11 Şubat 2016 Perşembe

300 Hastane Çalışanına “Paralel” Kıyım

Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) FETÖ/PDY hastanelerine yönelik operasyonunun ardından hastanelerde kıyımlar başladı. Finans ayağı kurutulan yapıya bağlı olan Turgut Özal Hastanesi, 10 günde 300 çalışanını işten çıkardı.

SGK’nın finans kaynağını kestiği FETÖ/PDY bağlantılı Turgut Özal Hastanesi krize girdi. SGK’ya bağlı faaliyet yürütürken devletten aldığı parayı FETÖ/PDY’ye himmet olarak aktardığının tespit edilmesinin ardından devletle bağı kesilen hastane, 300 personelini kanunlara aykırı olarak kapı dışarı etti. “9 yıllık işimden 1 saatte atıldım” diyen Behiye Kocaoğlu, “Başhekim yardımcısı ‘AKP'ye oy vermeyecektiniz, oy verdiyseniz sonuçlarına da katlanacaksınız’ dedi” diye konuştu.

Mesai dışında işten çıkardılar

FETÖ/PDY’ye finansal destek sağladığı tespit edildikten sonra 1 Ocak’ta SGK ile anlaşması feshedilen Paralel Hastanenin çalışanları kış günü ortada kaldı. Söz konusu Hastanenin Beştepe şubesinde yıllardır ameliyathane hemşiresi olarak çalıştığını belirten Hatice Almaz, “Mesai bittikten 1-2 saat sonra sorumlu hemşire aradı. Cumartesi toplantı olduğunu ve muhakkak katılmamız gerektiğini söyledi. Oraya gidene kadar işten çıkarıldığımızı bilmiyorduk. ‘İş akdiniz bitirilmiştir, gelin kâğıtlarınızı imzalayın’ dediler. Bizi 50’şer kişi olarak dört odada topladılar işten çıkarıldığımıza dair kâğıt imzalattılar. 30 gün önceden haber verilmesi ve ihbar süremizin beklenmesi gerekiyordu. Kanunlara aykırı olarak bizi işten çıkardılar” dedi. 

Hastane yönetiminin Paralel Yapıyla ilişkisi olmayanları işten çıkardığını iddia eden Almaz, “İşten çıkarılan 300 kişi kendileriyle bağlantısı olmayanlar. İlk gözden çıkardıkları kendilerinden olmayanlar oldu” şeklinde konuştu. Haklarını sonuna kadar arayacaklarını belirten Almaz, “Başhekim yardımcısı Bünyamin Muslu bize küçülmeye gittiklerini ve SGK anlaşmayı feshettiği için böyle bir karar aldıklarını söyledi; ancak çıkarmalar olmadan hastaneden ilk istifa edenler yöneticiler oldu. Yine 15-20 yıllık hemşireler de çıkarmaları protesto için işten ayrıldı. Demetevler ve Çankaya’daki şubeleri kapatacaklarını, buradaki işten çıkarmaların ikinci ve üçüncü dalgalarının da olacağını söylediler. Ben hasta anneme ve okuyan kardeşime bakıyordum, ortada kaldık” diye konuştu.

AKP’ye oy vermeyecektin!

İşten çıkarıldığını telefonda öğrendiğini belirten ameliyathane teknisyeni Behiye Kocaoğlu, “9 yıldır burada çalışıyordum. Onca yıl emek verdim ancak şehir dışındayken işten çıkarıldım” şeklinde konuştu. Kocaoğlu, “Çıkarıldığımı öğrendiğimde hastaneye gittim, başhekim yardımcısı bana ‘AKP’ye oy vermeyecektin, onların yüzünden bu haldeyiz. Al işte sonuçlarına da katlanacaksın’ dedi. Ben de yine seçim olsa yine veririm. Siyasi özgürlük hakkım var, bunu kısıtlayamazsınız. Beni ideolojimle değil, çalışma potansiyelimle değerlendirin dedim. İşimi çok iyi yapan biriydim, şu anda şaşkın ve çaresiziz, kış günü ortada kaldık. İhbar süresi dolmadan işten çıkarıldığımız için 40 günlük tazminat hakkımız var ancak sorumlu hemşire onun da ödenmeyeceğini söyledi” ifadelerini kullandı.

