Güncel Paylaşım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Güncel Paylaşım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Temmuz 2023 Çarşamba

Yargıtay Karlov Suikastinde Son Noktayı Koydu: Fail, Kaos ve Darbe Heveslisi FETÖ

Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov suikastında FETÖ’cü 13 sanığa verilen cezaları Yargıtay onadı. Kararda “Suikastta hedeflenen, Türkiye-Rusya ilişkilerini savaş düzeyine getirip kaos çıkararak yeni bir darbe girişimine zemin hazırlamak” denildi.

Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikastını organize eden FETÖ'nün MİT ve Emniyet mahrem yapılanmasında yer alan 13 sanığın yargılandığı dava dosyasıyla ilgili Yargıtay kararını verdi. Karlov, 19 Aralık 2016'da Ankara'da düzenlenen Gezgin Gözüyle Kaliningrad'dan Kamçatka'ya Rusya konulu fotoğraf sergisinin açılış kokteylinde, FETÖ üyesi terörist Mevlüt Mert Altıntaş tarafından konuşma yaptığı sırada sırtından vurularak öldürülmüştü.

Suikastla bağlantısı bulunan 13 sanık hakkında Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi yargılama sonunda FETÖ'nün mahrem istihbarat yapılanmasında görevli Hüseyin Kötüce ile eski istihbaratçı Vehbi Kürşad Akalın anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "terör amaçlı kasten öldürmeye yardım" suçundan da 15'er yıl hapse mahkûm edildi. Sanıklar Hasan Tunç, Sercan Başer, Ufuk Gül, "silahlı terör örgütüne üyelikten 7,5 yıl; Ayşe Söğüt ve Kaan Bülbül ise aynı suçtan 9 yıl; Hayreddin Aydınbaş ve Ramazan Yücel ise 10,5 ay hapisle cezalandırıldı.

Serginin organizatörü sanık Mustafa Timur Özkan, silahlı terör örgütüne yardım suçundan 3 yıl 9 ay ceza alırken Doğukan Söylemez, Kadir Şamlı, Oğuzhan Öztürk, Abdulsamet Kekeç, Sefa Kurnaz ve Bilal Dereli ise beraat etti. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve Emrullah Uslu'nun da arasında bulunduğu 9 ismin ise dosyası ayrıldı. Yerel mahkemenin kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesince hukuka uygun bulundu.

AMAÇ: RUSYA-TÜRKİYE GERİLİMİ

Yargıtay 3. Ceza Dairesi de sanıklar hakkında verilen tüm kararları onarken, delil yetersizliğinden dolayı Mustafa Timur Özkan hakkındaki cezayı bozup beraat kararı verdi. FETÖ'nün 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin başarısız olması nedeniyle suikastın planlandığına ve Tetiği çekin! emrinin elebaşı Fetullah Gülen'den silsile yoluyla Mert Altıntaş'a iletildiğine yer verilen kararda, Gülen'e mahrem yapı tarafından Karlov'un koruma kullanmadığı iletilen bilgiler arasında yer aldı. Kararda FETÖ'nün suikastla 15 Temmuz'da ulaşılmak istenen amaçları hedef aldığı belirtildi. Rusya-Türkiye ilişkileri savaş düzeyine getirilip kaos çıkartılmak istendiği belirtilen kararda planın yeni bir darbe girişimine zemin hazırlama planı olduğu belirtildi.

Kaynak: Sabah

18 Nisan 2023 Salı

Hapisten Çıkıp Yine FETÖ'ye Koştular

FETÖ’cüler, 15 Temmuz Darbe Girişimi'nden sonra yapılan yüzlerce operasyona rağmen uslanmıyor. Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığının askerî mahrem yapılanmaya yönelik yürüttüğü soruşturmada, dava açılan 22 kişiden 18’inin daha önceden yargılandığı, bir bölümünün mahkûm olup cezaevinde kaldığı belirlendi.

15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası gerçekleştirilen operasyonlarla darbe vurulan FETÖ, yeniden toparlanma arayışında. Cezaevinden çıkanlar ile kamuda aktif görevdeki kripto mensuplarını boş bırakmayan FETÖ’nün örgütsel faaliyetlerine devam ettiği anlaşıldı. Güncel askeri mahrem yapılanma hücresi deşifre edilen örgütün, 22 üyesine dava açıldı. Bu kişilerden 18’i hakkında daha önce örgüt kapsamında işlem yapıldığı, cezaevinden çıktıktan sonra da örgütle irtibatını sürdürdüğü belirlendi. Örgütün hücre yapılanmasında yer alan kişilerden 5’i albay, 3’ü yarbay, 5’i ise üsteğmen rütbesindeyken görevlerinden ihraç edilirken 2 sanık da kamuda aktif doktor olarak çalışıyor.

SORUŞTURMA İHBAR MEKTUBUYLA BAŞLADI

Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianameye göre, soruşturma bir ihbar mailiyle başladı. Bir vatandaş, “Ben bu ülkenin vatandaşı olarak duyduğum ve rahatsız olduğum bir şeyi size aktarmak istiyorum. Eskişehir’de yaşayan ve FETÖ’den cezaevine girip çıkan Fatih Ahmet E. hâlâ FETÖ’ye devam ediyor. Fatih, ayda bir iki kez sabahları erkenden il dışına çıkıyor aynı gün gece evine geri dönüyor. Nereye gittiğini bilmiyorum ama gittiği yerde FETÖ’cülerle görüştüğünü ve onlara para verdiğini duydum.” şeklinde ihbarda bulundu.

ADIM ADIM İZLENDİ

Fatih Ahmet E.nin seyahat geçmişine ilişkin yapılan incelemede, ihbar mektubundaki gibi Eskişehir-Ankara arasında mekik dokuduğu belirlendi. Daha önce “örgüt üyeliği” suçundan işlem gördüğü anlaşılan şüpheli, teknik ve fiziki takibe alındı. “Mahrem imam” konumundaki Fatih Ahmet E., adım adım izlenerek güncel örgüt yapılanmasına ulaşıldı.

AKTİF GÖREVDE DOKTORLAR DA VAR

Mahrem imamın irtibata geçtiği kişilerin büyük çoğunluğunu Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan ihraç subayların oluşturduğu görüldü. Bu kişilerden 5’i albay, 3’ü yarbay, 5’i ise üsteğmen rütbesindeyken TSK’dan ihraç edilmiş. Bunun yanı sıra kamuda aktif görevde olan doktorlar, ihraç öğretmenler ve özel sektör çalışanlarının da örgüt hücresinde yer aldığı belirlendi.

ÖRGÜT, TEKRAR TOPARLANMAYI AMAÇLIYOR

Örgütün, deşifre olmamak için gizliliğe büyük önem verdiği bu nedenle de örgütsel toplantıları teke tek veya en fazla ikişerli gruplar halinde gerçekleştirdiği; görüşmelerin araç içinde veya yerleşime uzak noktalarda yapıldığı tespit edildi.

İddianamede, sanıkların, “Örgütün tekrar toparlanmasını amaç edinerek yapılanmayı diri tutarak örgütsel dayanışmayı artırmak, gerek motivasyonlarını yükselterek örgütsel bağlılığını sürdürmek, gerekse örgütün halen aktif ve güçlü olduğunu hissettirerek örgüt içerisindeki çözülmeleri önleyerek örgütün sürekliliğini ve devamını sağlamak” amacıyla faaliyetlere devam ettikleri aktarıldı.

Sanıklardan ihraç Üsteğmen Gökhan A., Eskişehir’de yargılandığı davada 7 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Dosyası Yargıtay aşamasında olan Gökhan A., FETÖ’yle bir irtibatının olmadığını iddia etti. İhraç Üsteğmen Abdulhakim K. ise yargılandığı mahkemece 6 yıl 3 ay hapis cezası aldı. 19 ay cezaevinde tutuklu kalmasının ardından serbest bırakılan Abdulhakim K., FETÖ mensubu olmadığını savundu. Silahlı terör örgütüne üye olmaktan 8 yıl 9 ay ceza alan Nihat E., ve Kurmay Yarbay Murat E. de suçlamaları reddetti.

Kaynak: Yenişafak

22 Ocak 2023 Pazar

Umut Taciri FETÖ'nün Yeni Umudu: 2023 Seçimi

Avrupa’daki firari FETÖ’cüler Türkiye'deki seçimler için Hollanda'da kamp yaptı. İstihbarat kaynaklarına göre, öğrenci yapılanması tarafından düzenlenen kampta “Cumhur İttifakı” aleyhine yapılabilecek faaliyetler konuşuldu. Burada alınan kararlar Pensilvanya’ya iletilecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim tarihi olarak 14 Mayıs’ı işaret etmesiyle, Türkiye üzerinde kirli emelleri olan terör örgütleri de harekete geçti. FETÖ 2023 seçimlerinde Erdoğan ve Cumhur İttifakı aleyhine çalışmalara başladı.

Çözülmelerin önüne geçmek isteyen FETÖ, örgüt mensuplarına seçimleri işaret ediyor. FETÖ’nün sözde üst düzey isimleri ile güncel mahrem yapılanmasında görevli üyelerinin, Signal ve Viber gruplarında seçimle ilgili bilgi alışverişinde bulunduğu tespit edildi.

İstihbarat birimleri kriptolu toplantılarda, iktidar değişikliği olması hâlinde örgütün eski gücünü geri kazanacağının vurgulanıp buna göre hareket edilmesinin istendiğini belirledi.


HOLLANDA'DA KAMP YAPTILAR

2023 seçimlerine büyük önem veren FETÖ, Hollanda’da kamp yaptı. İstihbarat raporlarında yer alan bilgilere göre, güncel öğrenci yapılanması tarafından düzenlenen kampta, Türkiye ve Cumhur İttifakı aleyhine yapılacak propaganda faaliyetlerinin konuşulduğu belirlendi. Kampta alınan kararların, FETÖ'nün Avrupa’da firari durumdaki sözde kadim abileri tarafından ABD’deki elebaşı Fetullah Gülen’e iletileceği tespit edildi. İstihbarat birimleri, FETÖ’nün sözde kadim abilerinin ilerleyen günlerde Pensilvanya’ya gideceğini, 2023 seçimleri ve güncel yapılanma hakkında elebaşı Gülen'le toplantılar yapılacağını ortaya çıkarttı.

KAOS PEŞİNDE

FETÖ, diğer terör örgütleriyl ilişkilerini sıcak tutma kararı aldı. FETÖ’nün Türkiye’de seçim öncesi kaotik ortam oluşturmaya çalışan terör örgütleri ve oluşumlarla ortak hareket etme kararı alarak iş birliği arayışına girdiği tespit edildi. Örgütün, kamu düzeni ve güvenliğini bozacak ve uluslararası platformlarda Türkiye’yi zor durumda bırakacak eylem arayışında olduğu belirlendi.

Kaynak: Yenişafak

5 Nisan 2022 Salı

Takiyye Uzmanı FETÖ'den “Takiyye Tedbirnamesi”

FETÖ'nün güncel yapılanmasına yönelik yürütülen operasyon kapsamında bir örgüt mensubunun dijital materyallerinden örgüt evlerinde ve dışarıda nasıl davranılacağına yönelik “Tedbirname” ele geçirildi. 19 sayfalık tedbirnamede “Neler Olmalı, Neler Olmamalı” şeklinde evde ve sosyal hayatta dikkat etmeleri gereken hususlar anlatıldı.


İşte FETÖ'nün güncel yapılanmasında yer alan tedbirler: Örgüt içi konuşmalarda VPN çalıştırılarak Whatsapp, Signal ya da Viber kullanın. Okullarınızda sosyal olun. Kızları Whatsapp gruplarına alabilirsiniz. Öğrenci kulüplerine üye olun. Ulu orta cep telefonunuzdan bizim programlarınıza girmeyin. Girmeniz gerekiyorsa kamerasız ve tenha alanları tercih edin.


FETÖ'nün güncel yapılanmasına yönelik yürütülen operasyon kapsamında ulaşılan bilgilerden, FETÖ'nün beynini yıkadığı gençlerin “Öğrenci Evi” yapılanması içerisine girerek örgütlendikleri ortaya çıktı. Geçen hafta başlatılan soruşturma kapsamında 5 ilde 10 adrese yapılan baskında bu evlere giden 39 öğrenci gözaltına alındı.

