STV, Zaman, Aksiyon gibi Fetullah
Gülen cemaatine bağlı medya organlarında 21 yıl boyunca muhabir, editör ve
haber yöneticiliği görevi yapan, uzun yıllar “Tırsak Taci” tiplemesiyle mizahi
yazılar yazan Mustafa Aydın, paralel yapı ve “Tahşiye Kumpası”yla ilgili çok
önemli açıklamalarda bulundu. Tahşiye kumpasının Gülen’in vaazından 3 hafta
önce Zaman gazetesinin 4. katındaki yönetim bölümünde konuşulduğunu anlatan
Mustafa Aydın, cemaat üyelerinin yapıya olan bağlılıklarını sorgusuzca
inançlarına bağladı.
“Fetullah Gülen’e biçilen özel manevi rol, cemaatin medya
ve bürokrasi içindeki üyelerinin çılgınca sayılabilecek işler yapmasına zemin
hazırlıyor” diyen Aydın, “Cemaatin özel
bir kesimi arasında dolaşımda olan ve açıktan ilan edilmeyen inanca göre Gülen,
‘kader yazabilen’ bir isim. İnanç böyle olunca bağlılık da sınırsız oluyor.
Düşünün Allah’ın mutlak nitelikteki Alîm ve Mürîd isimlerinde tasarruf
sahibisiniz. Ve bunu da aslında gizliyor değiller. Bu, Sızıntı dergisinde 23
yıl önce ilan edilen, cemaatin yayınevinde kitabı yayınlanan ve Zaman
gazetesinde de dönem dönem hatırlatılan bir inanış. Normal bir cemaat üyesine
sorsanız bu durumu asla bilemez” açıklaması yaptı.
Herkül-Mesih ilişkisi
Cemaatin aynı zamanda Gülen’in Mesih
olduğu inancına da sahip olduğunu hatırlatan Aydın,“Gülen’in Mesih olduğuna dair inançlarını gizlemiyorlar. Asıl önemli
olan Gülen’in vaaz sitesinin ismini Herkül olarak seçmesiydi. Yıllardır devam
eden bu gariplik için kimse, ‘Herkül ne demek? Bizim eski bir Yunan tanrısıyla
ne işimiz olabilir?’ demedi. Bir Müslüman niçin dini sohbet sitesinin adı
olarak Herkül’ü seçer? Yunanistan'da Aynoroz Papazı bir site kursa ve adına ‘Hamza.org’
dese ne kadar absürt olacaksa bu da o kadar saçmadır” ifadelerini kullandı.
Peygamber gibi masum!
Herkül’ün Yunan mitolojisinde “güç”ü
temsil ettiğini anlatan Aydın, “Herkül
aslında özel insanlara sır olarak açıklanan o bâtınî görüşün özünü oluşturan, “yarı-tanrılık”
hâlini sembolize ediyor. Öyle düşünmüyorlarsa niçin Herkül ismini seçtiklerini
izah etmeliler. Herkül’le Hıristiyanların algısındaki Mesih aynı özelliğe
sahip: İkisi de insan ama aynı zamanda tanrısal özellikleri de var. Böyle
olunca sorgulanamaz ve çok güçlü bir konuma ulaşıyorsunuz” şeklinde
konuştu. Cemaat üyelerinin Gülen’in yanlış yapabileceğine inanmadıklarını
belirten Aydın, şunları söyledi: “Cemaat
yazarları aksi şekilde düşüneni münafık, imanı gevşek olarak niteliyor.
Cemaatin en önemli ideoloğu Ali Ünal, ‘rehberliğin sorgulanamayacağını’, ‘peygamber
vekili’ durumundaki Gülen’in, ‘masum ve masûn’ olduğunu yazdı. İslam’a göre
masum ve masûn olan sadece peygamberlerdir. Bu inanış Şiilerin ‘sorgulanmayan’
konumdaki Ayetullahlarına benziyor. Zaten yapının üst kısmının inancı da
Bâtınî. Bugün ortaya çıkan icraatlarının ve belli bir kitlenin hâlâ oradan
kopamamasının sebebini bu inanış oluşturuyor.”
Sorgularsanız kâfir olursunuz
“Yapının içinde olup da bunu
görüp sorgulayabilmek mümkün değil” diyen Aydın, “Sorgularsanız kâfir, münafık,
karaktersiz olarak damgalanır ve lanetlenirsiniz” dedi. Aydın, cemaat içinde
yer alan kendi halindeki sempatizanların içerideki çelişkiyi sorgulamadıklarını
söyleyerek, şu ifadeleri kullandı: “Bir ‘vejetaryen’ derneğe üye olmuşsanız ve
her hafta o dernekte ‘mangal partisi’ veriliyorsa, üstelik siz hâlâ içinde
bulunduğunuz bu yaman çelişkiyi sorgulamıyorsanız durumunuz vahim demektir.
İnsanımız bir cemaat ya da tarikata girdiğinde ‘İslam’a girdiğini’ sanıyor. Hâlbuki
İslam’ın yasakladığı pek çok konu bu gruplarda ‘serbest’ olabiliyor.”