İşsizlik maaşı yandı

Haklarını hukuk yoluyla arayacaklarını söyleyen Kocaoğlu ve Almaz, Anayasa’ya göre siyasi görüşleri nedeniyle işten çıkarmanın suç olduğunu hatırlatarak, 30 iş gününden önce İş-Kur ve Çalışma Bakanlığına bildirilmediği için işsizlik maaşı da alamayacaklarını ifade etti.

FETÖ/PDY İtirafı

Kocaoğlu, “29 Mayıs Hastanesinin devlete geçmesinden sonra, 2-3 yıl önce Turgut Özal’ın da devlet hastanesi olmasının iyi olacağını söylemiştim. Sorumlu idareci bana, ‘Sen deli misin! Nasıl devletin olur. Buranın geliri cemaate gidiyor. Caminin içi dururken dışına hayır olmaz’ dedi” diye konuştu.

9 Şubat 2016 Salı

Rakamlarla FETÖ/PDY’deki Büyük Çöküş

FETÖ/PDY’nin durumu içler acısı

FETÖ/PDY 17-25 Aralık darbe girişiminin ardından her geçen gün güç kaybetmeye devam ediyor. Yargıdan bürokrasiye, eğitimden askeriyeye devletin her birimine sızan örgütün geldiği nokta nasıl bir çöküş içerisinde olduklarını gösteriyor. Himmet akışının neredeyse tamamen bittiği, sohbet toplantılarının sıfırlandığı, hizmet dışından gelen paraların kesildiği FETÖ/PDY, yurtlarının ve evlerinin kapısına da kilit vurmaya başladı. Örgüte bağlı kolejlerde artık maaşlar yarım ödenirken yüzde 35 civarında öğretmenin işine de son verildi. Çarkı döndürebilmek için her yıl 750 milyon liraya ihtiyaç duyan FETÖ kesilen himmet paraları, eriyen şirketleri, kapanan dershaneleri ile tam bir panik havasında. Türkiye’de artık zarar etmeye başlayan örgüt şu an yurtdışına kaçırdığı ve elinde tuttuğu 17 milyar dolar ile çarkı döndürmeye çalışıyor. İşte FETÖ/PDY’nin 17-25 Aralık öncesi ve sonrası Türkiye ve yurt dışındaki durumu:


Kumpasçı örgüt dağılmak üzere

Cemaate yakın kaynaklardan edinilen bilgilere göre örgüt her geçen gün her alanda erimeye devam ediyor. 17-25 Aralık operasyonu öncesine kadar büyük bir güç haline gelen FETÖ/PDY, bu darbe girişiminin ardından alınan önlemler ve halkın sağduyusuyla kan kaybına uğradı. Devlet kadrolarındaki örgütlenmelerinden eğitim ve yurtdışı kaynaklarına kadar her alanda küçülen ve maddi birikimlerini ülke dışına kaçırmaya başlayan FETÖ/PDYnin son fotoğrafı örgütün dağılmak üzere olduğunun göstergesi...

Örgüte himmet yardımları kesildi

17-25 Aralık darbe girişimi öncesinde örgüte bağlı olmayan vatandaşlardan himmet adı altında toplanan yardımlar %25 civarında iken bu oran şu an sıfıra gerilemiş durumda. Örgüt toplum nezdinde güvenini kaybettiği için kimse bir kuruş dahi vermiyor. Kendi içlerinde eskisi gibi sık bir araya gelemedikleri ve maddi kayba uğradıkları için örgüt üyeleri de yardımı iyice azalttı. Örgütün mütevelli (örgüte bağlı yönetim kadrosu) ve sohbet gruplarından alınan himmet yardımları genel bütçesinin %48’ini oluştururken bu oran gerileyerek %12 seviyelerine indi. Örgütün kendilerine bağlı holding, eğitim kurumları, medya gibi kurumlarından elde ettiği gelirler ise kelimenin tam anlamıyla dibe vurmuş durumda.