GÜNCEL TEDBİRNAME ELE GEÇİRİLDİ

Gözaltına alınan şüphelilerin dijital materyallerinde yapılan incelemelerde FETÖ'nün “Öğrenci Evi” olarak kullandığı evlerde nelere dikkat edilmesi gerektiğine dair “Tedbirname” ele geçirildi. 19 sayfalık uygulanması gerekenler listesi şeklinde uyarılarda bulunulan tedbirnamede örgütün gizli bir şekilde hayatta kalması ve dikkat çekmemesi için her hareketi hesaba kattığı ortaya çıktı.

“Evde Yaşam Semineri” adı altında anlatılan tedbirler ise şu 4 başlıkta açıklanıyor:

  • Okulda tedbir
  • Evde tedbir
  • Tarz ve giyim 
  • İletişim güvenliği

OKULDA, EVDE, TEDBİR VE İLETİŞİM GÜVENİLİRLİĞİ

Tedbirnamede, okulda yapılması gerekenler adı altında şu hususlara dikkat çekildi:

Okul arkadaşları kesinlikle hizmetle irtibatlı olduğunuzu bilmemeli. Kaldığınız ev, sınıf arkadaşlarına uygun senaryo ile izah edilmeli. (Ailem evi tuttu, liseden arkadaşımla tuttuk, neden okula yakın bir muhitte kalmıyorum çünkü ailem istemedi ve bu semte yakın oturan akrabalarım var onlara yakın olmak istedim vs.)

Zorunlu olmadıkça sınıf arkadaşlarınız eve davet edilmemeli. Okulda sosyal olmalıyız. Üniversite Öğrenci Kulüplerine üye olunmalı. Üye olunan kulüp toplantılarına dönemde en az bir kez katılınmalı ve ilginize göre aktif veya pasif görev alınmalı.

Okula, bizim yayınevlerinden kitap veya dokümanla gidilmemeli. Elimizde böyle dokümanlar olmamalı. Tedbirli bir şekilde dijitalde olmalı. Okulda kesinlikle ulu orta cep telefonundan bizim programlara girilmemeli, girmek gerekiyorsa tenha ve kamerasız alanlar tercih edilmeli. Kampüsün her yerinde 7/24 aktif kamera sistemi var, buna göre tedbirli olunmalı. Kızları WhatsApp gruplarına alabilirsiniz.

EVDE ALINACAK GÜNCEL ÖNLEMLER

FETÖ'nün öğrenci evlerinde dikkat etmesi gerektiği hususlar arasında ise özellikle apartman görevlisiyle iyi geçinmeleri dikkat çekti. Bunun dışında ise:

Evimiz steril şartlarına göre dizayn edilmeli. Evde fazla kişi kalıyor görüntüsü vermemek için dış kapı önünde gereksiz fazla ayakkabı bulundurulmamalı. (Hırsızlıklara karsı, kullanılmayan ayakkabı kapı önünde bırakılabilir, evde birileri var imajı vermek için.)

Apartman yöneticisi veya kapıcı eve davet edilebilir ve steril ortamı görmeleri sağlanabilir. Çocuklar evdeyken her hareketimize dikkat edilmeli ve namaz ulu orta kılınmamalı.

GİYİM KUŞAMDA SABİT TARZ ŞARTI

Öğrenci evlerinde kalanların özellikle sabit tarzda giyinmesi gerektiğine dikkat çekilen tedbirnamede, sosyal alanlarda enstrüman çalmayı bilen kişilerin çalgı aletlerini yanında taşımaları istendi. İşte FETÖ'nün güncel evlerde kalanlarda yapmasını istedikleri:

Tüm arkadaşların toplum tarafından kabul gören sabit bir tarza sahip olması gerekiyor. Her hafta değişen bir tarzdansa önceden belirlenen stilde devam edilmeli.

Giyim tarzınız tavsiye olarak, rahat ve spor olmalı. (Anlam bütünlüğü olan yazılı tişörtler, bisiklet yaka tişört veya “V” yakalı tişört, kot pantolon veya kapri, spor ayakkabı veya sandalet, spor bere, takım atkıları)

Dışarıdan bakıldığında garip durmuyorsa saç ve sakal uzatılabilir. Giyim tarzımız hizmetin ve diğer cemaatlerin tarzı olmamalı yani herhangi bir gruba müntesipliğimizi anımsatmamalı.

Enstrüman becerisi veya merakı olan arkadaşlar haftanın belli günlerinde yanında taşıyabilir.

Fazla abartı olmamak şartı ile çeşitli kolye ve bilezikler kullanılabilir.

VPN AÇ İNTERNETTEN İLETİŞİM KUR

FETÖ'nün belki de en dikkat ettiği hususlardan birisi de iletişimde gizliliğin esas alınması. Bunun için tedbirnamede ayrıntı bilgi verdikleri ortaya çıktı. Öğrencilerin kendi üzerlerine hat açtırmamalarına dikkat çekilirken iletişimde eğer WhatsApp kullanılacaksa VPN açılarak kullanmaları aksi takdirde Viber yada Signal gibi iletişim programlarının kullanmaları istendi. Ayrıca aranması yada Bylock olanların kesinlikle daha dikkatli olması ve hat kullanacaksa üçüncü şahıslar üzerinden alınan hatları kullanması belirtildi.

Kaynak: Sabah (Atakan IRMAK)

19 Ocak 2022 Çarşamba

FETÖ'nün Korkulu Rüyası: İtirafçılar (Namıdiğer “EP”ler)

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ/PDY) firari üyelerinin sürekli itirafçılara saldırmasındaki gerekçe, rakamlarla ortaya konuldu. FETÖ'yle mücadelenin aralıksız sürdüğü ve Türkiye'de en çok FETÖ operasyonunu yapıldığı Ankara'da 2021 yılında gözaltına alınan 4 bin 724 örgüt üyesinden bin 244'ü itirafçı oldu. İtirafçılar, 5 bini hiç deşifre olmayan tam 19 bin 856 kişiyi deşifre etti. 2014'ten bu yana yapılan operasyonlarda itirafçı oranı ilk kez yüzde 26,3 oranına ulaştı.



Ankara'da 15 Temmuz sonrasında devletin kılcal damarlarına sızan Fetullahçı Terör Örgütü'ne yönelik çetin mücadele devam ediyor. Ankara Emniyet Müdürlüğü, Millî İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü TEM, KOM ve Siber Daire Başkanlıklarıyla işbirliği içerisinde devlet kurumlarında yuvalanan örgüt üyelerine yönelik 2021 yılında 121 farklı FETÖ operasyonuna imza attı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu koordinesinde yapılan operasyonlarda devlet kadrolarında yapılanan bir kısmı halen aktif görevde olan 4 bin 724 FETÖ üyesi gözaltına alındı.

İLK KEZ BU ORANA ULAŞTI

SABAH gazetesi, FETÖ'yle mücadelenin aralıksız sürdüğü başkentte 2014 yılından 2021 yılını da kapsayan FETÖ ile mücadele raporuna ulaştı. Fetullahçı Terör Örgütü yöneticilerini ve firarilerin hazımsızlığının operasyonlardaki etkin pişman sayısı olduğu ortaya çıktı. Özellikle 2021 yılında gözaltına alınan 4 bin 724 kişiden, bin 244'ü etkin pişmanlık yasasından faydalandı. Gözaltı sayısına göre itirafçı olan örgüt üyesinin oranı yüzde 26,3 oldu. Örgüt yöneticilerini ve firarilerin rahatsızlığının itirafçı sayısındaki artış olduğu görüldü. Öyle ki 17-25 Aralık 2013 kumpası sonrasında başlayan FETÖ ile mücadele verilerine göre gözaltı sayısına göre en çok itirafçı oranına 2021 yılında ulaşıldı. Buna göre yıllara göre gözaltı sayısına göre itirafçı oranı şu şekilde oldu:

2015'te yüzde 1
2016'da yüzde 2,4
2017'de yüzde 8,9
2018'de yüzde 15,7
2019'da yüzde 20,4
2020'de yüzde 20,8
2021 yüzde 26

İTİRAFÇILARI HEDEF GÖSTERİYORLAR

Örgütün mahrem yapılanmasına yönelik uzman ekibin görev aldığı Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinin yaptığı operasyonlarda etkin pişman sayısının artması firari örgüt üyelerini neredeyse çıldırttı, “Etkin Pişmanlık”tan yararlananlar, firariler tarafından soysal medyadan (EP olarak adlandırılarak) linç kampanyasına tutuldu. Amerika'da yaşayan firari FETÖ mensubu Emrullah Uslu, Almanya'ya yerleşmiş bir itirafçı için “Belgesini teyit ettim. Almanya Köln civarında yaşayan Van'da matematik öğretmenliği yapmış bu kişi itirafçıdır. Çevresindeki kimseye de bunu ifade etmemiş, cemaat içinde de aktif olarak çalışıyor bilgisine ulaştım. İşkence ile filan itirafçı olmamış, gönüllü gidip yakmış insanları” ifadelerini kullandı.

DEŞİFRE OLMAMIŞ 5 BİN KİŞİYE ULAŞILDI

Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Teşkilatı, Adalet Bakanlığı, Mülki İdare yapılanması ve diğer bakanlıklardaki yapılanmalarına yönelik yapılan bu operasyonlarda, itirafçı olan bin 244 kişi, 19 bin 856 örgüt üyesi hakkında ifade verdi. Kendileriyle ilgilenen mahrem abileri isimleriyle deşifre eden örgüt üyeleri bugüne kadar gizlenen hiç deşifre olmamış 5 bin ismi de ortaya çıkardı.

BÜTÜN BAĞLARINI İTİRAF ETTİLER

İtirafçılar, düzenli sohbet adı altında gizli örgüt toplantıları düzenleyen, askerlerin maaşlarından himmet toplayan, orduya eleman sızdıran, Türkiye genelindeki mahrem ünitede genel müdür, müdür, müdür yardımcısı, öğretmen, ümitçi, asistan, gezici doktor, ser doktor, doktor, şehir dışı talebe mesulü olarak görev yapan örgüt yöneticilerini fotoğrafları ve kod adlarıyla deşifre etti. Birçok mahrem abinin sivilde farklı meslek gruplarında çalışırken aynı zamanda da mahrem yapıda kamu görevine sızdırılan örgüt üyelerine mahrem abilik yaptığı belirlendi.

Kaynak: Sabah (Halit TURAN)

20 Kasım 2021 Cumartesi

Görevdeki 14 Hâkim FETÖ İrtibatlı Çıktı

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY) üyesi oldukları ve “Çalışma Evi” olarak adlandırılan hücrelerinde hâkimlik ve savcılık sınavlarına hazırlandıkları tespit edilen 54 kişiye operasyon yapıldı. 14 hâkim ve savcının aktif görevde bulunduğu ortaya çıktı. Savcılığın ihbarı üzerine HSK 14 yargı mensubu hakkında işlem başlatırken operasyonda gözaltına alınan bir avukatın da görevde bulunan bir kaymakamın eşi olduğu belirlendi. Bir diğer avukatın ise Ankara Üniversitesinin avukatlarından olduğu ortaya çıkarıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca yürütülen bir soruşturma kapsamında, FETÖ'nün “Çalışma Evi” olarak adlandırılan hücrelerinde hâkimlik-savcılık sınavlarına hazırlandıkları tespit edilen 14'ü aktif görevde hakim-savcı ve 11 avukatın arasında bulunduğu 54 kişiye yönelik operasyon düzenlendi.

AKTİF GÖREVDEKİ 14 HÂKİM-SAVCI DEŞİFRE OLDU

Operasyon kapsamında FETÖ mensuplarının, 2013 yılı Adalet Bakanlığı Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcılığı adaylığı yazılı yarışma sınavına girecek örgütle ilişkili hukuk fakültesi mezunu kişilerle iletişim kurdukları saptandı. Örgütün, bu kişileri örgüte ait “Çalışma Evleri”ne yerleştirdiği belirlendi. Soruşturma kapsamında halen aktif görevde bulunan 14 hâkim ve savcının örgüt evlerindeyken aileleriyle iletişimi kendi telefonlarıyla değil örgütün vermiş olduğu hatlarla sağladıkları, etkin pişmanlıktan faydalanan kişilerin beyanlarıyla ortaya çıktı.

