31 Mayıs 2016 Salı

Kamuda 8 bin 100 Kripto FETÖ/PDY Şüphelisi

Paralel yapıyla mücadele amacıyla oluşturulan koordinasyon kurulunun çalışmaları çerçevesinde devlet kurumlarında görevli “8 bin 100 kripto FETÖ şüphelisi” hakkında güvenlik soruşturması yapıldı. Şu ana kadar 1.800 kişinin örgüt içerisinde yönetici ve talimat veren pozisyonunda olduğu tespit edildi. Sayının en fazla olduğu kurumların başında Milli Eğitim, Adalet ve İçişleri Bakanlığının geldiği öğrenildi.

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) mensuplarını, devletin hücrelerinden söküp atmak için başlatılan çalışma tüm hızıyla devam ediyor. Bu kapsamda, kamu kurumlarına sızmış ve örgütün çekirdek kadrosunu oluşturan yönetici pozisyonundaki kripto elemanlar yapılan çalışmayla bir bir deşifre ediliyor.

Güvenlik soruşturması sürüyor

Milli Güvenlik Kurulunda (MGK) tavsiye kararı alınan FETÖ/PDY ile mücadele çerçevesinde oluşturulan “Paralel Yapıyla Mücadele Koordinasyon Kurulu”nun çalışmaları kapsamında tüm kurumlar harekete geçirildi. Devleti adeta ağ gibi saran örgütün kamu kurumlarına yerleştirdiği kripto elemanları tespit ediliyor.


17/25 sonrası kamufle oldular

Devlet kurumlarında şimdiye kadar kamufle olmayı başarmış ve 17/25 Aralık darbe girişiminin ardından da paralel yapı karşıtı bir role bürünen bu kişilerin ise daha çok imam seviyesindeki örgüt mensupları olduğu belirtildi. Bu kapsamda, 8 bin 100 kişi hakkında güvenlik soruşturması başlatıldığı öğrenildi.

Kripto yöneticiler tespit edildi

8 bin 100 şüpheliden şu ana kadar bin 800 kişi hakkındaki güvenlik soruşturmasının tamamlandığı öğrenildi. Soruşturması tamamlanan bu kişilerin yönetici/talimat veren pozisyonunda olduğu belirtildi. Diğerleri hakkındaki soruşturmanın ise hız kesmeden devam ettiği ifade edildi. Güvenlik soruşturması yürütülen örgüt mensuplarının sayısının en fazla olduğu kurumların başında Milli Eğitim Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığının yer aldığı öğrenildi.

Gizlenmek için örgüt mensuplarının personel kayıtlarını sildiler

Öte yandan, devlet kurumlarına sızmış FETÖ/PDY üyelerine yönelik olarak şu ana kadar hiçbir işlem yapılmamasıyla ilgili eleştiriler yapılıyor. Bunun, örgütün söz konusu kurumlardaki personelden sorumlu birimleri ele geçirmesinden kaynaklandığı belirtildi. Bu birimlerde görevli FETÖ/PDY mensuplarının, kurumlardaki örgüt üyeleriyle ilgili CV bilgilerini sildiği, bu nedenle de örgüt üyelerini belirlemede güçlük çekildiği kaydedildi.

FETÖ/PDY’nin üssü Almanya ve İngiltere

Fetullahçı Terör Örgütüne yönelik olarak tüm Türkiye’de operasyon için düğmeye basılmasının ardından, örgütün önemli isimleri tek tek yurt dışına kaçtı. Yönetici düzeyindeki bu isimlerin daha çok örgütün merkezi olarak gösterilen Almanya/Frankfurt’a kaçtığı belirlendi. Bugüne kadar 141 üst düzey ismin buraya kaçtığı tespit edildi. Ayrıca bu isimlerin oturma izinlerinin ise Frankfurt’ta kurulan bir şirket üzerine aldıkları öğrenildi.

Oturma iznini örgüt çıkarıyor

Örgüt mensuplarının tercih ettiği ikinci ülke ise İngiltere. Buraya da şu ana kadar 102 üst düzey ismin kaçtığı ve Frankfurt’ta olduğu gibi kurulan bir şirket üzerine oturma izni çıkarttıkları belirlendi. İsveç’te de bu sayının 21 olduğu öğrenildi. Öte yandan, ABD’ye kaçan birçok üst düzey imamın da Almanya üzerinden geçtiği belirlendi.