JİTEM'i deşifre ettim sürüldüm
Samanyolu TV’de çalışırken kurum
içerisindeki bazı önemli isimlerin MGK ve JİTEM’le bağlantılarını deşifre
ettiği için Zaman Gazetesi’ne geçmek zorunda bırakıldığını da anlatan Aydın, “Fetullah Gülen’in vaaz kasetleri STV’nin
arşivinde muhafaza ediliyordu. Tabii içeriğini o gün için bilmemiz mümkün
değildi. O dönem Veli Küçük’ün medyadaki en önemli jokeri olarak kendini lanse
eden Tuncay Güney’le irtibatı olan bazı isimlerin, birtakım kasetleri STV
arşivinden kurum dışına çıkarttığını tespit ettim. Altunizade 5. katta yaşayan
Gülen’e de bu bilgileri bir aracı vasıtasıyla ilettim. Ardından ‘Bunlar çok
güçlü. Artık bu binada olmanızı istemiyorlar. Siz en iyisi Zaman Gazetesi’ne
geçin’ denildi. Tuncay Güney, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfında da görev yapan
bir isim malum; ama sürgün olan bendim! JİTEM’in en tehlikeli olduğu dönemde
kendilerini savunan birini mağdur eden bu yapıya olan güvenim o gün tamamen
bitmişti.” şeklinde konuştu.
Dumanlı’ya dosyalı tehdit
“Zaman Gazetesinde son 14 yılda
editör ve editör yardımcısı olmasına rağmen hiçbir zaman günlük, haftalık,
aylık, yıllık yayın toplantılarına katılmam istenmedi” diyen Aydın, “Bu bir
ayrımcılıktı tabii; ama benim için de aslında en büyük nimetti. Özellikle son 6
yıl istifa edip ayrılmam için özel bir mobbinge maruz kalsam da bu süreci de
sabırla atlattım” diye konuştu. Ekrem Dumanlı’nın darbe sürecinin ilk
başlarında direnmek istediğini iddia eden Aydın, “Önder Aytaç ve çetesi onu ‘22
dosyan geldi, bekletiyoruz’ diyerek etkisiz hale getirdi” dedi. Hidayet
Karaca'nın mahkemeyi reddedip ifade vermediği için tutuklandığını hatırlatan
Aydın, şu açıklamalarda bulundu: “Dumanlı’dan da mahkemeyi reddetmesi, ifade
vermemesi ve hapse girmesi istenmişti. O bunu kabul etmedi. Avukatlarının
ısrarına rağmen ifade verip ‘Ben gazetecilik yaptım. Kendimi savunurum.
Diğerleri de kendisini savunsun’ diyerek Gülen dâhil diğer tüm zanlıları yalnız
bırakmış oldu. Sızdırılan 2,5 dakikalık ifade videosunda bu apaçık
görülebiliyor. O görüntüden sonra gazetenin başında kalamayacağını anladım.”
Umutları mayıs darbesi
Paralel yapının tek umudunun
mart-mayıs arası çıkmasını istedikleri kaos ve ardından gelecek darbe olduğunu
kaydeden Mustafa Aydın’a göre, Erdoğan’ın ölmesini, Türkiye’ye NATO ve BM’nin
müdahale etmesini dua ederek isteyen cemaat üyeleri mevcut. Aydın, yapıdan
korkmadan açıklamalarda bulunmasının nedenini ise şu sözlerle anlattı: “Hâlâ darbe ve kaos projesi içinde olmasalar,
HDP-PKK-PYD’yi son süreçte korumasalar, nasıl olsa adli süreç devam ediyor
deyip yine konuşmayabilirdim. Herkesin hayatı pahasına bu darbe kumpasına karşı
çıkması, bu tezgâha dâhil kim varsa deşifre edilmesi gerekiyor.”
Eyüp Can Soros’un adamı
Zaman Gazetesinde yıllarca
birinci sayfa editörlüğü yapan Aydın, gazetenin tamamının her gün faks veya mail
yoluyla Gülen’e gönderildiğini söyledi. Aydın, “Aksiyon Dergisinde ise işlerin başına, ‘Muhterem Efendim’ diye yazarak
o hafta girilmesi muhtemel kapak ve dosya konularını arz eder, tensiplerini
beklerdik” dedi. “Gazetede birinci sayfa editörüyken Ekrem Dumanlı ve Eyüp Can’a
Soros ve TESEV'in Türkiye’de yapmak istedikleri şeyi, ‘Ilımlı-Protestan İslam
Projesi’ni, bu projenin başındaki isme prim vermemek gerektiğini bütün
editörlerin huzurunda yayın toplantısında söyledim” diyen Aydın, “Gidip de
bunun dedikodusunu başka bir yerde yapmadım. Yapsam, fitneye yol açsam bir gün
tutmazlardı. Ama o günden sonra da eski samimiyet bir anda bitiverdi” dedi.