HSK İDARİ SORUŞTURMA BAŞLATTI

İtirafçı beyanlarının ardından soruşturmayı genişleten savcılık yaptığı incelemede 5 örgüt hattını, aktif görevde bulunan, E.T.A., E.Ş., G.S., Ö.Ö., D.K., D.I.C., Ç.K., A.D., N.G.Ö., A.B., H.Ç., H.Y.T., Z.G. ve A.U.nun kullandığı belirlendi. Ardışık aramalarda da çıkan hakim ve savcılar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından HSK'ya bildirilince görevdeki kişiler hakkında idari soruşturma başlatıldı.

ŞÜPHELİLERDEN 10'U YAKALANDI

Başlatılan soruşturma kapsamında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, İstanbul, Ankara, Adana, Van, Diyarbakır, Antalya, Denizli ve Artvin'de düzenlediği eş zamanlı operasyonda, şüphelilerden 11'ini yakaladı. Adreslerde yapılan aramalarda, çok sayıda örgütsel doküman ve dijital malzeme ele geçirildi. Gözaltına alınan şüpheliler emniyetteki işlemlerinin sürdüğü, firari 1 kişinin yakalanması için çalışmalar devam ediyor.

FETÖ ŞÜPHELİSİ GÖREVDEKİ KAYMAKAM'IN EŞİ ÇIKTI

Yapılan operasyonlar kapsamında alınan bir avukatın ise halen aktif görevde bulunan bir kaymakamın eşi olduğu belirlendi. Şüpheli avukat E.U., savcılıkta verdiği ifadesinde örgütün Kurtköy'de bulunan çalışma evlerinde hakimlik savcılık sınavlarına hazırlandığını, avukat olarak çalışmaya başladığında şu an evli bulunduğu kaymakam eşiyle tanıştığını anlattı. İtirafçılık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirten avukat E.U., sınavlara kendisinin çalıştığını örgütle bir bağının bulunmadığını anlattı.

İSTANBUL'DA 5 FARKLI ÇALIŞMA EVLERİ

Savcılık soruşturma kapsamında FETÖ/PDY'ye ait İstanbul'un Ümraniye, Başakşehir, Kurtköy ve Üsküdar ilçelerinde toplamda 5 farklı “Çalışma Evleri” bulunduğunu tespit etti. Soruşturma kapsamında 11 şüpheli avukat hakkında iddianameler hazırlanırken bir avukatın Ankara Üniversitesinin avukatlığını yürüttüğü edinilen bilgiler arasında yer aldı.

Kaynak: SABAH (Atakan Irmak)

29 Mayıs 2021 Cumartesi

FETÖ'cü Kamikazeler İş Başında!

İstikrarı baltalamak için kaos planını devreye alan ittifak derinleşti. Suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarını gündemde tutmak için gazetecilik kimliği kılıfıyla provokasyona soyunan AA muhabirinin kamikaze eylemi örgütün önceki girişimlerini hatırlattı. Örgütün, Rusya Büyükelçisi’ni öldürecek kadar ileri gitmesi, kaos planında sırada ne var sorusunu akıllara getirdi.

Emekli amirallerin bildirisi, 128 milyar dolar yalanı, HDP ile gizli pazarlık, mafya kasetleri ve Meral Akşener’in Rize provokasyonun ardından FETÖ de devreye girdi. Kripto hücreleri uyandıran örgüt, Anadolu Ajansı üzerinden “kamikaze” saldırısı ile açılış yaptı. Örgütün kripto polis Mevlüt Mert Altıntaş’a Rusya Büyükelçisi’ni vurduracak kadar ileri gitmesi, kaos planında sırada ne var sorusunu akıllara getirdi.

ÇETELERİN AĞZIYLA SORU

Son birkaç haftada istikrarı hedef alan saldırılara önceki gün bir yenisi daha eklendi. Anadolu Ajansı Muhabiri Musab Turan, İstanbul Pendik’te bir program sonrasında Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye provokatif bir soru yöneltti. Gazetecilik sınırlarını aşan Turan, çeteler ve terör örgütlerinin iddialarıyla Süleyman Soylu’yu hedef aldı.

TÜM ADIMLARI PLANLI

Ağabeyi FETÖ’den ihraç polis memuru, ablası da örgüt bağlantılı olan Musab Turan’ın girişimi “gazetecilik faaliyeti” diye pazarlanmak istense de altından FETÖ’nün kamikaze saldırılarına benzer planlı bir operasyon çıktı. Turan, provokatif sorusunu tüm kanalların da canlı olarak yayınladığı bir programda sormak istedi.

PERISCOPE İSTEĞİ DE KABUL EDİLMEDİ

Ajans, bakanların tüm programlarında olduğu gibi bu programı da abonelerine görüntülü olarak aktardı. Ancak aynı saatte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da programı olduğu için televizyon kanalları Erdoğan’ın programını yayınladı. Amacına ulaşamayan Turan, ajans yetkilileri ile görüşerek programın Periscope’dan canlı yayınlanmasını istedi. Ancak başka bir program olduğu için bu talebi de karşılık görmedi. Amacına ulaşamayan Turan, bunun üzerine kendi sosyal medya hesabı üzerinden canlı yayın yaparak provokasyona imza attı.

1 SAAT ÖNCE BABASI EŞYALARINI ALDI

Turan’la ilgili soru işaretleri bununla sınırlı kalmadı. Musab Turan’ın programda olduğu saatlerde Anadolu Ajansı’nın Cevizlibağ’daki binasına sürpriz bir ziyaret gerçekleşti. Muhabirin Babası Ali Seydi Turan, olaydan iki saat önce oğlunun eşyalarını almak için Anadolu Ajansı’nın Cevizlibağ’daki ofisine gitti. Oğlunun eşyalarını almak için geldiğini söyleyen Baba Turan içeri alınmadı. Bunun üzerine güvenliği arayan Musab Turan’ın isteği üzerine masasında topladığı eşyaları güvenlik tarafından Baba Seydi Torun’a eşyaları teslim edildi.

Abisi ve ablası örgüt bağlantılı olan Musab Turan’ın provokasyonu, kripto FETÖ’cülerin kamikaze saldırılarını hatırlattı. Özellikle 19 Aralık 2016’da gerçekleştirilen “Rus Büyükelçi Anrew Karlov” suikastı akıllara geldi. Kripto FETÖ’cü polis Mevlüt Mert Altıntaş, örgütün kaos planları için kendini feda etmiş, büyükelçiyi katletmişti. TRT içerisindeki FETÖ’cü hücrenin cinayeti canlı olarak yayınlamak için girişimde bulunduğu ancak başarılı olamadığı ortaya çıkmıştı. Burada da canlı yayın yapamayan FETÖ’cüler çektikleri görüntüleri TRT’nin de üyesi olduğu European Broadcasting Union (EBU)’ın serverlarına aktarmış ve böylece görüntülerin dünya televizyonlarında yayınlanmasını sağlamıştı.

YENİ KAOS PLANI HAZIRLIĞI

Örgütün kripto hücrelerini uyandırdığı, son günlerde geniş bir ittifak tarafından sahneye konulan kaos planı çerçevesinde benzer kamikaze eylemlerde bulanabileceği belirtiliyor. Polis Mevlüt Mert Altıntaş’a Rusya Büyükelçisi’ni vurduracak kadar ileri gitmesi, kaos planında sırada ne var sorusunu akıllara getiriyor.

KAMİKAZE HAKİMLERLE BAŞLADI

Milli iradeyi hedef alan ittifaka taşeronluk yapan FETÖ, daha önce de kamudaki kripto üyelerini kullanarak saldırılar düzenlemişti. İşte bazı kamikaze operasyonlar:

  • FETÖ’cü savcı Sadrettin Sarıkaya, KCK soruşturması kapsamında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da aralarında bulunduğu 5 MİT mensubunu ifadeye çağırmıştı.
  • FETÖ cuntasının imamı Adil Öksüz’ü kaçması için FETÖ’cü hakimler kamikaze eylemi yaptı. Öksüz, skandal bir kararla iki FETÖ’cü hakim Köksal Çelik ve Çetin Sönmez tarafından serbest bırakıldı.
  • FETÖ’cü hakimler Metin Özçelik ile Mustafa Başer, Hidayet Karaca ve eski emniyet müdürleri Yurt Atayün, Ömer Köse, Ali Fuat Yılmazer, Yakup Saygılı, Tufan Ergüder’in de arasında bulunduğu çoğu polis 75 kişi hakkında yetkisi olmadığı halde tahliye kararı vermişti. Birçok FETÖ’cü hakim tarafından benzer tahliye kararlara imza atıldı.

EYMÜR NE BİLİYOR?

Son günlerde sahneye konulan kaos planına paralel olarak, Türkiye’nin karanlık dönemlerini temsil eden aktörler de ürkütücü açıklamalar yapmaya başladı. En dikkat çekici açıklama MİT Kontrterör eski Daire Başkanı Mehmet Eymür’den geldi. Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in yalanlanan iddialarının soruşturulmasını isteyen Eymür, “Bu gidişin sonu siyasi cinayetlerdir.” dedi. Bu açıklama “Eymür’ün bir bildiği mi var?” sorularına neden oldu.

PLANLI PROVOKASYON

Anadolu Ajansı (AA) tarafından görevine son verilen Musab Turan'ın, Bakan Varank ve Bakan Pakdemirli karşısında gerçekleştirdiği provokatif eylemi daha önceden planladığı ortaya çıktı. Turan'ın, bakanlara yönelik skandal soruları sormadan iki saat önce babası Ali Seydi Turan'ı çalıştığı kuruma gönderdiği, masasındaki eşyaları ortada hiçbir sebep yokken toplattığı kameralara dakika dakika yansıdı.

O SAVCININ HEDEFİ KİM?

Süreçteki en tuhaf olaylardan birisi Viranşehir Cumhuriyet Savcısı Eyüp Akbulut’un adımı oldu. Savcı Akbulut, önce sosyal medyadaki hesabından açıklama yaptı, ardından da Korona Virüs tedbirleri nedeniyle soruşturma başlatacağını açıkladı. Yargının yöntem ve usulleri dışına çıkarak siyasi bir adım atan Savcı Bulut görevden alındı. Muhalefet tarafından kahraman ilan edilen savcı dış basında da kendine yer buldu. Diğer kaos olaylarından bağımsız gibi dursa da yöntem ve hedefleri birbirine benzediği için akıllarda soru işareti yarattı.

Kaynak: Yenişafak

27 Mart 2021 Cumartesi

Kripto FETÖ'cülere Devlete, Siyasete ve STK'lara Sızma Talimatı

FETÖ’den kripto üyelere yeniden örgütlenme ve devlet kurumları, siyasi partiler ile sivil toplum kuruluşlarına sızma talimatı geldi. Bu plan doğrultusunda kimlikleri henüz deşifre olmayan FETÖ’cüler farklı dini gruplara girerek izlerini tamamen kaybettiriyor, kendilerini “renklendiriyor.” Bu kişiler FETÖ aleyhinde söylemlerde bulunuyor, fark edilirlerse bu kez pişman olduklarını dile getiriyor. Örgüt bu kriptolardan ne pahasına olursa olsun, sızma konusunda ısrarcı olmalarını istedi. Talimatlarda “Gözaltına alınacağınızı, hapse atılacağınızı da bilseniz kurumlara girme konusunda ısrarcı olun” deniliyor.

FETÖ’den kripto üyelerine yeniden örgütlenme ve devlet kurumları, siyasi partiler ile sivil toplum kuruluşlarına sızma talimatı geldi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ üyesi binlerce kamu çalışanı KHK’larla ihraç olmuş; cumhuriyet başsavcılıklarınca yürütülen ve örgütün dip noktalarına kadar inen soruşturmalarla örgütün mahrem yapılanmaları deşifre edilmişti. Devletin kritik kurumlarından önemli oranda temizlenen FETÖ, yeniden örgütlenmeye çabasına başladı.

PİŞMAN OLDUĞUNUZU SÖYLERSİNİZ!

Güvenlik kaynakları örgüte “yeniden yapılanın” talimatı verildiğini belirledi. Bu talimat sonrası harekete geçen kripto örgüt üyeleri, farklı dini grup ve cemaatlerin içine sızarak izini kaybettirme çabasına girdi. Örgüt içinde “renklendirme” adını verdikleri yöntemle sızdıkları farklı dini gruplarda FETÖ aleyhinde söylem ve eylemlerde bulunmaları istenildi. Kripto FETÖ’cülere, “Eğer farkedilirseniz pişman olduğunuzu ve kandırıldığınızı söyleyin!” telkininde bulunuldu.