Örgütün arşivi Kanada ve ABD’de

Tüm kurumları dizayn etmek ve devleti ele geçirmek için yıllarca hukuksuz dinlemelere imza atan, insanların görüntülerini çeken, kumpas kuran, devletin hafızasını ele geçiren FETÖ/PDY’nin arşivini tuttuğu yere ilişkin de önemli bilgilere ulaşıldı. Buna göre, paralel ihanet çetesinin arşivini tuttuğu iki yer olduğu, bunlardan birisinin ABD’nin Philadelphia eyaleti, diğerinin ise Kanada’nın Vancouver eyaleti olduğu öğrenildi.

Gülen'in iade dosyası hazır

Fetullahçı Terör Örgütü'nün bir numarası olan firari Fetullah Gülen, ABD’nin Pensilvanya şehrinde yaşıyor. Hakkında defalarca kırmızı bülten hazırlanan Gülen’in iade edilmesi için çalışma yapılıyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ana dosyası kapsamında, hakkında yoklukta tutuklama kararı bulunan Gülen’in ABD’den iadesine ilişkin kapsamlı dosya hazırladı. Gülen’in, “Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, iftira, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama, zimmet, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kaydedilmesi, özel hayatın gizliliğini ihlal ile kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek” suçlarını işlediği belirtilen iade evrakında, çarpıcı bilgiler yer aldı.

26 Mayıs 2016 Perşembe

Telefon Bulgaristan’dan, Yazılım ise Kuzey Kore’den...


Paralel Yapı üyeleri teknik takibe karşı, telefonlarını ve SIM kartlarını Bulgaristan gibi ülkelerden getirip Kuzey Kore ürünü ‘Wickr Me’ mesaj programını kullanıyor.

FETÖ/PDY mensuplarının haberleşme için Türkiye’de IMEI kaydı olmayan ve genellikle Bulgaristan'dan getirilen telefon ve SIM kartları tercih ettiği ortaya çıktı. Örgüt üyelerinin bir diğer iletişim kanalı ise Kuzey Kore’de geliştirilen “Wickr Me” adlı mesajlaşma programı. 17/25 Aralık darbe girişiminden sonra, Paralel Yapı mensuplarının kritik dönemlerde nasıl haberleştikleri, takibe takılmadan istihbarat paylaşımı yaptıkları gibi birçok konu kapsamlı şekilde araştırılıyordu.

4 ay kayıtsız kullanılıyor

Örgüt elemanlarının cep telefonlarından haberleşirken daha çok “Wickr Me” adlı mesajlaşma programını kullandıkları belirlendi. Cep telefonlarına rahatlıkla indirilebilen bu sistem, mesajlaşmaları kriptolu hale getiriyor. Uçtan uca şifrelenen ve kendisini yok eden mesajların dışarıdan takip edilmesi zor. Programın Kuzey Kore’de geliştirilmiş olması, mesajlaşma sisteminin istihbarat birimleri tarafından kırılmasını da zorlaştırıyor. Çünkü Kuzey Kore’de istihbarat birimiyle işbirliği yapılamadığı için birçok ülke bu program üzerinden yapılan mesajlaşmalara ulaşamıyor.

Paralel Yapı’nın operasyonel elemanlarının Türkiye içinde yaptıkları konuşmalarda da daha çok yurtdışından getirilmiş telefonları kullandıkları belirlendi. Bunun nedeninin de yurt ışından getirilen telefonların IMEI kayıtlarının Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunda (BTK) olmaması. Yurtdışından alınmış bir telefon 4 ay boyunca Türkiye’de BTK’ya kaydı yapılmadan kullanılabiliyor. Paralel Yapı elemanları da, IMEI numarası üzerinden yapılabilecek telefon dinlemelerine yakalanmamak için, kaydı olmayan telefonları kullanıyor. Telefonların da daha çok Bulgaristan’dan alınarak Türkiye'ye getirildiği belirlendi.

Yabancı GSM operatörü...

Mesajlaşma programı olarak Wickr Me’yi kullanan, telefonu da Bulgaristan’dan alan örgüt elemanları, telefonun içine taktıkları SIM kartı da yine yurtdışından getirtiyor. Türkiye’de hizmet veren GSM operatörleri yerine Bulgaristan başta olmak üzere komşu ülkelerden alınmış telefon hatları kullanılıyor. Böylelikle Paralel Yapı mensuplarının telefonlarının IMEI numarası üzerinden ve kullandıkları SIM kart üzerinden teknik takibe alınmasını zorlaşıyor.