Aydın o dönem gazetenin 2 numarası olan Eyüp Can’ın daha sonra Soros Vakfı’nın
Türkiye'deki 3 isminden biri olduğu ortaya çıkınca alelacele görevden ayrılmak
zorunda kaldığını iddia etti.
Amaç Erdoğan’ı tasfiye etmekti
Mustafa Aydın, Ergenekon ve
Balyoz operasyonlarının amaçlarını ise şöyle açıkladı: “Balyoz ve Ergenekon
operasyonlarının amacı önce askeriye içindeki ulusalcı olarak adlandırılan
ekibi tasfiye edip boşalan yerlere cemaat üyelerini doldurmak; daha sonra da 7
Şubat MİT krizi ve 17-25 Aralık’ta ortaya çıktığı gibi Erdoğan’ı tasfiye
etmekti. Balyoz’a zemin oluşturan bazı belgelerin sahte olduğu ortaya
çıktığında mağdur olanların itibarı iade edilecek; ama istenen dönüşüm de
askeriye, bürokrasi ve son olarak siyasette sağlanmış olacaktı.”
Onlar terörist onlarla görüşme!
Tahşiye Yayınevi çevresine
kurulan kumpasın şahidi olduğunu davet edilmesi şahitlik de edebileceğini ifade
eden Mustafa Aydın, “Bu küçük Nur
cemaatinde eskiden Yeni Asya gazetesinde birlikte çalıştığım insanlar var.
Zaman Gazetesi Yayın Danışmanı Hamdullah Bayram Öztürk tarafından ilk önce 1996
yılının aralık ayında dolaylı olarak uyarıldım. 2009 yılının Mart ayında ise bu
kez bu insanların terörist olduğu ve görüşmemem gerektiği şeklinde uyarı geldi”
dedi. Aydın, “İlahiyat kökenli biri olan bu şahsın bu ikazından bir-iki gün
sonra Zaman binasına Tuncay Opçin ve Mehmet Baransu da geldiler. İkisi de
Aksiyon döneminden mesai arkadaşım olduğu için, ‘Hamdullah Bey, Muşlu Muhammed
Hoca’nın terörist olduğunu söylüyor. Bu insanların çoğunu tanıyorum. Nereden
çıktı şimdi bu?’ diye sorduğumda, ikisi birden, ‘Abi o insanlarla görüşme, uzak
dur, onlar El Kaideci, silahlı terör örgütü’ dediler. Bu iki ismin de o güne
kadar hiçbir yerde habere konu olmamış, adları sanları bugün bile bilinmeyen
küçük bir grup hakkında bu kadar net kanaat sahibi olmaları çok şaşırtıcı idi”
açıklaması yaptı. Öztürk'ün, kendisine “Mehmet Doğan, Muş’taki çiftliğinde
silahlı eğitim veriyordu” dediğini aktaran Aydın, bu ikazla şoke olduğunu ifade
ederek şöyle konuştu:
İzlendiğimi anladım
“Hamdullah Öztürk’e, ‘İddianızı kabul etmiyorum. Elinizde savcı, polis
ve jandarma gücü var. Eğer dediğiniz gibi o şekilde bir eğitim varsa, zaten
baskın yapar yakalatabilirdiniz’ dedim. Öztürk dün sosyal medyadaki
açıklamalarım üzerine 2009 yılı Mart ayında beni ikaz ettiği 4. kattaki
görüşmeyi reddetmedi. Sadece bu kumpasın arkasında olmadığını iddia etti.
Kendisine benim o gruba yakın bazı insanlarla görüştüğümü, daha sonra Fetullah
Gülen’in konuşmasında ve Tek Türkiye dizisinde ileri sürülen aynı iddiaları
nereden bildiğini sordum. Cevap vermedi. Benim her cemaat ve gruptan arkadaş
çevrem var. Tahşiye Yayınevi çevresindeki insanlar 30-35 yıllık eski mesai
arkadaşlarım. Uyarıldığım an izlendiğimi de anladım.”
17-25 Aralık darbe süreciyle
ilgili de konuşan Aydın, “Biz yolsuzluğu
ortaya çıkardık, iktidar bu yüzden bizi tasfiye ediyor şeklinde ezber var. 21
yıl boyunca ne Samanyolu’nda ne de Zaman Medya Grubu’nda yolsuzluklara karşı
ilkesel bir karşı çıkma asla görmedim. Böyle bir haber geldiğinde sadece ‘bizden
mi, değil mi?’ ona bakılır. Ataşehir Buzz Rezidance’la ilgili ilk dosyalar 2012’de
Zaman’a gelmiştir ve ilgili haber sayfadan çıkarılmış, ardından bu şirketten
reklam alınmıştır. Aynı şey Zekeriyaköy’deki eski füze arazisiyle ilgili konuda
da böyle oldu. Önce haberler girildi, ardından haberlere son verilip o
şirketten reklam alındı” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Yeni Şafak (http://www.yenisafak.com/gundem/fetullah-gulenin-kader-yazdigina-inaniyorlar-2423301)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder