18 Ocak 2020 Cumartesi

Darbeci Korgeneral'e Beraat Veren Hâkimlerde FETÖ İzi

Eski korgeneral Metin İyidil'i beraat ettiren heyetin başkanı eski askeri hakim Hulusi Gül hakkında “FETÖ” suçlaması olduğu ortaya çıktı. FETÖ'cü bir ekibin kumpasına maruz kalan eski askeri savcı Mehmet Çelik, HSK'ya yaptığı şikayette o ekibin içinde Gül'ün de yer aldığını bildirerek cezalandırılmasını istedi.



FETÖ'cü korgeneral Metin İyidil'i tartışmalı bir kararla beraat ve tahliye ettirilmesiyle gündeme gelen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi Başkanı Hulusi Gül ve heyetteki üyeler hakkında önceki gün soruşturma başlatıldı. HSK ayrıca söz konusu isimleri tedbiren görevden aldı. Bu kapsamda, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından askeri mahkemelerin kapatılması üzerine HSK tarafından istinafa atanan Gül de Çorum'da görevlendirildi.

FETÖ'DEN ŞİKAYET EDİLDİ

Tepkilere neden olan kararın altında imzası bulunan Gül hakkında, daha önce HSK'ya şikayet dilekçesi sunulduğu öğrenildi. Eski askeri savcı Mehmet Çelik tarafından sunulan şikayet dilekçesinde Gül'ün FETÖ'cü olduğu savunuldu. Çelik, askeri savcı olarak görev yaptığı 2008 yılında FETÖ soruşturması başlattığını, bunun üzerine örgütün kendisini hedef aldığı ve mesnetsiz iddialarla hakkında davalar açıldığı belirtti.

RESMİ EVRAKTA SAHTECİLİK

O dönem sivil yargıya gönderilen tüm davalardan beraat ettiğini ancak “Resmi evrakta sahteciliğe azmettirme” suçundan açılan davanın sivil bir suç olmasına rağmen Askeri Yargıtay'da kaldığını ve FETÖ'cü üyelerin görev yaptığı daire tarafından yargılandığı aktaran Çelik, “Bu heyetten kurtulmak için tek şansım dosyanın sivil yargıya gitmesiydi. Bu nedenle kumpastan kurtulmak amacıyla emeklilik hakkımı kazanmamış olmama rağmen istifa ettim. Ancak görevsizlik kararı yerine yargılamaya devam edilerek mahkumiyet kararı verildi.” dedi.

GÜL DE O HEYETTEYDİ

Kararın daha sonra Askeri Yargıtay Daireler Kuruluna geldiğini ve bu Kurula da Hulusi Gül ile Aslan Duru'nun atandığını söyleyen Çelik, “Mahkumiyet oy çokluğu ile onandı. Bu karara karşı başvurum üzerine Anayasa Mahkemesince oy birliğiyle hak ihlali kararı verildi. Yargıtay'da yeniden yapılan yargılama neticesinde beraat ettim.” dedi.

FETÖ KUMPASININ ANA AKTÖRLERİ ARASINDA

Çelik, HSK'ya sunduğu şikayet dilekçesinde şu ifadeleri kullandı: “O tarihte her şey çok açık ve saflar netti. Hulusi Gül o zaman binbaşıydı ve tereddütsüz FETÖ grubundaydı. Tanık olarak verdiği ifadesinde de anlaşılacağı üzerine tüm hayatını FETÖ'cülerle geçirmiştir. Bu itibarla bana yapılan inkar edilmez ve saklanamaz FETÖ kumpasının ana aktörleri olan Hulusi Gül, Özcan Ersayın, Aslan Duru ve İlker Uçlu'nun FETÖ üyeliği ve bana karşı işledikleri memuriyet görevini kötüye kullanma ve sair suçlardan yargılanmaları için haklarında soruşturma kararı verilmesini saygılarımla arz ve talep ediyorum.”

İstinaf Başsavcılığı, eski korgeneral Metin İyidil hakkında verilen beraat kararının bozulması için temyiz başvurusunda bulundu. Yargıtay 16. Ceza Dairesi'ne gönderilen temyiz dilekçesinde, sanık İyidil'in EDOK Karargahı'nda bir problem olmadığını öğrenmesine ve darbenin engellenmesi için görevinin başına geçerek, olay gecesi ülke genelinde çok önemli olayların yaşandığı bağlı birliklerine resmi yollardan yazılı ve sözlü talimatlar verebilecek durumda olmasına rağmen, bir kafede telefon görüşmeleri ile darbe kalkışmasının gidişatını anlamaya çalıştığı aktarıldı.