Uçtan uca şifreleme

Güvenli ve gizli mesajlaşmalar için birçok program bulunuyor; ancak bu programların güvenlik seviyesi “uçtan uca şifreleme” özelliği olup olmamasıyla ölçülüyor. Wickr Me isimli mesajlaşma programı da “uçtan uca şifreleme” özelliğini ön plana çıkarıyor. Yani iki kişi Wickr Me programı ile mesajlaşmaya başladıklarında, bu sohbet için sistem otomatik olarak kripto (şifre) oluşturarak, yazışmaları korumaya alıyor. Her yeni sohbet için sistem yeni bir kripto oluşuyor. Bu nedenle sohbete erişebilmek için her yazışmada yeniden oluşan kriptoların kırılması gerekiyor.

Kripto Paralel’de Sınırsız İtaat Şartı


İstihbarat birimlerinin bilgi notuna göre FETÖ/PDY, kripto olarak belirlenecek kişileri 8 madde halinde sıralanan esaslara göre seçiyor. Kripto elemanlar, deşifre olmamak adına gerekirse Paralel Yapı’ya müzahir devlet görevlilerince adli değil; ama idari soruşturmalardan bile geçiriliyor. Bilgi notuna göre kripto FETÖ/PDY elemanları gerekirse “alttan sarkan bıyıklı takımı” dedikleri ülkücüler ile irtibatlarını güçlü tutuyor ve hatta onların yanında Paralel Yapı aleyhine konuşabiliyor.

Kod isimler

Kripto eleman olarak Polis Akademisinde her devreden Türkiye çapında en az 3 kişi belirleniyor. Bu kişilerden her ay himmet alınıyor. Himmetin, emniyet müdürü için 1000 TL ile 1500 TL arasında değiştiği belirtiliyor. Bilgi notunda, kripto elemanların kendilerini gizlemeleri için örneğin, iddia oynamaları, gerekirse “menfi hayata müsait” işler yapmaları da teşvik ediliyor. Kripto elemanların seçileceği iller arasında sırasıyla İstanbul, Ankara, Kayseri, İzmir, Konya, Gaziantep, Samsun, Antalya ve Sakarya yer alıyor. Kripto FETÖ/PDY yapılanmasıyla ilgili bilgi notunda gizli tanıkların verdiği ifadelere dayanarak kripto elemanların kurye haberleşmelerine ilişkin önemli ayrıntılar da yer alıyor. Buna göre örgüt yöneticilerinin kendi aralarındaki kurye haberleşmelerinde kısaltma veya şifre kullanılıyor. Mesela “Sry-al” ifadesinde Sry, Sakarya’yı, “al” ifadesi ise kripto elemanın isminin baş harflerini ifade ediyor. Bazen de kripto elemanın emniyetteki devresi ve sivil kodu üzerinden şifreleme yapılıyor.

Kripto sisteminin örgüt kadrolarının saf dışı bırakılması durumunda devreye sokulabilecek bir B planı olduğu belirtilen bilgi notunda “Kripto projesi, cemaatin en büyük başarısı” diye nitelendiriliyor. Bilgi notuna göre kripto elemanlar Polis Akademisinden 1988 yılından sonra mezun olanlardan seçiliyor. Kripto elemanların seçiminde “itaatte sorgulama yapmayan ve fedakârlıkta nefsini ayaklar altına alabilenlere” öncelik veriliyor. Bilgi notunda, halen cezaevinde olan Paralel Yapı'ya mensup polis şeflerinin kullandığı kod isimlerden de söz ediliyor. Buna göre Ali Fuat Yılmazer “Şevket”, Erol Demirhan ise “Şuayip” kod adını kullanıyordu.

Devlet içindeki yedek elemanlar

İstihbarat bilgi notunda kripto elemanlar hakkında şu bilgiler var: “2008’de devlet içinde bir ünitenin (üniteden kasıt genellikle MİT’tir, bazen de ilgili kurumun bir birimi) cemaatin mali faaliyetleri ile ilgili bir çalışma yaptı. Bu çalışma ileri boyutlara ulaşılırsa cemaatin bu olaya müdahale etmesinin mümkün olamayacağını düşünen örgüt buna karşı bir savunma mekanizması geliştirdi. Bu çalışmanın genel adı hizmet içi kripto yapılanmasıdır. Çalışmanın esası, belirli illerde ve birimlerde bazı personelin pasifize edilip ilerleyen dönemlerde yedek olarak tutulmasıdır.”

24 Mayıs 2016 Salı

FETÖ/PDY’nin Üniversitesi Bülent Arınç’ı Fena Kandırdı

Fetullahçı Terör Örgütü - Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yakınlığıyla bilenen Turgut Özal Üniversitesinin, eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın katılacağı “Anayasa Çalıştay”ını iptalinin altından da yalan çıktı. SABAH’a açıklamalarda bulunan istihbarat kaynakları, Üniversite yönetimiyle konuyla ilişkili herhangi bir temasta bulunmadıklarını, “provakatif olaylar” açıklamasının da asılsız olduğunu söyledi.

