bildiği şeyleri söyleyerek cezaevinden çıkmaya çalışıyorlar. Burada da itirafçılığı sulandırmaya çalışıyorlar. Gülen bu tarz itirafçılığı teşvik ediyor. Ama darbeye karışanların asla itirafçı olmasını hatta FETÖ adını ağzına bile almasını istemiyor. Bu bir taktik. Bu itirafçılık konusunda da yargı mensuplarının çok uyanık olması gerekir.

Büyük bir ayaklanma hayali kuruyorlar

Bu insanlara vaatlerde bulunulmuş olabilir mi?

15 Temmuz'dan önce darbe ile motive ediyorlardı. Şimdi büyük bir ayaklanma ile motive ediyorlar. Böyle bir şeye kalkışırlarsa tamamen sıfırlanırlar. Bunların kendi kafalarında bir ayaklanma planı var. Cezaevlerinde başlayan ve Türkiye çapına yayılan bir ayaklanma planlarının olduğuna inanıyorum. Bunu da Gülen'i tanıyan biri olarak söylüyorum. Ama bunu yapabilmeleri mümkün değil. FETÖ artık tankların paletleri altında kalmış bir salyangozdur. Ne tehdit yaparsa yapsınlar korkuya kapılmaya gerek yok.

Fırtına öncesi sessizlik gibi bir imaj vermeye çalışıyorlar. Bu sessizlik bir şey yapmaya mecali olmayan adamın sessizliğidir. Çok ümitvar olmak lazım. Referandumda dikkatleri kendilerine çekmek için farklı mesajlar verebilirler. Son umutları referandum. Evet çıkacağını onlar da biliyor. Ama ne kadar aşağı çekebilirsek kardır diye düşünürler. “Evet”leri düşürmek için FETÖ “Ben de evet diyorum” şeklinde açıklama yapabilirler. Artık çok da ciddiye almamak gerekir.

Gülen kendisini dışarıya tamamen kapattı

Gülen hâlâ vaazlarında umut tacirliği yapıyor. İnanan var mı hâlâ?

Ümitli konuşmalar yapmak zorunda. Ama bunlara inanmıyor. Kendisine üç beş şarlatan bulmuş konuşuyor. “Neden böyle oldu” sorusunu soracak birini yanına yaklaştırmıyor. Böyle nazik ortamlarda kendini kapatır kimse ile görüşmez. Şu anda kendini yenilemeye ve biten prestijini yeniden sağlamaya çalışıyor.


Gülen, Adil Öksüz hakkında konuşursa biter!

Gülen, her konudan bahsediyor ama Adil Öksüz konusunu hep unutturmaya çalışıyor. Sizce neden?

Sadece Gülen değil taraftarları da Adil Öksüz'den bahsetmiyor. Adil Öksüz'ün kendisi ile irtibatını inkar etmesine imkan yok ki. Adil Öksüz bizi sattı dese buna kimse inanmaz. Örgütün iç bünyesi “Adil Öksüz bizden değildi” yalanını kabul etmez. Gülen de bunu bildiği için bu yalanı söylemiyor. Unutturmaya çalışıyor. Adil Öksüz'ün nikah şahitliğini yapmış nasıl “Bizimle alakası yok” desin.

Darbeyi ABD ile birlikte yaptılar

ABD'nin ikna edilmesi için Adil Öksüz'ün yakalanması gerekir diyenler var…

Güldürmesinler beni. Darbeyi ABD ile ortak yaptılar ikna edilmeye ihtiyacı yok. FETÖ'nün iadesi hukuki değil siyasi bir mesele. Gülen artık ABD ile Türkiye arasında bir pazarlık konusudur.

CIA Başkanı'nın Türkiye ziyareti önemli

CIA Başkanı'nın Türkiye ziyaretini nasıl yorumluyorsunuz?