ISRARCI OLUN, PARTİLERE SIZIN

Örgüt daha önce kumpas ve kasetlerle dizayn etmeye çalıştığı siyasi partilere de yeniden kanca attı. Örgüt deşifre olmamış FETÖ’cülere “Siyasi parti teşkilatlarına katılın ve etkin olun!” talimatı verdi. Örgüt bu kriptolardan ne pahasına olursa olsun, sızma konusunda ısrarcı olmalarını istedi. Talimatlarda “Gözaltına alınacağınızı da, hapse atılacağınızı da bilseniz kurumlara girme konusunda ısrarcı olun!” denildiği belirlendi. Örgüt üyelerinin daha önce ortaya çıkan ByLock yazışmalarında FETÖ’nün partilere sızma girişimleri de deşifre olmuştu.

ÖZEL OLARAK EĞİTİLİYORLAR

Türkiye genelinde yürütülen operasyonlarda örgütün kamu kurum ve kuruluşlarına sızma gayretini gösteren bilgilere ulaşıldı. Bir çok ilde yeniden yapılanmaya giden örgütün kamuya sızdırmak istediği üyelerine evlerde kurslar verdiği belirlendi. Yeniden yapılanma çabasının bir ayağını da örgüt içi evlilikler oluşturuyor. FETÖ, örgüt içi katalog evlilikleri de yaptırmaya başladı. Yeniden yapılanma talimatının ardından cezaevinden çıkan ve deşifre olmamış olan örgüt mensupları mahrem imamların kontrolünde katalog usulü ile evlendiriliyor. Fotoğraf albümü ve özgeçmişlerden oluşan katalog evlilikleriyle FETÖ, hem örgüte dışarıdan birinin sızmasını engelliyor hem de dışarıya bilgi sızmasını engelleyerek örgütsel bilgilerin güvenliğini sağlıyor.

KaynakYenişafak

11 Şubat 2021 Perşembe

Siber Uzmanların Büyük Başarısı: Çöpten Çıkan Disklerden 5 bin FETÖ'cü Deşifre Edildi!

“Mahrem imam”ın çöpe attığı şifreli diski siber uzmanlar çözdü ve 5 bin FETÖ’cü deşifre oldu. 15 Temmuz Darbe Girişimi'nden sonra Jandarmadaki mahrem yapılanmaya yönelik olarak yapılan operasyon sırasında “Marmara Bölge İmamlığı”nı yapan Nihat Keskin, evinin yangın merdiveni boşluğu ile çöp kutusuna flaş bellek ile SD kart attı. Çöpten ele geçirilen bu bellekler, Milli İstihbarat Teşkilatı ile Emniyetin Siber ve Terör Daire Başkanlıkları tarafından oluşturulan siber uzmanlar ekibi tarafından tam 4 yıl sonra çözüldü.

ŞİFRE KIRILDI, DEŞİFRE TAMAMLANDI

SABAH'ın ulaştığı bilgilere göre, özel programlarla şifrelenen disklere yanlış şifre girildiğinde içerisindeki veriler siliniyordu. Ancak oluşturulan siber uzmanlar ekibinin, kartların şifresini kırmayı başarmasıyla birlikte önemli bilgilere ulaşıldı ve FETÖ'nün mahrem yapısına ciddi bir darbe vuruldu. Elde edilen verilerden, aralarında aktif görevlilerin de bulunduğu 4 bin jandarma personeli ile binden fazla mahrem imam deşifre edilmiş oldu.

Bu gelişme üzerine Ankara'da peş peşe operasyonlar başlarken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da Türkiye Büyük Millet Meclisinde vekillere özel olarak anlatmak istediği Jandarmadaki mahrem yapılanma soruşturmasının da bu soruşturma kapsamındaki bilgiler olduğu öğrenildi.

MARMARA BÖLGE TEMSİLCİSİ DEŞİFRE EDİLDİ

15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında Fetullahçı Terör Örgütü'nün Jandarma yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturmalarda darbe girişiminden iki ay sonra FETÖ elebaşı Gülen'e doğrudan bağlı olarak konumlanan örgütün sözde Türkiye Jandarma imamına bağlı “Marmara Bölge Temsilcisi” Nihat Keskin deşifre oldu.

2016 yılı Eylül ayında İstanbul Bahçelievler Kudret Saraçoğlu İlkokulunda matematik öğretmeni olarak görev yaptığı belirlenen Keskin'in adresi tespit edildikten sonra adresine baskın yapıldı. Polislerin eve girdiği sırada mahrem imam, apartmanın yangın merdivenleri boşluğunda bulunan çöp kovasına bazı malzemeler attı. Olay yeri inceleme ekipleri tarafından giriş kapısının sağında bulunan çöp kovası içerisinde hafıza kartları bulundu. Kartların birinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma talebiyle açıklamalarda bulunan örgüt mensuplarının ifadeleri çıkarken diğer dijital veriler şifreli olduğu için açılamadı.

JANDARMA MENSUPLARINA EMİR VERİYORDU

Örgütün şifreli mesajlaşma programı “ByLock” kullanıcısı da olan Keskin'in örgütün üst düzey yöneticisi olduğu, Jandarma teşkilatına elemen sızdırdığı, yükselmelerini sağladığı ve sınav sorularını verdiği belirlendi. Marmara bölgesindeki tüm sivil ve jandarma personeli örgüt mensuplarını komuta yetkisi olduğu belirlenen Keskin'in örgütün amacı doğrultusunda örgüt üyelerine görev ve emir verdiği böylece darbe girişimine kalkışma suçunu işlediği de belirlendi.

SİBER UZMANLAR DİJİTAL VERİLERİ ÇÖZDÜ

3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 22,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuklu yargılanan Keskin, inkara sarılarak örgüt faaliyetlerini kabul etmedi. Çöp kutusuna attığı ve yanlış şifre girildiğinde içeriğindeki bilgiler silinen dijital verilerin ise Milli İstihbarat Teşkilatı ile Emniyet Genel Müdürlüğü Siber ve Terör Daire Başkanlıklarında oluşturulan siber uzmanlar ekibi tarafından çözülmesi için çalışma başlatıldı. 4 yıl süren çalışmalar sonrasında şifreli disklerin içeriğine ulaşıldı. Disklerin şifrelerinin çözülmesiyle birlikte Jandarmadaki FETÖ yapılanmasının büyük bir bölümü açığa çıktı.

ŞİFRELİ DİSKLERDEN 5 BİN ÖRGÜT ÜYESİ DEŞİFRE OLDU

Ele geçirilen materyallerin incelenmesi sonrasında Marmara Bölge İmamı olan Keskin'in, örgüt abileri tarafından Jandarma personelleri hakkında kendisine getirilen bütün bilgileri dijital veri hâline dönüştürerek şifreli programlarla disklerde sakladığı belirlendi. Yüzde 50'ye yakını çözülen disklerden elde edilen verilerle, 4 bini jandarma personeli olan 5 bin FETÖ üyesi deşifre edildi.

OPERASYONLAR BAŞLADI

Geçen yıl 6 Kasım'da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından ilk etabı yapılan operasyonlarda şifreli verilerden isimleri çıkan Jandarmadaki mahrem abilerden 73'ü hakkında gözaltı kararı verildi. Gözaltına alınan örgütün 73 sivil imamından 60'ı itirafçı oldu. İlk kez bir operasyonda yüzde 82 gibi büyük bir itirafçı oranı çıktı. Soruşturma birimleri, disklerdeki verilerin net olması nedeniyle gözaltına alınan zanlıların cezadan kurtulamayacağı için etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirtti. Operasyonların ikinci etabında ise Jandarma Genel Komutanlığından ihraç edilen 1 yarbay, 1 binbaşı, 4 yüzbaşı, 17 üsteğmen, 2 teğmen, 17 astsubay, 22 askeri öğrenci ile 2'si mahrem imam olan 66 şüpheli Ankara merkezli 25 ilde 29 Ocak'ta gözaltına alındı.

SOYLU: “KORKUYA KAPILDIM!”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, TBMM Genel Kurulunda, özel olarak çağrılırsa Jandarmadaki mahrem yapılanmayı anlatabileceğini ve bunun inanılır olmadığını dile getirmişti. Soylu'nun kastettiği yapılanmanın da şifreli disklerinden çıkan bilgilerden elde edilen bu yapılanma olduğu  öğrenildi.

Kaynak: Sabah

3 Ekim 2020 Cumartesi

Fenalık Uzmanı FETÖ'den “Devrilmeyecek Ağaç Yoktur!” Düsturlu Mobbing Talimatnamesi

İzmir'de FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) sızan rütbeli mensuplarına yönelik soruşturma kapsamında haklarında dava açılan 8 sanıkla ilgili iddianamede FETÖ mensubu olmayan subay ve adaylarının TSK'dan atılmaları ve ayrılmalarını sağlayacak yöntemlerin bir talimatname altında toplandığına dikkat çekildi.

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında 8 şüpheli hakkında hazırlanan ve 27 mağdur-müştekinin yer aldığı iddianamede sanıkların “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan cezalandırılması talep edildi.

FETÖ'nün TSK'ya sızma ve tamamen ele geçirme hedef ve stratejisi doğrultusunda örgüt mensubu subaylar ve adayları tarafından örgüt mensubu olmayanlara karşı gerçekleştirilen baskı, mobbing, yıldırma, taciz, kötü muamele, iftira, şantaj, tehdit ve işkenceye varan uygulamaları konu alan soruşturmanın sonunda düzenlenen iddianame, dikkati çekici detaylar içeriyor.

Soruşturmanın dayanağını ise Ankara'daki Kara Harp Okulu darbe girişimi davasında çarptırıldığı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası onanan eski albay Erdoğan Kurt'un el konulan ve incelenen bilgisayarında oluşturulmuş bir belge oluşturdu.

Erdoğan Kurt'un bilgisayarında rastlanan belgede Kara Harp Okulunda FETÖ'den olmayan hedef personelin nasıl okuldan uzaklaştırılacağı ile ilgili talimatname ve emirlerin bulunduğuna işaret edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

Silahlı terör örgütünün ve TSK içerisine sızdırdığı hain mensuplarının, hiçbir insani ve ahlaki değer gözetmeksizin, kendilerinden olmayan, vatanı ve milleti için canını vermeye hazır, dürüst, namuslu, cesur ve başarılı birer Türk subayı olan ve olmayı hedefleyen şerefli vatan evlatlarına karşı, Türk Silahlı Kuvvetlerinden kendiliklerinden ayrılmalarını veya atılmalarını sağlamak amacıyla gerçekleştirecekleri her türlü hain, sinsi, ahlaksız ve kuralsız eylem ve yöntemlere yer verildiği görülmektedir.

İddianamede talimatnamenin içeriğine dair şu ifadeler yer aldı:

DEVRİLMEYECEK HİÇBİR AĞAÇ YOKTUR!

Şekillendirme yönteminde kanunun etkili olarak uygulanması ve sonuç alınabilmesi için amirlerimiz tarafından elverişli bir yönetim iklimi oluşturulmalıdır. Bu hususu açmak gerekirse, 'devrilmeyecek hiçbir ağaç yoktur.' Amir, öncelikle emir komuta ettiği personeli küçük büyük ayırt etmeden tam olarak tanıyacak, hedefteki personele yoğunlaşacaktır. 

Hedef personel, ne kadar disiplinli gözükürse gözüksün, dikkatli bir takip sonucu eksiklikleri, zafiyetleri kolayca tespit edilebilir. Eğer amir, kararlı bir tavır sergilerse, ilk darbede hedef personel sarsılacaktır. Diğer bir ifade ile hedef yumuşatılmış olacaktır. Baskının sürdürülmesi ile birlikte hedef personel daha fazla hata yapacaktır.

Amirin bir görevi de ast amirleri disiplin tesisi konusunda eğitmektir. Ast amir, müspet bir kişi ise bazen havuç bazen sopa ile hedef personel hakkında işlem yapmasını sağlamalıdır. Eğer ast amir, menfi bir kişi ise ona karşı da zor kullanarak, (tabiri caizse) iti ite kırdırmalıdır.

Sistemin yürümesi için hiç kimse vazgeçilmez değildir. Amir “bu kişi benim işime çok yarıyor. Bu kişi olmazsa bu iş çöker” yanılgısına düşmemelidir. TSK'da herkesin ve her işin bir alternatifi vardır. Amir herkesi yedekleyecek tedbir almak zorundadır. Bu düşünceden hareketle amirin hedef personelin TSK'dan ayrılması konusunda isteksiz bulunması son derece hatalı olacaktır.

Hedefteki personel ne kadar iyi olursa olsun gereksiz reklam edilmemeli ve parlatılmamalıdır. Bu tür hedefteki personele pasif görevler verilmelidir. Yaptığı hatalar üst amire karşı abartılarak anlatılmalıdır. Diğer taraftan hedefteki personel zaten disiplinsizse bu kişi, üst amir ile karşı karşıya getirilmelidir.

“KURBAĞA YAKALAYIP KURBAĞAYA EV YAPTIRIYORLARDI.”

İddianamede, talimatnamede verilen yöntemlerle TSK'dan uzaklaştırılan müşteki ve mağdurların yaşadıklarına ilişkin ifadeleri de dikkati çekti.

Askeri lise öğrencisi M.B., Maltepe Askeri Lisesinde eğitim programında olmayan eğitimlere tabi tutulduklarını belirterek, “Bizi şok mangasına almayan bir tabur abimiz görevden alındı. Fazla nöbet, usule aykırı spor, gereksiz cezalar, ekşili köfte tenceresi içerisinde kaç adet ekşili köfte olduğunun sayılması gibi... Bu konudan yüzbaşı benim savunmamı almıştır.” şeklinde ifade verdi.

Soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan G.Y. ise şunları kaydetti:

“2013 yılında İzmir Menteş'e okulumuzun eğitim programı kapsamında intibak eğitimi almak amacıyla gittik. Burada askeri liseden mezun olan bir kısım öğrencilere farklı muamele yapıldığını gördüm ve duydum. Bu arkadaşlara çanta boşalttırıp geri doldurma, çadır kurup tekrar bozdurma, çöp ve taş toplama, uzun süre kağıda örnek veriyorum bin tane 'Bir daha emirlere itaat edeceğim.' şeklinde yazı yazdırma, şınav çektirme gibi şeyler yapıyorlardı. Bu muameleye maruz kalan arkadaşlarımıza 'şokçu' deniliyordu.”

Soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan A.E de “Menteş askeri kampında şınav, mekik, sürünme, komando dansı, sürekli selam verme, tekmil verme, parke taşlarını saydırmak, kurbağa yakalayıp kurbağaya ev yaptırma şeklinde iğrenç şeyler yaptırıyorlardı.” dedi.

“SAĞ AYAĞA SPOR AYAKKABI, SOL AYAĞA BOT GİYDİRDİLER!”

S.I. ise askeri lisede kendisiyle uğraşıldığını belirterek, “Her seferinde başka kıyafeti giymemizi istediler ve en son kıyafetlerden bir kombin yaparak sağ ayağa spor ayakkabı, sol ayağa bot başımıza harici şapka gibi bunları giymemizi istediler ve bunları defalarca tekrarladılar. Her giyinip gittiğimizde bizlere hakaretler ettiler. 'Sizden asker olmaz şunun kıyafetine bak, kendisi gibi, ne zaman adam olacaksınız' şeklinde cümleler kuruyorlardı.” ifadelerini kullandı.

Baskı ve tehdit nedeniyle askeri okuldan ayrılan müşteki H.K. da ifadesinde “bal tuzağı taktiği”ne dikkati çekti.

Maltepe Askeri Lisesinde 2. sınıfa geçtiğinde Kara Harp Okulu, EDOK Komutanlığı ve Okullar Komutanlığından gelen emirlerin yazılı olduğu bir defter olan “tabur emir defteri sorumlusu” seçildiğini aktaran H.K, şunları anlattı:

“Gelen emirleri arşivliyordum, bazı emirlerin orijinallerinin zamanla kaybolduklarına şahit olup bu konuda şikayet dilekçesi verdim. Kaybolan emirlerden bir tanesi bazı öğrencilerin telefon numaralarının EDOK Komutanlığından bizzat istenmesiydi. Zaman içinde kaybolan emirde istenen telefon numaraları olan arkadaşların yüz yüze tanışmadıkları kızlardan mesaj ve arama aldıklarını fark edince durumun ciddi olabileceğini düşünüp üstlerime bu konuda bilgi verdim.”

Aklına askeri lise yıllarında geleceği parlak görülen öğrencilerin seçilerek “bal tuzağına” düşürülmeleri ihtimali geldiğini kaydeden H.K. ifadesini şöyle sürdürdü:

BAL TUZAĞI TAKTİĞİYLE ŞANTAJ

“Bal tuzağı, öğrencilik yıllarında gelecek vaat eden öğrencilerin erken yaşlarda bayanlar ve erkeklerle arkadaşlık kurdurulup belirli mevkilere gelmesini sağlayıp özel hayatları şantaj unsuru olarak kullanarak istedikleri doğrultuda yönlendirme planıdır. Kaybolan emri fark edince ve arkadaşlarımın durumlarından şüphelenince sıralı komutanlarıma durum hakkında bilgi verdim, gereğinin yapılacağını söyleyip bu konudan kimseye bahsetmememi istediler.”

HARBİYELİNİN BABASINA MEKTUBU İDDİANAMEDE YER ALDI

Şok mangası eğitimine katılan bir Harbiyelinin babasına yazdığı mektupta ise şunlar yer aldı:

“Baba inan, burası normal bir harp okulu eğitim kampı değil. Sanki düşman esir kampı. 'Askeri eğitim ağır olur' diyeceksin ama bu eğitim sadece bir kısım öğrenciye uygulanıyor. Geldiğimiz ilk gün benimle beraber 50 kişiyi şok mangası denilen bir gruba ayırdılar. Bu şok mangasındakilerin benim dışımda hemen hepsi askeri lise kaynaklı. Diğerleri normal eğitime giderken bizi ayırıp işkence eğitimi yaptırıyorlar. Evet, işkence, çünkü normal askeri eğitimle ilgili değil yapılanlar. Bak civardakilere, benim kadar zayıflayan var mı ? Bizi bir takım komutanı alıyor, sabahtan akşama kadar, yat, kalk, komando dansı, şınav, koşu. Hiç durmadan bayılıncaya kadar yaptırılıyor. Domuz pisliğinde süründürme şeklinde yapılan bir eğitim. Başkaca bir şey de yaptırılmıyor akşam oluyor, normal eğitim yapanlar istirahate çekiliyor, bizi bu sefer gündüz istirahat eden başka bir takım komutanı alıyor. O da sabaha kadar benzer şeyleri yaptırıyor. Bazen saat 4'te bazen biraz daha geç saatte bırakılıyoruz. İki saat istirahat sonrası yeniden aynı işkence devam ediyor.”

Kaynak: AA

29 Temmuz 2020 Çarşamba

FETÖ’den İşkenceye Fetva: Kul Hakkı Sayılmaz!

FETÖ’nün İzmir Menteş’te bulunan askerî kampında uygulanan işkence ve şok mangaları için bin sayfalık iddianame hazırlandı. Darbeci Albay Erdoğan Kurt’un bilgisayarından çıkan notlarda, FETÖ’cü olmayan öğrencilere işkencenin “kul hakkına girmediği” belirtiliyor. Soruşturmada, işkenceye maruz kalmış 769 mağdur ifade verdi.



İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ’nün TSK’daki rütbeli üyeleri tarafından Menteş Askerî kampındaki askerî öğrencilere işkence ve şok mangalarına maruz bırakan şüphelilerle ilgili soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianamede 27 eski askeri öğrenci mağdur ve müşteki konumunda bulunurken, Menteş kampında görevli Yüzbaşı Selçuk Sami, Yüzbaşı Mehmet Ayhan Demirtaş, askerî öğrenciler Enes Yavuz, Enes Yıldırım, Hüseyin Koca, Selami Öztürk, Sinan Altıntop dahil 8 isim şüpheli olarak yer aldı. 8 şüphelinin de “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları talep edildi.

İFTİRALARLA DESTEK OLDULAR

1.007 sayfalık iddianame, gönderildiği İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Şüpheli askerî öğrencilerin, o dönem örgüt üyesi olmayan öğrenciler hakkında iftiraya varan söylemlerde ve ifadelerde bulunarak örgütün askeri okullardaki yapılanmasına katkı sağladıkları belirtiliyor. Soruşturma kapsamında işkence ve şok mangasına maruz kalmış 769 mağdura ait ifade ve tutanaklar tek tek incelendi.

252 İŞKENCECİ YARGILANIYOR

İfadelerde ismi geçen toplam 252 şüpheli eski rütbelinin, hâlihazırda farklı il başsavcılıkları ve mahkemelerinde FETÖ iltisakları nedeniyle haklarında dava ve soruşturmalar bulunuyor. Bu şüphelilerle ilgili dosyaların ilgili başsavcılıklara ve mahkemelere gönderildiği öğrenildi.

DARBECİ ALBAY’IN İŞKENCE REHBERİ

İddianamede Kara Harp Okulunda bir dönem Anafartalar Tabur Komutanlığında görevli eski Albay Erdoğan Kurt’un bilgisayarında ele geçirilen belgeye ait içerikler de iddianamede yer aldı. Kurt, 15 Temmuz darbe girişimi tarihinde Siirt’te görevli olmasına rağmen Ankara’ya gelerek Kara Harp Okulu öğrencilerini Genelkurmay Başkanlığı binasına helikopterlerle götürdü. Kurt, bu öğrencileri sivil halka karşı kullanması nedeniyle tutuklu yargılanıyor.

DİSİPLİN KANUNUNU OKUSUNLAR

Kurt’un bilgisayarından ele geçirilen belgelerde örgüt üyesi olmayan askeri öğrencilere uygulanacak olan sistematik işkenceler, uygulayacak olan rütbeli FETÖ’cülere tek tek öneriliyor. İşkence uygulayacak rütbeli amirlere kul hakkı yediklerine ilişkin kendi içlerinde herhangi bir öz eleştiriye kapılmamaları tavsiye ediliyor. Belgede ayrıca “Sivil ve asker tüm amirlerimiz yeni disiplin kanununu okumalı. Yapılan işlemlerin çetelesi tutulmalıdır.” ibareleriyle mahrem imamların da TSK içerisindeki disiplin kanunlarını öğrenmeleri ve örgüt üyesi olmayan askerî öğrencilerin buradaki bilgilerle daha rahat mobbing uygulanabileceği vurgulanıyor.

İLK DARBEDE SARSILACAKLARDIR

Belgede yer alan tavsiyelerden bazıları: “Hedef personel ne kadar disiplinli gözükürse gözüksün, dikkatli bir takip sonucu eksiklikleri, zafiyetleri kolayca tespit edilebilir. Eğer amir kararlı bir tavır sergilerse, ilk darbede hedef personel sarsılacaktır.”

ONURUNU KIRIN!

Hedef personele gömleğinin yakası yağlı diye uygun ortamda ceza vermek bu kişinin onurunu kırarak, sıfırlayacaktır. Hedef personele takdir verme alışkanlığından vazgeçilmelidir. Amirlerimizin bir kısmı ise geçmişte yaşananlardan hiç ders almayarak, “Aman ekmeğinden etmeyeyim, çoluğu çocuğu var” anlayışından hareketle hatalı bir “kul hakkı” anlayışı ile koskoca bir “milletin hakkını” yemek durumunda kalabilirler.

YURTTA SULH CİHANDA SULH’U TAKİP EDELİM

Hedef personel hiçbir suretle, tam sicil, ödül, yüksek lisans, doktora, akademi gibi kazanımlardan birini elde ederek süzgeçten geçmemelidir. Türkiye Cumhuriyetinin sistem kurucusu olabilmesi için gereken şart Atatürk’ün veciz bir şekilde ifade ettiği “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesinin titizlikle takip edilmesidir.

Kaynak: Yenişafak

20 Haziran 2020 Cumartesi

Genelkurmay İstihbarat Başkanının Emir Astsubayı da FETÖ'cü Çıktı!

TSK’nın en kritik birimlerinden Genelkurmay İstihbarat’ın başındaki Tümgeneral Ali Serin’in Emir Astsubayı M.K., FETÖ’cü çıktı. Malatya'da yürütülen kripto FETÖ'cülere yönelik soruşturma kapsamında deşifre olan M.K., Ankara'da kaldığı lojmanda gözaltına alındı. M.K.yı FETÖ'den işlem gören bir başka astsubay fotoğraflarından teşhis etti. İtirafçı asker, M.K. ile 2006-2013 yılları arasında aynı sohbet grubunda olduklarını söyledi. 2019 YAŞ kararıyla İstihbarat Başkanı olan Serin'in emir astsubayı M.K.nın bağlantıları araştırılıyor.