Emniyet ve Valilik: Bilgimiz yok!

FETÖ/PDY’ye yakınlığıyla bilinen Turgut Özal Üniversitesi yönetimi, Arınç’ı 17 Mayıs 2016 Salı günü yapılacağını duyurduğu Çalıştay için önce davet etti; ancak programın başlamasına iki saat kala Çalıştay’ı iptal etti. Arınç’ın sosyal medya hesabından defalarca duyurduğu ve son dakika iptal edilen programın iptal edilme gerekçesi ise kafaları karıştırdı. Rektörlüğün, “Sayın Bülent Arınç Beyefendi’nin konuşmacı olarak davet edildiği Anayasa Çalıştayı konferansına dönük üniversite içinde provokasyonlar olacağına dair alınan yaygın duyumlar ve Ankara Emniyet Müdürlüğü yetkililerinin ‘provokatif olaylar çıkabileceği’ ikazları nedeniyle program iptal edilmiştir” açıklamasına hem emniyet hem de Ankara Valiliği’nden yalanlama geldi. Yetkililer, “Üniversiteyle söz konusu program için herhangi bir temas ya da ikazımız olmadı. Yapılan açıklama tamamen emniyet ve güvenlik birimlerine atıf yapılarak şahsi amaçla yapılmıştır. Bilgimiz dışındadır. Gerek Valilik gerekse de Emniyet müdürlüğümüz yazılı ya da sözlü bir uyarıda bulunmamıştır” ifadelerini kullandı.


Arınç neden konuşturulmadı?

Yaptığı açıklama ve attığı adımlarla devlete ihaneti delilerle saptanmış FETÖ/PDY’nin yanında saf tutan Bülent Arınç’a, sahip çıktığı paralel Üniversiteden darbe indi. Son anda iptal olan program nedeniyle şok yaşayan Arınç sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Turgut Özal Üniversitesinde katılacağım Çalıştay yönetimin son dakika aldığı bir karala iptal edilmiştir. Rektörlük, iptale emniyetin provakatif olaylar çıkabilir ikazını gerekçe göstermiş. Bu gerekçeye ihtimal vermiyorum” ifadelerine yer verdi. Arınç’ın açıklamalarına destek veren ve söz konusu Çalıştay’ın düzenleyicilerinden olan “Yükselen Gençlik” adlı kulüp de, Üniversite yönetimini kınadı ve iptalin güvenlik değil Üniversiteden kaynaklandığını iddia etti. Kulüp, “Hak ve özgürlüklerin yazık ki unutulduğu bugün, toplumun yapısına aykırı olan bu hareketi işlevselleştiren Turgut Özal Üniversitesi yönetimini esefle kınıyoruz. Özal’ın ismini taşıyan Üniversite için üzüntü verici bir durum. Hak ve özgürlüklerin unutulduğu bugün topluluk başkanlığından istifa ediyoruz” ifadeleriyle sert çıktı. İptal olan programın ardından yeni bir algı operasyonuna soyunan FETÖ-PKK medyası ise yaşananlardan hükumeti sorumlu tuttu. Öte yandan programı, günler öncesinden duyuran ancak iki saat kala iptal eden paralel Üniversitenin Bülent Arınç’ı neden konuşturmadığı ise merak ediliyor.

FETÖ/PDY’nin Üniversitesi Bülent Arınç’ı fena kandırdı

Emniyetin sözlü ve yazılı bir talebi olmamasına rağmen Çalıştay’ı iptal eden FETÖ/PDY’ci Turgut Özal Üniversitesi yönetimi, Bülent Arınç’a yalan bir beyanatta bulunarak “Emniyet istedi, o yüzden iptal ettik” şeklinde bir açıklamada bulunuyor. Bu açıklamanın gerçekliğini araştırma gereği bile duymayan Bülent Arınç ise bugün sosyal medya üzerinden 4 sayfalık bir açıklama yaparak iktidarı suçluyor.

Şimdi kamuoyu şu sorulara cevap bekliyor
  1. Bülent Arınç gibi devlet bürokrasisini bilen bir kişi böyle bir açıklama yapmadan önce neden yetkililere soru sormuyor?
  2. Fetullahçı Suç Örgütünün, tüm kurumlarıyla topyekûn devletin üzerine saldırdığı bir dönemde Bülent Arınç neden FETÖ/PDY bünyesinde faaliyet gösteren bir üniversitede konuşma yapıyor?
  3. FETÖ/PDY Üniversitesi tarafından kandırılan Bülent Arınç yetkililerden bir özür dileyecek mi?