CIA Başkanı Türkiye'ye geldi. Neler konuştuklarını tahmin etmek zor değil. CIA Başkanı'nın gelişiyle birlikte Gülen bir nevi satıldı. Gülen bence ABD'de son demlerini yaşıyor. ABD'den çıkarıldıktan sonra ister iade edilsin isterse edilmesin hiçbir mana ifade etmez. FETÖ'nün yurt dışı faaliyetlerini meşrulaştıran Gülen'in ABD'de olmasıdır. ABD'den çıkarılırsa işi bitmiştir. Bu eninde sonunda gerçekleşecek. Trump kazanmasa da bu gerçekleşecekti. Çünkü ABD'nin artık FETÖ'den elde edebileceği hiçbir şey kalmadı.

Eski CIA ajanından korkunç itiraflar: Gülen'in Türkiye dışında can güvenliği yok

Kanada'ya gideceği söyleniyor…

Kanada ile irtibatları nedir bilmiyorum. Kanada ABD'nin bir eyaleti sonuçta. Ama ben zannetmiyorum Kanada'ya gideceğini. Bakın ABD dışında nereye giderse gitsin artık Gülen için güvensizdir. ABD dışında her ülkede Gülen'in artık can güvenliği yoktur. Bence başka bir ülkeye gideceğine Türkiye'ye gelmesi daha güvenli onun için. Hiç olmazsa bir cezaevi yüzü görür. Başka bir ülkede ne ile karşılaşacağını kimse bilemez. Tekrar ediyorum. Gülen için artık 3 alternatif var. İade edilecek, sınırdışı edilecek ya da infaz edilecek

Gülen'den sonra kaos

Gülen ölürse ne olur? Örgüt bu konuda kendini hazırladı mı?

Ölünce biter, sistem diye bir şey yok zaten. Ben hep bir sistem olsun istedim, Gülen kabul etmedi. Sistem yok burada tamamen kaotik bir yapı var. Gülen ölürse ikinci bir alternatifi yok.

Gülen'den sonrasına hazırlananlar koyun bile güdemez!

Gülen neden kendisine bir alternatif hazırlamadı?

Lider merkezli bir yapıda lideri ortadan kaldırırsan geriye hiçbir şey kalmaz. Burada tek hedef Gülen'i halife yapmak. O ideal biterse hepsi ortadan kalkar. İçlerinde derleyip toparlayacak kimse yok. Gülen'den sonra gelecek diye haberler çıkıyor. Onlar dışarıda bir koyun bile güdemez. Gülen'in kendi kafasındaki model neticeye ulaşmak. Benden sonra diye bir kavram yok kafasında. Kendi bulunduğu zaman diliminde olmalı.

Gülen'in vaazlarında söyledikleri hep tiyatro mu?

Gülen'in maneviyatla zerre kadar alakası yoktur. Tek motivasyonu hırstır. 50 sene aynı rüya ile yatıp kalkmış. Dini değerleri sadece kendisi için kullanmış. Bu adam İslam alemine zarar veriyor. Ben Gülen'in Müslüman olduğuna inanmıyorum. İslama taraftar falan değil. Kıyamet daha kopmadı. Herkes yanlıştan dönebilir. Zerre kadar feraseti olan bir insan bu kadar aldanmışlığa düşmez.

Gülen teslim edilirse darbeye karışmamış olanlar kazanılabilir

400 bin ByLock kullanıcısından bahsediliyor. Bu insanlar kazanılabilir mi?

Bunlara yalnız kaldıklarında kendi muhasebelerini yapmalarını temin etmek gerekir. Doğrudan darbeye karışmamış insanlar itirafçı olmaları kaydıyla gelip adalete sığınmaları gerekir. Gülen sonrasında onların kazanımı çok kolay. Onları kötü insan yapan Gülen'dir. Gülen'i ortadan kaldırırsan onların motivasyonu da ortadan kalkar. Bir tane adamı devre dışı bırakarak bütün bataklığı kurutabiliriz. Sivri sineklerle uğraşmamak lazım.

Zerre kadar erkekliği varsa gelir teslim olur!