Türk Silahlı Kuvvetlerindeki (TSK) kripto FETÖ’cülerin deşifresine yönelik soruşturmalar tüm hızıyla sürerken, operasyonlar en kritik görevdeki komutanların yakınındaki isimlere uzanmaya devam ediyor. Son olarak, Malatya Cumhuriyet Başsavcılığınca TSK’daki kripto FETÖ’cülerin deşifresine yönelik yürütülen soruşturmaya, hâlen Genelkurmay İstihbarat Başkanı olan Tümgeneral Ali Serin’in emir astsubaylığı görevini yürüten Astsubay Kıdemli Başçavuş M.K. takıldı. Savcılık, FETÖ’cü olduğunu tespit ettiği M.K. hakkında, “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan yakalama kararı çıkardı. Bunun üzerine polis ekipleri, M.K.’nın gözaltına alınması için harekete geçti. Şüpheli emir astsubayı, Ankara’da kaldığı lojmanda gözaltına alındı. M.K. daha sonra Malatya’ya götürüldü. Şüphelinin Emniyet’teki sorgusunun ardından adliyeye sevk edileceği öğrenildi.

GRUBUNDAKİ ASTSUBAY DA TEŞHİS ETTİ

Soruşturma kapsamında, yine FETÖ’den işlem gören bir astsubayın şüpheli M.K.’yi fotoğraflarından teşhis ettiği öğrenildi. Alınan bilgiye göre, söz konusu itirafçı asker, M.K. ile 2006-2013 yılları arasında aynı sohbet grubunda olduklarını belirtti.

BAĞLANTILARI ARAŞTIRILIYOR

TSK’nın en kritik birimi olarak nitelendirilen Genelkurmay İstihbarat Başkanı’nın en yakınındaki isimlerden birisi olan M.K.’nın bağlantıları mercek altına alındı. Savcılık, şüphelinin geçmiş dönemlerde aldığı görevleri, telefon irtibatlarını ve kimlerle bağlantılı olduğunu araştırıyor.

KRİTİK GÖREVLERİNDE YANINDAYDI

Şüpheli M.K.’nın, emir astsubaylığını yaptığı Tümgeneral Ali Serin, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı görevine getirildi. Serin, 2019 Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararıyla da Genelkurmay İstihbarat Başkanı oldu. Şüpheli M.K.’nın, Serin’in söz konusu kritik görevleri üstlendiği bu dönemlerde emir astsubaylığını yaptığı öğrenildi.

HÂLÂ EN KRİTİK GÖREVDELER

Türlü oyun ve kumpaslarla TSK’daki mensuplarının önünü açan FETÖ’nün, özel kalem müdürlüğü ve yaverlik gibi kritik pozisyonları da ele geçirdiği ortaya çıkmıştı. 15 Temmuz Darbe Girişimi'nde de komuta kademesindeki birçok emir subay ve astsubayının FETÖ’cü olduğu anlaşılmıştı. Söz konusu FETÖ’cüler darbe girişimi sırasında da kritik görevler üstlenmişti. Son günlerde peş peşe gerçekleştirilen operasyonlar, kripto FETÖ’cülerin hâlâ kritik görevlerde olduğunu ortaya koydu.

İZMİR'DE İKİNCİ ÖZTÜRK VAKASI

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı ile Millî İstihbarat Teşkilatı koordinesindeki çalışmalar sonucunda Ege Ordu Komutanı Korgeneral Ali Sivri’nin emir subaylığı görevini yürüten binbaşı Fevzi Öztürk de FETÖ’cü çıkmıştı. Bu tespit üzerine tutuklanan Öztürk hakkında, geçtiğimiz günlerde “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. Öztürk, Sivri’nin 4. Kolordu ve Ankara Garnizon Komutanlığı ve Ege Ordu Komutanlığı görevleri de dahil 4 yıldır emir subaylığını yapıyordu.

DARBECİ GENERALİN EMİR ASTSUBAYI DA YAKALANMIŞTI

Yine darbeci eski tümgeneral Haluk Şahar’ın emir astsubaylığını yapan Engin Yıldız da geçtiğimiz günlerde Konya’da gözaltına alınmıştı. Üstçavuş Engin Yıldız, Şahar’dan sonra Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığına atanan emekli Tuğgeneral Ergün Eskici’nin de emir astsubaylığını yapmıştı.

Kaynak: Yenişafak

27 Mart 2020 Cuma

FETÖ Kumpasıyla Hayatı Karardı

Eyüpsultan’daki bir okulda FETÖ’nün faaliyetlerine izin vermeyen müdür yardımcısı M.Ş.ye 6 öğrenci, FETÖ’cü öğretmenlerin yönlendirmesiyle “taciz” iftirası attı. Kumpası çeviren öğretmenler, soruşturmayı yürüten savcı, yargılamayı yapan hâkim ve adli tıpçı da FETÖ’cü çıktı. Şikayetçiler “İftira attık!” dedi ama o hâlâ ceza evinde...



İstanbul Eyüpsultan’daki bir okulda FETÖ’cü öğretmenlerin faaliyetlerine izin vermeyen müdür yardımcısı M.Ş.nin hayatı karardı. 6 öğrenci, FETÖ’cü öğretmenlerin yönlendirmesiyle M.Ş.ye “taciz” iftirası attı. FETÖ’cü savcının açtığı davaya yine örgüt üyesi hâkimler baktı. Öğrencilerle ilgili raporları hazırlayan Adli Tıpçılar da FETÖ’cü çıktı. Yargılama sırasında çocuklar “yalan söyledik” diye itirafta bulundu ama hâkimler duruşmada dinleme gereği bile duymadan müdür yardımcısını 18,5 yıl hapisle cezalandırdı. Dosya, iki üyesi FETÖ’den işlem görmüş Yargıtay dairesince de onandı. 5 yılı aşkın süredir ceza evinde bulunan M.Ş. şimdi adaleti sağlayacak bir makam arıyor.

HAKİM DİNLEMEDİ BİLE

Kumpasın hikayesi 2009 yılına uzanıyor. Eyüpsultan’daki bir okulda müdür yardımcısı olarak görev yapan öğretmen M.Ş. okul içerisindeki FETÖ yapılanmasına karşı çıktığı ve terörist başı Fetullah Gülen’i kötüleyen ifadeler kullandığı için örgüt üyesi öğretmenler tarafından kıskaç altına alındı. Okuldaki FETÖ ağını genişletmek isteyen öğretmenler, kız öğrencileri kullanarak M.Ş.ye kumpas kurdu. Bu kişiler, özel ilgilendikleri bazı öğrencilerin M.Ş. hakkında ‘basit cinsel istismar’ iddiasıyla suç duyurusunda bulunmalarını sağladı. Okul içerisinde ceza almaktan korkan ve 2009 yılında 15 yaşının altında olan 6 öğrenci, olayın 2007 yılında gerçekleştiğini belirterek M.Ş. hakkında şikayette bulundu. Suç duyurusunun ardından M.Ş. hakkında 2010 yılında iddianame hazırlandı. Duruşmaya katılan okul müdürü, okul aile birliği başkanı, öğretmenler ve velilerden oluşan 18 kişi, verdikleri ifadelerde ‘böyle bir şeyin mümkün olmayacağını” belirterek M.Ş. lehine tanıklık etti.

Görülen son duruşmada iddiaların sahibi olan ve mağdur sıfatıyla yer alan 4 kişi mahkemeye gelerek konuşmak istediklerini mahkeme başkanına iletti. Ancak mahkeme başkanı mağdur sıfatıyla yer alan kişilerin konuşmasına izin vermedi. Bunun üzerine öğrenciler, “Biz buraya konuşmaya geldik konuşturmadınız. Biz M.Ş.ye iftira attık!” şeklinde beyanda bulundu. Mahkeme başkanı “O zaman yazılı olarak ifade verin.” şeklinde cevap verdi. Duruşmadan sonra mağdur sıfatıyla yer alan kişiler iftira attıklarına ilişkin dilekçeleri mahkeme başkanına iletti. Müştekilerin açıkça M.Ş.ye iftira attıklarını beyan etmesi üzerine yargılanmanın yenilenmesi talebinde bulunuldu. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi ve İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi “yargılanmanın yenilenmesi koşullarının bulunmadığı” gerekçesiyle yeniden yargılamayı reddetti.

HEPSİ FETÖ’CÜ ÇIKTI!

Sürecin sonunda 2014 Aralık ayında öğretmen M.Ş. 18,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sonraki yıllarda FETÖ’ye yönelik soruşturmalar kapsamında M.Ş.ye kumpas kuran ve aynı okulda bulunan 5 öğretmen 01 Eylül 2016 tarihinde 672 sayılı KHK kapsamında meslekten atıldı. Yine M.Ş. davasına bakan İstanbul 7. Ağır Ceva Savcısı Mehmet Murat Dalkuş meslekten ihraç edilerek 22 Ekim 2019 tarihinde tutuklandı. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Şenol Öztürk de meslekten atıldı. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Yakup Hakan Günay firar etti ve hakkında kırmızı bülten çıkartıldı. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Sadettin Avcı ise 2016 yılında tutuklandı. Duruşma sürecinde Adli Tıp Kurumu’nda “Bu çocukların ruh sağlığı bozulmuştur” şeklinde rapor veren heyet üyelerinin bir kısmı FETÖ üyesi oldukları ortaya çıkınca görevden ihraç edilip tutuklandı. Raporda imzası bulunan 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu Başkanı Prof. Hamdi Tutkun ve Adli Tıp Kurumu Başkanı Prof. Dr. Cengiz Haluk İnce tutuklandı.

“İFTİRA ATTIK” İTİRAFI İŞE YARAMADI

Sonraki aylarda müşteki kişiler ve velilerden oluşan bir grup, vicdani olarak rahatsız oldukları için M.Ş.nin iftiraya maruz kaldığını belirterek yerel mahkemeye dilekçe verdi. FETÖ üyelerinin adliyede cirit attığı o dönemde bu dilekçeler sonuçsuz kaldı. Öğrencilerin 2015 yılında İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına gönderdikleri dilekçelerde “M.Ş. tarafıma kesinlikle herhangi bir cinsel eylemde bulunmamıştır. Bir oyunun içine düştüm ve M.Ş.ye iftira attım. Çok pişman oldum, şikayetçi değilim.” denildi.

BAŞSAVCILIK İTİRAZ ETMELİ

Öğretmen M.Ş.nin yaşadığı mağduriyetin giderilmesi için harekete geçen Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Mahkemesi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Muharrem Özen, 18 sayfalık bir mütalaa hazırladı. Mütalaanın sonuç kısmında, “Dosyadaki mağdurların ve mağdur velilerinin iftira attıklarını mahkemenin çeşitli aşamalarında yinelediklerini, sanığın üzerine atılı suçlamaları aslında gerçekleştirmediği belirtilmiştir. Alınmış bu hatalı karara karşı Ceza Mahkemesi Kanununun 308. maddesi çerçevesinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını itirazı neticesinde olağanüstü kanun yoluna başvurulabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” ifadesine yer verdi.

Kaynak: Yeni Şafak

18 Mart 2020 Çarşamba

Tedavisiz İllet: FETÖVİRÜS

Nedim Şener, Hürriyet'teki 18 Mart 2020 tarihli “FETÖVİRÜS” başlıklı köşe yazısında “FETÖ’cüler her koşulda ve zamanda şeytani ruha sahiptir. Onlarla herhangi bir konuda anlaşmak mümkün değil, onlarla savaşmak gerekir. Elbette koronavirüse karşı bir gün aşı bulunacak, hastalar da iyileşecek ama bünyesine FETÖVİRÜS girmiş bir kişinin tedavisi imkânsız! Çünkü bu FETÖVİRÜS, koronavirüs gibi akciğeri değil, beyni ele geçirmiş. Tedavisi mümkün değil.” diyerek fenalık fenomeni FETÖ'nün hemen her koşulda kaos çıkarma emelini ve FETÖ tehlikesini isabetle dile getiriyor. Şener'in yazısının ilgili bölümü şöyle:



DÜNYA koronavirüsün etkisi altında, yüz binlerce insan hasta, binlerce insan hayatını kaybetti. Etkilenmeyen kıta, ülke kalmadı neredeyse.

Dünya olağanüstü günler yaşıyor, toplumsal hayat durdu.

Hastalığın tedavisinin bulunamamış olması, hastalığın boyutlarının ne olacağı, çizilen karanlık senaryolar insanlarda kaosa, paniğe yol açıyor.

Türkiye, önlemlerini iki ay öncesinden aldığı için salgından aynı derecede etkilenmedi. Umarım, toplumun duyarlılığı ile vaka sayısı artmadan hastalığın etkisinden kurtuluruz.

Türkiye’de ilk vakanın açıklanmasından sonra yaşanan kısa süreli panik, yerini yavaş yavaş sağduyulu tutuma bırakıyor.

Ancak dünyada yaygın olan toplumsal paniğin Türkiye’de de belirtilerinin yaşanması bir başka virüsü tekrar canlandırdı. Adı: FETÖVİRÜS.

FETÖ’NÜN KAMPANYASI

Ne demek istediğim anlaşıldı sanıyorum, Fetullahçı Terör Örgütü’nün sosyal medya üzerinden yaratmaya çalıştığı kaos ortamından söz ediyorum.

İşin aslı, her koşulda kaos yaratmak, var olan kaosu büyütmek gibi amaçları olan FETÖ’cülerin, insan sağlığı ile ilgili bu küresel salgını örgüt amaçları için kullanacağını düşünmüştüm ama “Yapmazlar” diyordum. O nedenle yaptıklarında çok da şaşırtıcı olmadı. Soruları çalıp milyonlarca insanın hakkını yiyen, kumpas kuran, insan öldüren, darbeye girişen, vatanına ihanet edenlerden her kötülük beklenir zaten.

Birinci vakanın ortaya çıkmasıyla, FETÖ’cülerin ilk aklına gelen cezaevlerinde bulunan FETÖ’cüler oldu. Elbette Adalet Bakanlığı, cezaevlerindekilerin güvenliği ve sağlığı için gerekli tüm tedbirleri almakla yükümlü. Hatta hastalık bulaşmaması için dışarıdan ziyaretçilere de geçici yasak getirildi.

Ancak FETÖ’cülerin aklına gelen, örgüt üyelerinin tahliye edilmesi oldu.

SAHTE SES KAYITLARI

Sonra, kimliği belirsiz kişiler tarafından hazırlanan ses kayıtları ile hastalığın Türkiye’deki durumuyla ilgili yalanlar paylaşıldı. Devletin hasta sayısını gizlediğinden karantinaya alınanların açıklanandan fazla olduğuna kadar bir dizi yalan insanlara ulaştı. Bunlara inananlar çoktu zira bu konuda hepimize sorular soruldu. Ama kaosu tetiklemeye bu da yetmedi.

SAHTE DOKÜMAN YAPTILAR

Bu kez dezenformasyon, yalan ve algı operasyonlarına yöneldiler. Önceki gün FETÖ’cü bir hesaptan yayılan sahte bir belge, ne yapmak istediklerini ve bundan sonra da neler yapacaklarını göstermesi bakımından önemliydi.

Sağlık Bakanlığı antetli bir sahte dokümanda bir dizi yasakların alındığı iddia ediliyordu. Öyle ki, yetkili imzasından belgenin barkoduna, seri numarasına kadar her ayrıntıyı düşünmüşlerdi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın resmi yalanlamasına kadar birçok kişi bunu gerçek zannedip sosyal medya hesaplarından paylaştı. İşin ilginci, bu yalan belge WhatsApp üzerinden insanların telefonlarına kadar girdi. Neyse ki etkisi kısa sürdü.

KORONADAN TEHLİKELİ

Ancak her olayda olduğu gibi bunda da çıkarmamız gereken dersler var. Birincisi, FETÖ’cüler her koşulda ve zamanda şeytani ruha sahiptir. Onlarla herhangi bir konuda anlaşmak mümkün değil, onlarla savaşmak gerekir. Elbette, koronavirüse karşı bir gün aşı bulunacak, hastalar da iyileşecek ama bünyesine FETÖVİRÜS girmiş bir kişinin tedavisi imkânsız.

Çünkü bu FETÖVİRÜS, koronavirüs gibi akciğeri değil, beyni ele geçirmiş. Tedavisi mümkün değil.

Kaynak: Hürriyet

9 Mart 2020 Pazartesi

Gizli Tanıktan Şok İddialar: “Stadyumlar Kanla Dolacak!”

İzmir'de yakalanan ve FETÖ/PDY'nin üst düzey isimlerinden biri olan Yusuf Bekmezci'nin yargılandığı davada gizli tanık olarak dinlenen “Zaman” kod adlı kişi, Recep Tayyip Erdoğan'a, Başbakan iken birçok kez suikast girişiminde bulunduğunu söyledi. Gizli tanık, “Erdoğan'ın attan düştüğü gün, o ata çeşitli ilaçlar verdiler. Amaçları Erdoğan'ı attan düşürüp boynunun kırılmasıydı. Erdoğan için sıralı zehir kullandıklarını da biliyorum.” şeklinde konuştu.



İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ/PDY'nin Ege Bölgesi ve İzmir'deki ana finansörleri, tepe yöneticileri ve önde gelen iş insanlarıyla sözde imam-ağabeylerini konu alan soruşturma dosyası kapsamında aranan, FETÖ/PDY'nin sözde Karşıyaka eyalet imamı Akif Sarı'nın yeri Terörle Mücadele (TEM) Şube Müdürlüğü ekiplerince tespit edildi. Takibe alınan Sarı, Bornova'da örgütün sözde Çiğli eyalet imamı Fatih Mehmet Arslan ile buluştu. Bunun üzerine ekipler, Arslan'ı da takibe aldı. Yapılan takipte, Fatih Mehmet Arslan'ın yaklaşık 3 ay boyunca Çiğli'de bulunan lüks bir siteden yalnızca market alışverişi için dışarıya çıktığını belirledi. Aylar süren takibin ardından ekipler, eve operasyon düzenledi. Operasyonda, aynı soruşturma kapsamında aranan Yusuf Bekmezci, Sarı ve Arslan gözaltına alındı. 2016 yılından bu yana aranan Bekmezci'nin, örgüt elebaşı Gülen'in en yakınlarından biri olduğu ve “kadim abi-irşatçı” olarak nitelendirildiği tespit edildi. Bekmezci, 23 Ocak'ta, emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından sevk edildiği Mahkemece tutuklandı.

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca, Yusuf Bekmezci hakkında, “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan hazırlanan iddianame, İzmir 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Hakkında, “ağırlaştırılmış müebbet” istenen Bekmezci'nin, örgüt içinde sözde “kadim abi, irşatçı” gibi ifadelerle anıldığı, elebaşı Fetullah Gülen'e bizzat bağlı olan örgütün ilk mütevelli heyetinde yer aldığı ve 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişiminden sorumlu olduğu belirtildi. İddianamede, Bekmezci'nin, örgüt yapılanmasında il-bölge-ülke imamlarının dahi üstünde manevi bir konumda olduğu, polis kayıtlarına göre “Ege Bölgesi Alevi yapılanması sorumlusu” olarak bilindiği, ayrıca örgütle iltisaklı olan Türkiye'deki tüm vakıfların sorumlusu olduğuna dair bilgiler bulunduğu kaydedildi.

“TERÖR ÖRGÜTÜ MUSİBETİYLE HİÇ KARŞILAŞMADIM”

Bekmezci'nin yargılamasına bugün, İzmir 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Duruşmaya tutuklu sanık Bekmezci ve avukatı katıldı. Duruşmanın başlangıcında sanık avukatı, Bekmezci'nin alzaymır olabileceğiyle ilgili şüpheleri olduğunu, anlamsız tepkiler verebileceğini belirtti. Duruşmada söz hakkı verilen sanık Bekmezci, “Emekliyim ve 4 çocuğum var. İzmir'de yaşıyorum. Züccaciye işiyle uğraşıyorum. Hayatımda terör örgütü musibetiyle hiç karşılaşmadım. Ben esnafım. Kestanepazarı Camii'nde, İzmir'imizin büyükleri vardı. İmam Hatip Derneğine dahil oldum. Oraya gidip, geliyordum. Herhangi bir iş yaptığım yoktu. O zamanlar gençtim.” dedi. Mahkeme başkanının “Fetullah Gülen ile tanıştınız mı?” sorusuna sanık Bekmezci, “Kestanepazarı Camii'ndeyken Amerika'dan bir zat geldi ve isminin Fetullah Gülen olduğunu öğrendim. Şahsi ve sosyal bir ilişkim yoktur.” dedi. Mahkeme başkanının Fetullah Gülen'in kendilerine Bank Asya'ya para yatırma talimatının olup olmadığını sormasının üzerine Bekmezci, “Bu konuda kendisinin etkisi de yok, yetkisi de yok. Bank Asya'ya para yatırmadım.” dedi. Mahkeme başkanının “Örgütün para kasası olduğunuz iddia ediliyor. Bu iddiaya yanıtını nedir?” sorusuna ise sanık Bekmezci, “Vakfa üye olunca görev dağılımı yapıldı. Ben orada 'ali heyetinde' bulunuyordum. O zamanlar büyüklerimin sözünü dinleyip gelip gitmişimdir.” diye cevap verdi.

“BÜYÜK İNSANLARA AKIL VERECEK KADAR AKLIM YOK”

Mahkeme başkanın, “Mahrem imamlara vaaz verdiğiniz iddia ediliyor. Bununla ilgili söyleyecekleriniz nelerdir?” sorusuna sanık Bekmezci, “İnsanın gülmesi geliyor ancak karşınızda bunu terbiyesizlik kabul ederim. Namaza gitmek suç değildir.” diye konuştu. Başkan ise, “Benim size sorduğum ibadetinizi yerine getirmeniz değildir, FETÖ'nün kendi yetiştirdiği öğrencileri askeri okullara soktuklarını ve genelde üç öğrenciye bir mahrem imam atadıkları, sizin de bu mahrem imamlara eğitim verdiğiniz iddia ediliyor. Bununla ilgili söyleyecekleriniz nelerdir?” diyerek yeniden sordu. Sanık Bekmezci bu soruyu, “Büyük insanlara akıl verecek kadar aklım yok.” diyerek yanıtladı.

AMERİKA'DA GÖRÜŞTÜLER

Mahkeme başkanının “Fetullah Gülen ile en son ne zaman görüştünüz?“ sorusuna sanık Bekmezci, “Yaklaşık 8 sene oldu. Amerika'daki torunlarımı ziyaret etmeye gitmiştim. Orada randevu aldım ve İzmir'den geldiğimi söyleyerek onunla görüştüm. Daha sonra bir iki defa daha Amerika'ya gittim. İzmir'de onu vaaz ederken dinlemiştim.” diye konuştu.

“DEVLETİME MİLLETİME LEKE GETİRECEK AHLAKSIZLARDAN DEĞİLİM”

Mahkeme başkanının “Bu ülkede darbe yapılacağını biliyor muydunuz?” sorusuna ise sanık Bekmezci, “Öyle bir ahlaksızlık yapan o adi insanlardan değilim. Devletime milletime leke getirecek ahlaksızlardan değilim. 15 Temmuz günü İzmir'de evimdeydim. Namusum ve şerefim üzerine söylüyorum; darbeden sabah haberim oldu. Dışarıda gürültüler vardı. Hanımıma 'Bir şeyler oluyor galiba' dedim. Bir önceki gece darbe olduğunu öğrendim. Yapılanlardan haberim varsa, Allah şahsımın belasını versin. Böyle bir suçlamanın içinde olmama hayret ettim. Ben 81 yaşındayım ve kendi ihtiyacımı gideremiyorum.” dedi.

ŞOK AÇIKLAMALAR: “KANSIZ DARBE OLACAK” DEDİ

Duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanan “Zaman” kod adlı gizli tanık, Yusuf Bekmezci'nin Fetullah Gülen tarafından değer verilen, örgütte aktif ve sözü dinlenen biri olduğunu, özellikle örgütün Kazakistan'daki yapılanmasında aktif rol oynadığını söyledi. Zaman kod adlı tanık, “Fetullah Gülen'in önemli esnafları vardır. Yusuf Bekmezci de cemaat ilk kurulduğundan beri Gülen'in yanında olan şahıslardan biridir. 90'lı yıllarda Kazakistan'a gitmiş ve oradaki yapıyı kurmuştur. Yusuf Bekmezci'nin sözüne sadık insanlar vardır. Bekmezci, Fetullah Gülen'in en sevdiği insanlardan biriydi. Cemaatin önemli imamlarının yetiştirilmesine sebep olmuştur. Kazakistan cemaatin başkentlerinden biridir ve orada bu yapıyı Bekmezci kurmuştur. Orada kolejler ve şirketler açmıştır. Fetullah Gülen onun için 'Onu üzen, beni üzmüş sayılır' ifadesini kullanmıştır. Cemaat içinde kararları Yusuf Bekmezci verirdi. 15 Temmuz darbe girişiminin ise yapılacağı önceden biliniyordu. 2010 yılında nasıl yapılacağı belliydi. Toplantılar özel derneklerde yapılıyordu. Yusuf Bekmezci de bu toplantılara katılırdı. Fetullah Gülen, 'Biz darbeyi kansız planlıyoruz. Dünyada iki kişi kansız doğum yapmıştır. Bunlardan bir tanesi Hz. Meryem, diğeri Hz. Ayşe'dir. Biz de darbeyi yeni bir doğuma benzeteceğiz. Kansız, ağrısız bir doğum olacak. Eğer kanlı olursa, bütün stadyumlar kanla dolacak” demiştir.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN'A SUİKAST GİRİŞİMLERİ YAPILDI

Öte yandan tanık, mahkemeye sunduğu ses kayıtlarında FETÖ'nün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimlerinin olduğunu, bunlar başarısız olunca darbe girişiminin gerçekleştiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendi gitmesi için MİT operasyonu ve 17-25 Aralık operasyonlarını düzenlediklerini söyleyen  “Zaman” kod adlı gizli tanık, “Erdoğan, Başbakan iken birçok kez suikast girişiminde bulundular. En sonunda darbenin kanlı olmasına karar verdiler. Fetullah Gülen, 'Stadyumlar kanla dolacak' dedi. 5 bin kişilik bir liste hazırlandı. Bu listede kimin stadyumda infaz edileceği, kimin ceza evine gönderileceği yazılıydı. Darbeye karşı çıkan kişiler, infaz edildi. İsmini hatırlamadığım Marmara Üniversitesinden bir profesör, Fetullah Gülen'in yaptıklarına karşı çıktığı için kaza süsü verilerek öldürüldü.” dedi.

AMAÇLARI ERDOĞAN'I ATTAN DÜŞÜRÜP BOYNUNUN KIRILMASIYDI

Cemaatin, Erdoğan'ın İstanbul'daki evinin karşısındaki bir evde suikast hazırlığı yaptığı sırada korumaların ay ışığının yansımasıyla keskin nişancı tüfeğini fark ettiklerini anlatan  “Zaman” kod adlı gizli tanık, “Erdoğan'ın attan düştüğü gün, o ata çeşitli ilaçlar verdiler. Amaçları Erdoğan'ı attan düşürüp boynunun kırılmasıydı. Erdoğan için sıralı zehir kullandıklarını da biliyorum.” diye konuştu.

ÖRGÜT BAZI İSİMLERİ PERDELİYOR

Öte yandan “Zaman” kod adlı tanık, "Yusuf Bekmezci, cemaat eğer bir piramitse bu piramitin ortasında değil üstündedir. Muğla'da Bekmezci'ye benzeyen bir şahıs vardır. Cemaat önemli kişileri, bu şekilde perdeler.” dedi.

Sanık Yusuf Bekmezci ise, Kazakistan'a gidişi ile ilgili olarak, “Orada eğitim seviyesi çok düşüktü. Biz onlara Türkçe öğretmek için bir okul açacaktık. Kazakistan'da 16 sene kaldım ve bisküvi fabrikası işlettim.” diye konuştu. Duruşmada dinlenen diğer tanıklardan bazıları, Bekmezci'yi bazı sohbetlerde gördüğünü ifade etti. Tanıklardan biri, “Onun görevi örgüt içinde finansman sağlamaktı. Mahrem imam ataması veya görevden alması söz konusu değildi. Fetullah Gülen'in vazgeçemediği isimler vardır. Yusuf Bekmezci de onlardan bir tanesidir.” dedi.

Dava öğle arası verildi, ardından yargılama sürecek.

Kaynak: Hürriyet

13 Şubat 2020 Perşembe

Nedim Şener: TSK'da 18 Bin FETÖ'cü Var!

CNN TÜRK canlı yayınında değerlendirmelerde bulunan Hürriyet Gazetesi Yazarı Nedim Şener, TSK'da ankesörlü hat soruşturması kapsamında 18 bin FETÖ'cü daha tespit edildiğini, yargıda ise 468 hâkim ve savcının iş başında olduğunu belirtti.



CNN TÜRK canlı yayınında değerlendirmelerde bulunan Hürriyet Gazetesi Yazarı Nedim Şener,  iktidarıyla muhalefetiyle FETÖ ile mücadele etmek gerekirken bunun yerine siyasi polemik yapıldığını, bundan kazançlı çıkanın ise emperyalist güçlerin desteğini arkasına alan Fethullahçı Terör Örgütü olduğunu belirtti.

40 YILLIK BİR SÜREÇTEN BAHSEDİYORUZ

Devletin MİT'ine, TSK'sına, yargısına sızmış 40 yıllık bir örgütten bahsediyoruz, diyen Nedim Şener, FETÖ'nün siyasi ayağı tartışmasına değinerek bu tartışmanın bir tarafında da FETÖ tarafından hapse atılmış İlker Başbuğ var. FETÖ'nün siyasi ayağı ortaya döküldüyse insanların mutlu olması lazım ama insanlar başını yastığa rahat koyamıyor, değerlendirmesinde bulundu.

TSK'DA VE YARGIDA NE KADAR FETÖ'CÜ VAR?

Şu anda 468 tane hangimizi yargılayacak, hangi soruşturmayı açacak, hangi kararı vereceğini bilemediğimiz hâkim ve savcı görev başında! FETÖ'nün siyasi ayağını dert edinenler bunları hiç dert etmiyorlar kendilerine...

15 Temmuz'dan bu tarafa 23 bin kişi hakkında TSK'da işlem yapıldı. 15 Temmuz FETÖ darbe girişimine katılan kişi sayısı ise 5 bin 600. 15 Temmuz 2016 itibariyle TSK'da ne kadar FETÖ'cü olduğunu sorduğumuzda 5 bin 600 rakamı veriliyordu. Aradan geçen 3,5 yıl içinde bunun 4 katı daha FETÖ'cü tespit edildi ve bunların 18 bini ihraç edildi. 6-7 bin kişinin ihraç dosyası bekliyor hâlâ ve TSK'da ankesörlü hat soruşturması kapsamında 18 bin FETÖ'cü daha tespit edildi.

CIA'nın yan kuruşlarından birisi diyor ki orta kademe subaylar ihraçlardan rahatsızlar, bir darbe girişiminde bulunabilir diyor ama kimse bu sözlerden rahatsızlık duymuyor. 18 bin FETÖ'cüyü yan yana getirseniz sivil imamlarından izin almadan tuvalete bile gidemezler. Onlar, ankesörlü hatlardan aranınca gelip giden robotlardır.

Kaynak: CNN Türk

18 Ocak 2020 Cumartesi

Darbeci Korgeneral'e Beraat Veren Hâkimlerde FETÖ İzi

Eski korgeneral Metin İyidil'i beraat ettiren heyetin başkanı eski askeri hakim Hulusi Gül hakkında “FETÖ” suçlaması olduğu ortaya çıktı. FETÖ'cü bir ekibin kumpasına maruz kalan eski askeri savcı Mehmet Çelik, HSK'ya yaptığı şikayette o ekibin içinde Gül'ün de yer aldığını bildirerek cezalandırılmasını istedi.



FETÖ'cü korgeneral Metin İyidil'i tartışmalı bir kararla beraat ve tahliye ettirilmesiyle gündeme gelen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi Başkanı Hulusi Gül ve heyetteki üyeler hakkında önceki gün soruşturma başlatıldı. HSK ayrıca söz konusu isimleri tedbiren görevden aldı. Bu kapsamda, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından askeri mahkemelerin kapatılması üzerine HSK tarafından istinafa atanan Gül de Çorum'da görevlendirildi.

FETÖ'DEN ŞİKAYET EDİLDİ

Tepkilere neden olan kararın altında imzası bulunan Gül hakkında, daha önce HSK'ya şikayet dilekçesi sunulduğu öğrenildi. Eski askeri savcı Mehmet Çelik tarafından sunulan şikayet dilekçesinde Gül'ün FETÖ'cü olduğu savunuldu. Çelik, askeri savcı olarak görev yaptığı 2008 yılında FETÖ soruşturması başlattığını, bunun üzerine örgütün kendisini hedef aldığı ve mesnetsiz iddialarla hakkında davalar açıldığı belirtti.

RESMİ EVRAKTA SAHTECİLİK

O dönem sivil yargıya gönderilen tüm davalardan beraat ettiğini ancak “Resmi evrakta sahteciliğe azmettirme” suçundan açılan davanın sivil bir suç olmasına rağmen Askeri Yargıtay'da kaldığını ve FETÖ'cü üyelerin görev yaptığı daire tarafından yargılandığı aktaran Çelik, “Bu heyetten kurtulmak için tek şansım dosyanın sivil yargıya gitmesiydi. Bu nedenle kumpastan kurtulmak amacıyla emeklilik hakkımı kazanmamış olmama rağmen istifa ettim. Ancak görevsizlik kararı yerine yargılamaya devam edilerek mahkumiyet kararı verildi.” dedi.

GÜL DE O HEYETTEYDİ

Kararın daha sonra Askeri Yargıtay Daireler Kuruluna geldiğini ve bu Kurula da Hulusi Gül ile Aslan Duru'nun atandığını söyleyen Çelik, “Mahkumiyet oy çokluğu ile onandı. Bu karara karşı başvurum üzerine Anayasa Mahkemesince oy birliğiyle hak ihlali kararı verildi. Yargıtay'da yeniden yapılan yargılama neticesinde beraat ettim.” dedi.

FETÖ KUMPASININ ANA AKTÖRLERİ ARASINDA

Çelik, HSK'ya sunduğu şikayet dilekçesinde şu ifadeleri kullandı: “O tarihte her şey çok açık ve saflar netti. Hulusi Gül o zaman binbaşıydı ve tereddütsüz FETÖ grubundaydı. Tanık olarak verdiği ifadesinde de anlaşılacağı üzerine tüm hayatını FETÖ'cülerle geçirmiştir. Bu itibarla bana yapılan inkar edilmez ve saklanamaz FETÖ kumpasının ana aktörleri olan Hulusi Gül, Özcan Ersayın, Aslan Duru ve İlker Uçlu'nun FETÖ üyeliği ve bana karşı işledikleri memuriyet görevini kötüye kullanma ve sair suçlardan yargılanmaları için haklarında soruşturma kararı verilmesini saygılarımla arz ve talep ediyorum.”

İstinaf Başsavcılığı, eski korgeneral Metin İyidil hakkında verilen beraat kararının bozulması için temyiz başvurusunda bulundu. Yargıtay 16. Ceza Dairesi'ne gönderilen temyiz dilekçesinde, sanık İyidil'in EDOK Karargahı'nda bir problem olmadığını öğrenmesine ve darbenin engellenmesi için görevinin başına geçerek, olay gecesi ülke genelinde çok önemli olayların yaşandığı bağlı birliklerine resmi yollardan yazılı ve sözlü talimatlar verebilecek durumda olmasına rağmen, bir kafede telefon görüşmeleri ile darbe kalkışmasının gidişatını anlamaya çalıştığı aktarıldı.

Temyiz başvurusunda ayrıca, İyidil hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ile hükmen tutukluluğa ilişkin itirazın duruşma açılarak değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekildi. Söz konusu başvuruda, şu ifadeler yer aldı: “Sanık hakkında duruşma açılarak olay tarihinde icra ettiği eylemlere yönelik bir kısmı sanığın lehine ve bir kısmı aleyhine ifadeler içeren bir biri ile çelişik tanık beyanları arasındaki çelişki giderilerek, çelişki giderilemiyor ise hangi beyanlara niye üstünlük tanındığının karar yerinde tartışılıp kabul ve tespiti ile sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine yazılı olduğu hali ile eksik araştırma, inceleme, hatalı kabul ve gerekçe ile ilk derece mahkemesinin kararına yönelik vaki istinaf başvurusunun esastan reddi yerine sanık hakkında beraat kararı verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır.”

Kaynak: Yeni Şafak (Osman Özgan)