Yıllık 25 milyar ciroları vardı

Kendilerine bağlı kurum ve kuruluşların ticari faaliyetleri ve sohbet toplantısı adı altında topladıkları himmet yardımlarıyla yıllık 25 milyar liralık gelire sahip olduğu düşünülen FETÖ/PDY’nin büyük bir mali çıkmaz içinde olduğu kaydediliyor. FETÖ/PDY’nin neredeyse tamamına yakını eriyen bu parasıyla ihanet şebekesini çalıştırması zor görünüyor. Hali hazırdaki mevcut durumunu devam ettirmesi için hiçbir şey yapmasa bile örgütün yıllık 750 milyon liraya ihtiyacı olduğu ortaya çıkıyor. Ancak bugünkü erime göz önüne alındığında ve bu parayı da artık toparlayamayacağı için örgüt işçi çıkararak ve bazı birimleri kapatarak küçülmeye gitmek zorunda.

Himmet paraları israf ediliyor

Örgütün bugüne kadar bu gelirlerden 10 yıl boyunca elde ettiği 17 milyar dolarlık kârın şirket ve kişiler vasıtalarla Avrupa, Kanada ve Amerika’ya kaçırıldığı ifade ediliyor. Himmet paralarından elde edilen bu paranın akıbetinin ne olacağı ise örgüt lideri Gülen’de saklı. Ancak cemaate yakın kaynaklar bu paraların belirlenen 10-15 isim arasında bölüşebileceğini belirtiyorlar. Zira bunun bir örneği daha önce himmet paralarıyla Kıbrıs'ta kumar oynayıp âlem yapan Samanyolu Holding AŞ Genel Müdür Yardımcısı ve Mali İşler Koordinatörü Ekrem Yalvak’da görülmüştü. Bu paraların nasıl harcandığının son örneği ise apar topar yurtdışına kaçan savcı Zekeriya Öz’ün instagram hesabından paylaştığı fotoğrafta ortaya çıkmıştı. Kaçak Öz’ün yaklaşık 7 milyon lira değerinde Bugatti Veyron marka bir otomobilin önünde poz vermesi bu paraların nerelere gittiğini de açıkça gösteriyor.

Hâkim ve savcı grupları dağıldı

17-25 Aralık darbe girişimi öncesinde hâkim ve savcılar arasında Türkiye genelinde 1100 kişilik ana sohbet grubu ve bununla bağlantılı 1300 kişilik sohbet grubu olan FETÖ/PDY, örgüte sempati duyan 2000 hâkim ve savcıyla da yakından ilgileniyordu. İlgilendikleri bu kişileri himmet paralarıyla yurtdışına götürüp gezdiren, lüks otellerde ağırlayıp kendi saflarına çekmeye çalışan FETÖ/PDY’nin şu anki tabloda ana sohbet grubu 800’e, sohbet grubu ise 100 kişiye düştü. Göz boyayıp kendi saflarına çekmek istedikleri iki bin kişilik grubun ise tamamı dağıldı. Yani 4400 kişilik hâkim ve savcılardan geriye 900 kişi kaldı. Kalan gruplar ise tedbir açısından bireysel hareket etmeye başladı.

Fuat Avni’ye bilgileri mahkeme kâtipleri veriyor

Örgütün yargıdaki yapılanmasında hiç göze alınmayan ama çok önemli işlevleri olan mesleklerden birisi de mahkeme kâtipleri. Mahkeme kâtipleri savcının yapacağı işlemleri yapan kişiler olduğu için her türlü operasyon bilgisini anında Fuat Avni ile bağlantılı isimlere göndermekle görevli. Türkiye genelinde 5500 mahkeme kâtibini kendisine bağlayan örgütün şu an bu sayısının 3250 kişiye düştüğü ifade ediliyor. Eğer kâtipler engellenirse Fuat Avni'nin istihbarat ağının sıfırlanacağı belirtiliyor.
2009-2013 arasında hapishanelere alınan infaz koruma memurlarının % 75 oranında örgüt listesinden olduğu kaydediliyor. Bu grubun son ayrılan ve ayrılmayan güncel rakamı bilinmiyor, ama infaz koruma memurları mahkûmlarla ilgilenip istihbarat sağlıyor hem de bu kişiler örgüte kazandırılıyor.