Siz Gülen dışında hiçbir isimi doğrudan muhatap almıyorsunuz. Yolun sonuna gelen Gülen'e bir çağrınız olacak mı?

Ben Gülen'e hep aynı çağrıyı yaptım yine yapıyorum. Bak 50 bin insan hapiste. Binlerce insan vatansız kaldı. Gel teslim ol. Yakında en yakınındaki insan bile seni lanetle anacak. Sana çay getiren insan bile yakında yüzüne tükürecek. Bu noktaya getirme. Zerre kadar vicdanın ve erkekliğin varsa gel teslim ol, mağdur ettiğin insanlara bir faydan olsun. Kendi kaçıp mensuplarına ölün diyen bir lider olabilir mi? En zalim lider bile kaybettikten sonra beynine bir kurşun sıkmıştır.

Kaynak: http://www.sabah.com.tr/gundem/2017/02/27/feto-referandum-oncesi-ne-planliyor?f=sm

24 Şubat 2017 Cuma

FETÖ’cü Polisten İtiraf: Bylock, Eagle, Himmet, Sınavlar vs.

Polis okuluna girdikten sonra 13 yıl Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile bağlantıda kaldığını itiraf eden FETÖ'cü polis; bu yapı aracılığı ile istihbarat sınavını kazanmasından örgütün gizli haberleşme ağı “Bylock” ve Eagle” ile ilgili bilgilere kadar birçok bilgiyi ve 70’e yakın FETÖ’cünün isimini mahkeme heyetiyle paylaştı!



FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün de Kanun Hükmündeki Kararname ile ihraç edilen aralarında ikinci sınıf emniyet müdürü ile birlikte komiser ve polislerin de olduğu 15 şüphelinin yargılanması tek tek yapıldı. İlk kez hakim karşısına çıkan sanıkların çoğunluğu telefonlarından çıkan “Bylock” programından haberdar olmadıklarını ileri sürerek FETÖ üyeliğini kabul etmedi.

Yaklaşık 8 aydır FETÖ/PDY üyesi olmak suçundan tutuklu bulunan sanıklardan polis memuru K.Y. ise etkin pişmanlık yasasından yararlanmak istediğini ve samimi itiraflarda bulunacağını ifade etti. Kendisinin 2003 yılında Elazığ’da polis okulunda eğitime başladığı yıl FETÖ ile bağlantı kurduğunu aktaran K.Y., “Polis okulunda bir üst sınıfta bulunanlarla, yapı ile bağı olan emekli polislerin evine gitmeye başladık. Evlerde dini ibadetler yapılırken, Fetullah Gülen’in videoları ve kitapları okutuluyordu. Okulu bitirdikten sonra Ankara’ya atandım. Ankara’da FETÖ ile bağlantılı yapıdan biri sivil diğeri polis iki kişi beni karşıladı ve Demetevlerde bir eve yerleştirdi. Ev abileri polislerdi ancak tüm bu evlerden sorumlu olan FEM dershanesinde coğrafya öğretmeni olan Bülent isimli biriydi. Siviller genelde kod ismi kullanıyordu, o yüzden Bülent isminin gerçek mi yoksa kod isim mi olduğunu bilmiyorum” dedi.

Ankara’da 40’a yakın polisin adını verdi

2006 yılında ev abisi olduğunu 2009 yılına kadar ev abiliği de yaptığını aktaran zanlı K.Y., yaklaşık 40 polisin adını heyete verirken, bunlardan bir çoğunun da yapı aracılığıyla komiser olduklarını aktardı. İtiraflarına devam eden K.Y., bu kişilerden bazılarının yurt dışında büyükelçiliklerde görev aldığını, hatta yapıdan tanıdığı bir polisin komiser olduktan sonra Cumhurbaşkanlığı koruma ekibinde görev aldığını dile getirdi. 2010 yılında Elazığ’a tayin olduğunda çevik kuvvette görev aldığını belirten zanlı K.Y., yapıyla ilişkisinin sürdüğünü ve bir yıl sonra Elazığ Valiliği Özel Kalem Müdürlüğü şifre memuru olarak görev yaptığını, ardından da yapının aracılığıyla istihbarat sınavına girerek kazandığını, 17/25 Aralık 2013’e kadar burada görev aldığını anlattı.

İlişkileri 17/25 Aralık’tan sonra da devam etmiş

17/25 Aralık 2013’ten sonra kendisiyle birlikte 30 polisin istihbarattan çıkarıldığını, 15’inin tayine gittiğini, diğer 15’inin de çeşitli birimlerde görev aldığını ancak FETÖ’nün sohbetlerine gitmeyi sürdürdüğünü, sadece bir kişinin katılmadığını ifade etti. Daha sonra 2 polisin daha sohbetlere katılmaya başladığını aktaran K.Y., Elazığ Emniyetinin istihbarat imamlığını N.S.’nin yaptığını dile getirerek, diğer sohbetlere giden 30 memurun isimlerini tek tek verdi. İstihbarat imamı N.S. ile cezaevinde 2 ay kaldığını da dile getiren K.Y., “Benim etkin pişmanlıktan yararlanacağımı öğrenen N.S., kendisinin üstündeki sorumlunun yani emniyet imamının S.S. olduğunu bana söyledi. Ancak bunu kasıtlı mı söyledi bilmiyorum” diye konuştu.

“Bylock’tan MİT’in haberi olunca, Eagle programı kuruldu”

Kendisinin örgütün gizli haberleşme ağı “Bylock”u kullandığını da itiraf eden K.Y., şunları anlattı: “Yalnız ben gizli olduğunu düşünmüyordum. 2015’in sonuna kadar bunu kullandık. Sonradan MİT’in ‘Bylock’u çözmüş olabileceği bilgisi geldi ve kullanmayı bırakıp Eagle’ye geçtik. Eagle’yi kurarken bir de CTA Clingtean Master diye bir silme programı kuruldu. Eagle’de konuşmalar 2-3 gün içinde kendiliğinden otomatik olarak siliniyordu, silme programı tamamen kaldırmak için kurulmuştu.”

İstihbarat imamı N.S.ye her ay düzenli olarak kendisinin 200 lira, diğer arkadaşlarının da 100 ile 200 arasında himmet parası ödediğini bildiğini de anlatan K.Y., yapıdan 2016 yılının Mart ayında ayrıldığını, 15 Temmuz darbe girişimi yaşanınca itirafçı olmaya karar verdiğini kaydetti.

Mahkeme heyeti, sanığın verdiği isimlerle ilgili işlem yapılıp yapılmadığını, yapılmadıysa gerekli araştırmanın yapılması için Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına karar verdi. Mahkeme heyeti, sanık hakkında da, yurt dışı yasağı konularak tahliye edilmesine ve yargılanmasının tutuksuz olarak devam edilmesine karar verdi.

20 Şubat 2017 Pazartesi

Ezoterik Örgüt FETÖ: Yurt Dışında Virüs Gibi Uykuya Yattı, Fırsat Kolluyor

Emniyet kaynaklarınca FETÖ’ye ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen bilgi notunda, örgüt bir virüse benzetilerek uyarılarda bulunuldu: “Yurtdışına kaçarak uykuya yatmayı ve güçlü bir enfeksiyon halini alınca tekrar ülkemize sirayet etmeyi düşündüğü anlaşılmaktadır.”



Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına, Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) ideolojisini irdeleyen kapsamlı bir bilgi notu ulaştı. Emniyet kaynaklarınca hazırlanan 240 sayfalık bilgi notunda öne çıkan hususlar özetle şöyle:

Ezoterik Örgüt

Virüsler, fizyolojik olarak metabolizmaları olmayan ve başka bedene muhtaç olarak varlıklarını sürdüren canlılardır. En büyük ve en stratejik özellikleri; sızma, gizlenme ve benzeme özellikleridir. Mikro âlemde virüslerin temsil ettiği kendisine ait olmayan kaynakları ve potansiyeli sömürüp kendi hesabına işletme işinin, yani emperyalizmin, makro âlemdeki temsilcileri; guguk kuşları gibi bazı canlılar, emperyalist ülkeler ve viral örgütlenme modelini seçmiş gizli, ezoterik örgütlerdir. Emperyalist ülkelerin bir dönem geri kalmış dünyalara medeniyet getirilmesi kılıfını, şimdilerde ise demokrasi ve insan hakları kılıfını kullanması gibi ezoterik örgütler de çeşitli kılıflara ihtiyaç duymaktadır.

Hedefleri Örtüştü

FETÖ, devlet ve millet düşmanlarının virüslerden ilham alarak kurguladıkları ezoterik örgütün adıdır. Bu virüsün sızma hedefi dindir. Milli ve manevi gücü kendi menfaatlerine kullanır. Türk milletine sevgi ve teveccühün çok fazla olduğu yerlere, sömürgecilere çalışan, işbirlikçi ve Türk görünümlü bu tür yapılanmalarla girmenin maliyeti, savaşarak veya başka yollarla girmenin maliyetine nazaran oldukça düşük kalmaktadır. Böylece istilacı ve tek dünyacı belli çıkar grupları ile FETÖ'nün yeryüzü hâkimiyeti hedefi de örtüşmüş olur.

Sömürgecilerin Çocuğu

Büyük miktarda güç potansiyeline sahip ülkemizi, güç kaynaklarımızdan beslenen bir örgütle az zahmetli ve düşük maliyetli bir projeyle durdurma ve dünya pastasından hakkı olandan çok daha fazlasını alma amacında olan sömürgeci zihniyetin gayri meşru çocuğu olan FETÖ, ne bir eğitim hareketidir ne bir dini cemaattir ne de sivil toplum kuruluşudur.

Gerçek Yüzünü Gösterdi

Gülen’in söylemlerine bakıldığında en başından itibaren cebir-şiddet kullanma zihniyetine sahip olduğu anlaşılmaktadır. Ama nihai hedeflere ulaşmak için benimsenen genel hareket tarzından dolayı, gerekmedikçe maddi güç kullanılmadığı ve gülen bir yüz, barış, hoşgörü söylemi arkasında son darbe girişimine dek manevi cebir şiddet öncelikli ve sinsice hedeflere yürüme söz konusu olmuştur. Son darbe girişiminde ise gerçek yüzünü saklama gereği duymamıştır.

Tarihi Örnekler Gibi

Gelinen noktada örgütün benimseyeceği en rasyonel hareket tarzının, uzun dönemli yer altına çekilme ve konunun gündemden tamamen düşmesini bekleme, yeni nesillerin yaşananları unutması ve sonrasında tekrardan yer altından çıkılarak faaliyetlerin devam ettirilmesi olabilecektir. Ancak iletişimde yaşanan devrim ve imkânların artması; virüsler gibi zor şartlar altında uykuya yatıp canlılık özelliği göstermeyen bir hal alsa ve tarihi örneklere benzer bir şekilde davransa bile örgütün başarı şansını bir hayli azaltmaktadır.

Bu yüzden örgütün devletin elinin uzanamayacağı veya daha az uzanabileceği yurt dışı gibi yerlere kaçarak yeniden yapılanmayı, buralarda uykuya yatmayı ve zamanı gelip de güçlü bir enfeksiyon halini alınca tekrar ülkemize sirayet etmeyi düşündüğü anlaşılmaktadır. Bu yüzden onun gerçek yüzü en iyi şekilde anlatılmalıdır. Güçlenen ülkemizin FETÖ virüslerini dünyanın neresine kaçarsa kaçsın bulup yargı önüne çıkartması ve tehlike olmaktan çıkaracak şekilde zararsız hale getirmesi ve gelecek nesillere yaşananları asla unutturmaması gerekmektedir.

19 Şubat 2017 Pazar

FETÖ'nün “Mazi”sinden 15 bin 500 kişi çıktı!

FETÖ'nün insan kaynakları departmanı soruşturmasında ele geçirilen “Mazi” adlı şifreli dosyada, kamuya yerleştirildikleri belirtilen yaklaşık 15 bin 500 kişinin ismine ulaşıldı. “Mazi”nin yaklaşık 12 katı kadar büyüklükte olduğu belirtilen ve içinde yine örgüt üyesi isimlerin bulunduğu tahmin edilen başka bir şifreli dosyanın açılması için çalışmalar sürüyor.



Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ'nün insan kaynakları departmanı gibi kullanıldığı öne sürülen Bursa İş, Kariyer, Eğitim Merkezi Derneği soruşturmasında “Semih” kod adlı Necati Uysal'ın kişisel veri havuzundaki Mazi” adlı şifreli dosyaya ele geçirildi. Örgütün "insan kaynaklarından sorumlu imamı" olduğu belirtilen Uysal'ın evinde yapılan aramalarda ele geçirilen USB flash bellek içinde bulunan söz konusu dosya içinde, kamuya yerleştirildiği belirtilen yaklaşık 15 bin 500 kişinin ismine ulaşıldı.

Büyük Dosyanın Şifresi Kırılmaya Çalışılıyor

Örgüt içinde yapılan değerlendirmede 4 ve 5 puan alarak kamuya yerleştirildiği belirlenen 500 kişi hakkında işlem yapıldığı, diğerleriyle ilgili incelemelerin sürdüğü öğrenildi. Ayrıca, flash bellekte “Mazi”nin yaklaşık 12 katı kadar büyüklükte olduğu belirtilen ve içinde yine örgüt üyesi isimlerin bulunduğu tahmin edilen başka bir şifreli dosyanın açılması için Ankara'da çalışmalar sürüyor. Uysal'ın yaptığı listeden yola çıkılarak, diğer illerdeki örgütün insan kaynaklarından sorumlu imamların isimlerine de ulaşılmaya çalışıldığı öğrenildi. Necati Uysal'ın “Sena” kod adlı eşi Büşra Uysal'ın da örgüt içi evlendirmeden sorumlu olduğu belirtildi. Dosyada adı geçen, kamuya yerleştirilen örgüt üyelerinin, söz konusu dosyada bazı değişikliklerle kayıt altına alındığı da belirlendi.

Kamuya yerleştirilen kişinin adına babasının, babasının yerine de söz konusu kişinin adını yazarak kayıt tutan Uysal'ın, kamu personeli olanların cep telefonu numarasını da operatörden sonraki 7 rakamdan 118 çıkararak ya da ekleyerek not ettiği ortaya çıktı.

Ev Abilerine Puan Veriliyor

Öte yandan Necati Uysal'la ilgili konuşan tutuklu rütbeli asker Y.K, ifadesinde, şifreli dosyada kişilerle ilgili yapılan puanlamanın nasıl yapıldığını anlattı. Örgüt içinde aktif bir görev alan, sigaraya içmeyen, sevgilisi olmayan ve istenilen seviyede “ev abiliği” yapanlara en yüksek puan olan 5 verildiğini belirten Y.K'nin “Yukarıdaki faktörlerin dışında sigara içiyorsa ya da kızlarla muhabbeti varsa 4 puan veriliyor. Bir puan bunlardan kesilebiliyor.” şeklinde ifade verdiği öğrenildi.

Kripto Elemanlar

Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri, örgütün insan kaynakları yapılanmasına yönelik operasyonda “Mazi” adlı şifreli bir dosya ele geçirmişti. Ekipler, şifresini çözdükleri dosyada isimleri ortaya çıkarılan kişilere yönelik, Bursa, Ankara, İstanbul, İzmir, Kayseri, Şırnak, Erzincan, Balıkesir, Mardin, Şanlıurfa, Bingöl, Amasya, Eskişehir, Kocaeli, Çorum, Adana, Kars, Sakarya, Kahramanmaraş, Malatya, Hakkari, Karabük, Hatay, Tokat, Sivas, Sinop ve Manisa'da eş zamanlı operasyon düzenlemiş, 44 subay ve astsubay ile bir doktor ve bir öğretmeni gözaltına almıştı.

Mahkemeye çıkarılan zanlılardan 39'u tutuklanmış, 7'si adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Söz konusu kişilerin dördünün örgütün şifreli haberleşme programı “ByLock”u kullandığı, diğerlerinin isimlerinin ise FETÖ/PDY ile bağlantısı soruşturmayla ortaya çıkarılmıştı. Söz konusu şüphelilerin örgütün “kripto” elemanları olarak değerlendirildiği öğrenilmişti.

Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/feto-nun-mazi-sinden-15-bin-500-gundem-2397238/

13 Şubat 2017 Pazartesi

ByLock'a Özel Arama Motoru

ByLock'ta yeni bir uygulamaya geçildi. MİT'in hazırladığı 215 bin kişilik liste Google arama motoru benzeri bir bilgisayar yazılımıyla doğrudan 81 il emniyet müdürlüğünün kullanımına açıldı. Şimdi, illerde özel yetkilendirme yapılan 2-3 kişilik polis ekibi, adli soruşturmalarda ismi geçen FETÖ üyelerinin ByLock kullanıcısı olup olmadığını bu arama motorundan tarama yaparak tespit etmeye başladı.



15 Temmuz sonrasında FETÖ’ye yönelik başlatılan soruşturmaların en önemli kriteri Bylock oldu. Önce İngilizce olarak üretilen ve FETÖ’nün kullandığı Bylock, sonrasında “millileştirilerek” Türkçeleştirildi ve Turquoise adıyla FETÖ mensuplarınca kullanıldı. FETÖ üyelerinin, 17-25 Aralık süreciyle birlikte cep telefonlarında kullanmaya başladığı Bylock, kullanıcının cemaat üyesi veya cemaatle doğrudan bağlantısı olduğunu gösteren en ciddi delil olarak tanımlanıyor halen.

Darbe girişiminden hemen sonra FETÖ üst yönetiminin, “Bylock silinsin, telefonlar formatlansın” talimatını vermesi, gözaltına alınan FETÖ üyelerinin telefonlarını formatladıkları veya yenilediklerinin ortaya çıkarılması, Bylock’un FETÖ’nün aidiyetini gösteren en önemli karine oldu. Litvanya’daki ana servis sağlayan sistemden elde edilen verilerden kimlerin Bylock kullanıcısı olduğu belirlendi. Bu tespitlerin operasyonlara dönüştürülmesiyle, FETÖ üyeleri olarak yakalanarak tutuklandı.

MİT bilişim uzmanlarının gayreti ile günışığına çıkartılan bu sistemle, özellikle FETÖ’nün devletteki örgütlenmesinin kodları çözüldü. Hemen tüm devlet kurumlarında “yuvalanan” binlerce FETÖ mensubu, Bylock sayesinde “makam ve mevkilerine bakılmaksızın” gözaltına alındı. Daha önce MİT tarafından iki kez devlet kurumlarına “adli ve idari işlem yapılması” talebiyle ulaştırılan Bylock kullanıcı listeleri özellikle FETÖ veya FETÖ’yle bağlantılı kişi ya da gruplarca “sulandırılmaya” çalışıldı. Listelerin yanlış veya hatalı biçimde hazırlandığı iddiaları gündeme getirilerek Bylock’un, FETÖ’nün simgesi olmaktan kurtarılma girişimleri oldu.

Özel “arama motoru”

MİT, ilk aşamada iki kez hazırladığı listeleri hem ilgili kurumlara hem de Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesine göndermişti. Daha sonra 81 ilin emniyet müdürlüklerine gönderilen bu listelere göre savcılıklarca adli soruşturmalar başlatılıyordu; ancak bu listelerde simi olmayanların Bylock kullanıcısı olup olmadığı netleştirilemiyordu. Hem bu sorunu ortadan kaldırmak hem de işlerin hızlandırılması için MİT, çözdüğü 215 bin kişilik isim listesini bu kez doğrudan tek elde toplanması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi. Başsavcılığın kontrolünde olan listeler, 81 ilden yerinde ve daha kolay işlem yapılması amacıyla Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi’ne (KOM) yönlendirildi. KOM Dairesi ise 215 bin kişilik bu listeyi, Google arama motoru benzeri bir bilgisayar yazılımıyla doğrudan 81 il emniyet müdürlüğünün kullanımına açtı. Şimdi, illerde özel yetkilendirme yapılan 2-3 kişilik polis ekibi, adli soruşturmalarda ismi geçen FETÖ üyelerinin Bylock kullanıcısı olup olmadığını bu arama motorundan tarama yaparak tespit etmeye başladı.

Açığa alınan, müfettiş raporlarında isimleri geçen, haklarında ihbar olan, FETÖ okullarıyla, Bank Asya’yla, FETÖ medyasıyla teması olanlar, polis soruşturmalarında isimleri geçenler, tanık/gizli tanık/itirafçı ifadelerinde adı geçenler, artık Ankara ile yazışma veya görüşmeler yapılmaksızın bilgisayar programını kullanmaya yetkilendirilen polisler tarafından anında Bylock arama motorundan taranıp belirleniyor. Bu uygulama aynı zamanda, gizlilik ve kontrol edilebilmeyi de kolaylaştırdı.

FETÖ mücadelesinde yeni birim

FETÖ’yle mücadele sürecinde yeni bir gelişme daha var. FETÖ’nün devlet ve toplum üzerindeki etkinliğinin sona erdirilmesi amacıyla Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesi ile İstihbarat Dairesinde iki özel şube kurulmuştu. Şimdi, özellikle FETÖ’nün can damarı olan finans kaynaklarının kurutulmasını sağlamak amacıyla çalışmalar yürüten EGM Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesinde FETÖ’yle mücadele için özel şube kuruldu.

“Ulusal Güvenliği Yönelik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü” adıyla faaliyete geçen bu yeni birim, 15 Temmuz sonrasındaki darbe soruşturmalarında önemli çalışmalar yapan KOM Dairesinde, sadece FETÖ’nün finansal kaynaklarının kurutulmasına yönelik ülke genelindeki çalışmaları yürütücek.

Tek çatı altında

Bu noktada, küçük bir detayı hatırlatmakta fayda var. Emniyet içinde FETÖ’yle mücadeleye karşı çok önemli çalışmalar yürütülüyor. 17/25 Aralık’tan sonra Emniyet teşkilatının yaptıkları ortada. Diğer kurumlar, en az emniyet teşkilatı kadar çaba göstermiş olsaydı, 15 Temmuz süreci yaşanmayacaktı.

Ama emniyetin ilgili birimlerinin, Hükümet ve Genelkurmay başta olmak üzere devlet kurumlarını uyarmasına karşın 15 Temmuz engellenemedi. Oysa, engellenebilirdi. Emniyetin geçmişte adli yargının desteğiyle FETÖ merkezli yaptığı bazı “deşifrasyon çalışmaları”nın ne kadar önemli olduğu bu süreçte daha net göründü. Bu noktada, Emniyet teşkilatı içinde ayrı birimlerde çalışmalar yürüten FETÖ’yle mücadele birimlerinin, yine Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde “tek çatı” altında toplanmasında büyük fayda var. Şu anki sistemde, henüz ortak bir veri tabanı tam oluşturulamadı. FETÖ ile mücadele eden birimler çalışmalarını ortak bilgi havuzunda toplamakta zorlanıyorlar. Daire başkanlığı stasünde kurulacak yeni bir birim, mücadeleyi çok daha ileriye taşıyacaktır.