Emniyet teşkilatında büyük çöküş var

17-25 Aralık darbe girişiminin önce düz polis olarak Emniyet Teşkilatının %65’ine hâkim olan örgüte bağlı polislerin oranı şu an %25’e gerilemiş durumda. İdari kadroda görevli örgüte bağlı polislerin oranının da %70’ten %35’e düştüğü bildiriliyor. En büyük çöküş ise emniyetin komiser kademesinde. Emniyette %85 civarında olan örgüt mensubu komiser oranı şu an %8. Birçoğu gözaltına alınarak deşifre olan, birçoğu emekliye sevk edilen polislerden hala görevde olanlar ise artık bireysel hareket ediyor ve ihbar endişesiyle bir araya gelmekte zorlanıyorlar.

Askeriye en temkinli oldukları yer

FETÖ/PDY yapılanmasının en gizemli ve girift oldukları alan ise askeriye. Tedbir nedeniyle her zaman bireysel hareket etme talimatı alan askeri yapılanmada örgüt daha önce % 25 civarında bir insan unsuruna sahipti. Alınan önlemler ve gelen istihbaratla bu oranın %15’e gerilediği belirtiliyor. Diğer devlet kurumlarına oranla askeriyede organize bir hareketlenme içerisinde olamayan ve talimatları ancak kuryeler vasıtasıyla alan örgüt üyeleri oldukça sinsi hareket ediyorlar. Ancak örgüt, alınan son tedbirlerle askeriye içine kendi mensuplarını yerleştirme kabiliyetinin yarısını kaybettiği belirtiliyor. Örgütün şimdi tek beklentisi komuta kademesine kendi kriptolu elemanlarının gelmesi...

Milli eğitim yapılanması çöktü

17-25 Aralık darbe girişiminin öncesinde Milli Eğitim Bakanlığı kadrosunun %11’ine müdür, müdür yardımcısı ve öğretmen olarak hâkim olan FETÖ/PDY, eğitim yapılanmasında da ciddi bir kayıp içinde. Milli Eğitimde üst düzey beyin takımı olarak faaliyet gösteren ve mütevelli denilen bu grubun oranı şu an %6'ya gerilemiş durumda.

Diyanet yapılanması daralıyor

FETÖ/PDY’nin Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı imam ve müftü yapılanması da büyük bir erime içinde. Daha öncesinde teşkilatın %7’sine ana mütevelli grubuyla hakim olan örgütün mütevelli grubu %4’e geriledi. Diyanet'te %21 olan sohbet grubu ise dağılarak %3'e düştü.

Doktor ve mühendisler terk etti!

17-25 Aralık darbe girişiminin öncesinde doktor ve mühendislerin geneli içinde %2 olan ana mütevelli oranı %1’e düşerken, yine yandaş çekmek için oluşturulan ve %12 olan sohbet grubu ise tamamen dağıldı. Artık doktorlar ve mühendisler için kurulan sohbet grubu kalmadı.

Dershaneler de yarım maaş ödeniyor
Örgütün en güçlü olduğu alan olan dershaneler son yasal düzenlemenin ardından eskiye oranla %50 kapasiteyle çalışıyor. Öğretmen maaşlarının ise ancak %50'si ödeniyor. Öğretmenlerin tümü yarım maaşa ikna edilmiş durumda. Örgüt “Bunlar bir gün düzelecek, kalan paranızı vereceğiz” diye öğretmenleri ikna etmeye çalışıyor. Örgüte bağlı 60 bin civarındaki dershanede görev yapan öğretmenlerin %5'i işten çıkartıldı, %25’i de çıkartılmak üzere. Örgüt, eğitimdeki gücünü kaybetmemek için öğretmenlerinin Milli Eğitim'e geçmeleri yönünde adımlar atıyor.

Kolejler de hem öğrenci sayısı azaldı hem öğretmen

FETÖ/PDY’ye bağlı kolejler de erime trendine girdi. Kolejler artık %40 kapasiteyle ve zararına çalışıyor. Küçük illerde yer alan kolejlerin kapısına öğrenci bulunamadığı için kilit vurulmak üzere. Bu kolejlerde görev yapan öğretmenlerden %35’inin işine son verilmiş durumda. Kolejlerin birçoğunda da maaşlar yarım ödeniyor. Sadece Marmara bölgesi ve İzmir'deki kolejlerin maddi durumunun iyi olduğu kaydediliyor.

Örgüt, ev ve yurtlardaki eşyaları satıyor

FETÖ/PDY’nin hem eleman devşirdiği hem de toplu beddua seanslarının yaptırıldığı yurtların ise %65’i kapandı. Mevcut yurtlar ise kira yerine şahıs üzerine olduğundan zoraki devam ettiriliyor; ancak doluluk oranı çok düşük. Yurtları yeniden toparlamak için imaj değiştirip şahıslar üzerine açmaya çalışıyorlar. Bu yüzden de bazı öğrenciler burasının örgüte ait olduğunu bilmeden kayıt yaptırıyor. Ama durumu fark eden öğrenciler anında ilişiği kesiyorlar.
Örgüte bağlı olan ve sayıları binlerle ifade edilen evlerin ise %70’i kapanmış durumda. Bu evlere öğrenci bulunamadığı ve tekrar açılma ümidi olmadığından dolayı evdeki eşyalar satılmaya başlandı. Eşyalar örgüt evlerinden depolara götürülerek satılıyor.

Esnaf, örgüte karşı kepenk kapattı

Esnaf yapılanması FETÖ/PDY’nin belkemiğini oluşturan canlı para musluğu idi. Göstermelik yurtdışı gezileriyle “kafalanan” esnaflardan bazen duygu sömürüsü bazen de tehditle milyarlarca lira himmet toplayan örgüt artık bu nakit akışını kaybetti. FETÖ/PDY’ye katılan esnaf gruplarının %20’sini ana mütevelli, %80'ini sohbet grupları oluşturuyordu. 17-25 Aralık operasyonlarından bu yana ana mütevelliden %35’i, sohbet guruplarının %95’i FETÖ'yü terk etti. Sohbet grupları tüm Türkiye'de neredeyse sona erdi. Ana mütevelliler de kendi aralarında birebir görüşmeyi kuryeler aracılığıyla gerçekleştiriyor ve oldukça düşük olan para trafiğini bu şekilde yönlendiriyorlar.

FETÖ/PDY’nin yurtdışındaki eğitim faaliyetlerine büyük darbe

17-25 Aralık operasyona kadar yurtdışında eğitim faaliyetleri adı altında örgütlenen FETÖ, darbe planının ortaya çıkmasının ardından yurtdışında da büyük kayba uğradı. İşte yurtdışında FETÖ yapılanmasının son durumu:

Nahçıvan: FETÖ/PDY’ye bağlı 3 kolej, 3 dershane, 2 gazete bürosu, 1 öğrenci yurdu bulunuyordu. Bu kurumların tamamı kapatıldı ve örgüte bağlı olarak çalışan kadronun tamamı sınır dışı edildi.

Azerbaycan: Azerbaycan’da oldukça güçlü olan FETÖ/PDY’ye ait 28 kolej, 28 dershane, 1 üniversite, 1 gazete matbaası, 20 gazete bürosu, 1 Tv, 1200 öğrenci evi, 3 öğrenci yurdu bulunuyordu. Son gelişmeler üzerine bütün evler kapatıldı. Kolej ve dershaneler ile üniversite el değiştirerek devam ediyor. Bunlar devlet şirketine geçti. Gazete ve televizyonlar ise sıkı denetimler altında yayınına devam ediyor.

Kazakistan, Türkmenistan, Tacikistan, Kırgızistan, Tataristan, Yakutistan: Bu ülkelerde FETÖ/PDY’ye bağlı okulların mülkiyeti tamamen devlete geçti.

Özbekistan: Özbekistan daha önceden cemaatin bütün kurumlarını zaten kapatmıştı.

Senegal, Gabon, Somali: FETÖ/PDY’ye bağlı bütün kurumlar tamamen kapattı. Diğer Afrika ülkelerinde de yoğun denetimler var. Bu ülkeler de bu kurumları kapatma hazırlığında.

Balkanlar: Kosova FETÖ/PDY’ye bağlı kurumları kapattı. Diğer Balkan ülkeleri ise örgüte bağlı kurumları sıkı denetim altına aldı. Bu ülkeler buradaki eğitim kurumlarını Milli Eğitim Bakanlığına devretmeye hazırlanıyor.

FETÖ/PDY’ye bağlı okullar ABD ve AB ülkelerinde varlıklarını sürdürmeye devam etseler de bu ülkelerde yaşayan Türk vatandaşları yardımlarını tamamen kestiği için Paralel Yapı güç durumda kaldı.

FETÖ/PDY'nin Mali Damarına Neşter

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ/PDY ile mücadele kapsamında Devlet Denetleme Kurulunu görevlendirirken Maliye Bakanlığı da paralel ağın finansal ana damarına girdi.

Koza İpek Holding, Kaynak Holding gibi paralel yapının bilinen şirketlerinin ötesinde kılcal damar gibi ülkeyi sardığı anlaşılan 20 bin şirket, kişi ve kuruluş belirlendi. Maliye Gelir İdaresi ve Mali Suçları Araştırma Kurulunca yürütülen çalışmalarda FETÖ/PDY’nin finansal yapısının çek ve senet ağırlıklı çalıştığı, himmet paralarının toplanıp dağıtılmasında “mutemet elemanlar kullandığı” belirlendi. Bu kişilerin, yurtdışındaki okullara, sivil görünümlü vakıflara veya şirketlere para transferinde anahtar rol oynadıkları saptandı.


Söz konusu şirketlerin ve yöneticilerinin 17-25 Aralık darbe girişimi sonrasında da FETÖ/PDY ile organik bağlarını devam ettirdiği ortaya çıktı. Paralel örgütün uluslararası bağlantıları da deşifre olmaya başladı. Örgüte doğrudan kaynak sağlayan şirketler ve aracı kişiler mercek altına alındı. Bu şirketlerin sadece ülke içinde faaliyet göstermedikleri, uluslararası para akımında da kullanıldıkları anlaşıldı. Özellikle şüpheli para hareketlerinin izi sürüldü. Bu şirketlerin, halk eğitim, sosyal yardım, kültür vakfı gibi isimlerle kurulan derneklerle bağlantıları da ortaya konuldu.

Hiyerarşik yapılanma

Paralel şirketlerde de “hiyerarşik bir yapılanma” olduğuna dikkat çeken yetkililer, “paralel yapı şirketleri”, “paralel yapı ile kuvvetli bağ olan şirketler”, “paralel yapı kuryeleri” gibi farklı kategoriler üzerinde incelemelerin yoğunlaştırıldığını ifade ettiler.

İşin olsun istiyorsan himmet ver!

Paralel yapı soruşturmasında önemli konumda bulunan ancak çalışmaları savcılıklarca yer yer yetersiz bulunan Mali Suçları Araştırma Kurulu, FETÖ/PDY’ye yönelik incelemeler noktasında yeni bir bakış açısı ile çalışmaya başladı. Türk Ceza Kanunu kapsamında terör örgütü olarak ifade edilen FETÖ’ye destek veren ve organik bağlı görünen şirketler önümüzdeki dönemde incelenecek. Bu inceleme klasik bir vergi araştırması gibi değil, suç geliri aklama faaliyeti kapsamında gerçekleştirilecek. Ön incelemelerde örgüte farklı düzeylerde yardımlar yapıldığı ortaya çıkarken, bazı özel üniversitelerde öğrencilerin ödeme amaçlı çek kullandığı saptandı.

Yetkililer, “Örgütün ilişkiler ağını ortaya çıkaracak somut deliller var. Örneğin bazı üniversitelerde çek dönüyor. Öğrenci getiriyor. Arkası cirolanmış. Yani çek, FETÖ/PDY’nin bir şirketinden alt şirkete, oradan himmet ağına kadar uzanıyor. Zaman zaman şantajla veya kamu gücü kullanılarak para toplanıyor. 'Şu işin olmasını istiyorsan himmet ver. Çek de senet de olur' deniyor. Bu şekilde anlatımlar ve net bilgiler var. Çek, sisteme ciro ile sokulmuş, üniversiteye kadar gelmiş. Şunu yapacağız. Öğrenciyi çağıracağız, 'Bu çeki sana hangi ticari ilişki içinde kim verdi?' diye soracağız. Mesele öğrenci değil, çeki yazan şirketler ve dolaştıran aracılar. Bu şirketleri ve ilgili kişileri araştıracağız. 20 bin civarında şirket ve kişi şu an radarımızda" dediler.

Paravan şirketlerden iz takibi

Örgütün para transferlerini takip için özel bir ekip oluşturuldu. Transferlerin bazı paravan şirketler üzerinden gerçekleştirildiği ihbarı da araştırılmaya başlandı. Örgütün, iş dünyasına yönelik baskı oluşturduğu, bazı kamu kurumlarında temsilcileri kullanarak firmalara ceza kestiği de raporlara yansıdı.

Gülen'in Tazminat Davasına Ret

“Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)” soruşturmaları ve davaları kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılan bir numaralı sanık Fetullah Gülen’in, 05 Eylül 2014’teki konuşmasında “kişilik haklarını ihlal ettiği” iddiasıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhine açtığı 100 bin liralık manevi tazminat davası reddedildi.

Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesindeki duruşmaya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın ile Gülen'in avukatı Talha Aksoy katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Aydın, Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesince Gülen hakkında tutuklama kararı verildiğini hatırlatarak, kararın örneğini mahkemeye sundu.

Gülen’in avukatı Aksoy ise söz konusu kararın davayla ilgisi bulunmadığını ileri sürerek, talep ettikleri delillerin toplanarak davanın kabulüne karar verilmesini istedi.


Avukat Aydın da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dava konusu konuşmasının, kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etti.

Hâkim Selma Durdu, davanın reddine karar verdi.

Gülen, 05 Eylül 2014’teki konuşmasında “kişilik haklarına saldırıda bulunduğu” iddiasıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’a avukatları aracılığıyla 100 bin liralık manevi tazminat talebiyle dava açmıştı.

7 Şubat 2016 Pazar

Gülen'in DNA'sı İstendi

Kamuoyunda “askeri casusluk” olarak bilinen davanın iki numaralı sanığı emekli Albay Coşkun Başbuğ, evinde ele geçirilen ve davaya delil oluşturan hard disklerdeki DNA örneklerinin Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) lideri Fetullah Gülen ve örgüt üyelerine ait olup olmadığının belirlenmesi amacıyla İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçe vererek, parmak izleri ve DNA örneklerinin alınmasını talep etti.

Aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 kişi hakkında “askeri gizli bilgi ve belge bulundurma” suçlamasıyla açılan davanın sanıklarından Başbuğ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gözaltına alınan birçok kişinin evinde kendilerine ait olmayan veya içeriği sonradan değiştirilmiş deliller bulunduğunu, bu delillerin haklarındaki davanın temelini oluşturduğunu söyledi.


Kendisine ait, içinde sadece müziklerin bulunduğu hard diskin değiştirildiğini ve sözde askeri bilgileri içeren belgelerin konulduğunu savunan Başbuğ, davaya bakan İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin talebi üzerine hard diskte DNA incelemesi yapıldığını ve Adli Tıp Kurumunun hazırladığı raporla DNA’nın kendisine ait olmadığını belgelediğini hatırlattı.

Parmak izi ve DNA örneği talebi

Sanıklardan Meryem Bağcı’nın Ankara'daki evinde ele geçirildiği iddia edilen hard disk ile kendi evindeki hard diskte aynı erkeğin DNA’sına rastlandığına dikkati çeken Başbuğ, DNA’nın kime ait olduğunun ortaya çıkarılması için İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına başvurduğunu, bu kapsamda başta Fetullah Gülen olmak üzere Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması operasyonlarında tutuklanan, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan veya yurt dışına kaçan bütün polis, savcı ve hakimlerden DNA örneği alınmasını ve bu örnekle karşılaştırılmasını talep ettiğini anlattı.

Coşkun Başbuğ, herkesin yaptıklarının hesabını vereceğini belirterek, “Erişilmez, ulaşılmaz zannettiklerimiz yargı önüne çıktı. En ufak şüphem yok, Fetullah Gülen de gelecek, yaptığının hesabını verecek” diye konuştu.