Temyiz başvurusunda ayrıca, İyidil hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ile hükmen tutukluluğa ilişkin itirazın duruşma açılarak değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekildi. Söz konusu başvuruda, şu ifadeler yer aldı: “Sanık hakkında duruşma açılarak olay tarihinde icra ettiği eylemlere yönelik bir kısmı sanığın lehine ve bir kısmı aleyhine ifadeler içeren bir biri ile çelişik tanık beyanları arasındaki çelişki giderilerek, çelişki giderilemiyor ise hangi beyanlara niye üstünlük tanındığının karar yerinde tartışılıp kabul ve tespiti ile sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine yazılı olduğu hali ile eksik araştırma, inceleme, hatalı kabul ve gerekçe ile ilk derece mahkemesinin kararına yönelik vaki istinaf başvurusunun esastan reddi yerine sanık hakkında beraat kararı verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır.”

Kaynak: Yeni Şafak (Osman Özgan)

17 Ocak 2020 Cuma

Yargıdan FETÖ'cü için Papatya Falı

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi (İstinaf Mahkemesi) önceki gün verdiği kararla, FETÖ davasında “anayasal düzeni ihlal”den müebbet cezası verilen eski korgeneral Metin İyidil’i beraat ettirerek tahliyesine hükmetti. 21. Ceza Dairesi ise dün akşam bu kararı kaldırdı ve İyidil hakkında yakalama kararı çıkarttı.



Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi, 14 Ocak günü eski Korgeneral Metin İyidil’in beraat ve tahliyesine karar vermişti. Daire kararında “Tutukluluk hallerinin devamına ilişkin kararlara karşı 7 gün içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi nezdinden itiraz” edilebileceği belirtildi. Kararda, verilen beraat kararına ilişkin olarak da Yargıtay’a itiraz hakkı bulunduğu ifade edildi. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen karara itiraz edildi. İtiraz üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi verdiği kararın doğru olduğuna hükmederek, dosyayı üst mahkeme konumunda olan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi’ne gönderdi.

KAÇMA ŞÜPHESİ VAR

Dosyayı inceleyen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi, 20. Ceza Dairesinin verdiği kararın kaldırılmasına hükmetti ve İyidil’in tutuklanmasına karar vererek hakkında yakalama kararı çıkarttı. Kararda özetle şöyle denildi:

“Sanığa isnat edilen suçların vasıf ve mahiyeti, CMK’nın 100/3-a maddesi kapsamında kalan suçlardan olması, ilk derece mahkemesinin mahkumiyet hükmüne dayanak yapılan tanık anlatımları ve diğer deliller, eylemlerin niteliği, tutuklama tarihi, hükmün henüz kesinleşmemiş olması, sanığa isnat edilen suçların gerektirdiği cezalar ile kaçma şüphesi gözetilerek, sanığın tutuklanmasına...”

İKİ MAHKEME KARŞI KARŞIYA

İstinaf mahkemesi, ilk derece mahkemesinin ceza gerekçelerini de tek tek eleştirmişti. İstinafın bazı itirazları şöyle:

TANKLARI YÜRÜTMESİ

İlk derece mahkemesi: Darbe girişimini bastırmak isteyen bir subayın, darbeye katılmış Etimesgut Zırhlı Birlikler’den hangi amaçla olursa olsun tank veya personel çıkışına mani olması gerekirdi. Metin İyidil, henüz darbe girişimi tamamen bastırılmamışken 4 tank çıkarma çabasına girdi. Bu, darbeye teşebbüste icrai harekettir.

İstinaf Mahkemesi: Sanığın, 4 zırhlı askeri araç çıkarma çabasının, emir komuta zinciri içinde gerçekleştiği ve darbeye katkı değil, darbeciler tarafından Akıncı Üssü’nde alıkonulan komutanların kurtarılmasına yönelik olduğu anlaşılmıştır.

MİT YAZISI

İlk derece mahkemesi: Darbeci Mehmet Partigöç’ün kasasında bulunan belgeler arasında Metin İyidil hakkında Paralel Devlet Yapılanması (PDY-PÖ) mensubu olduğuna dair iddiaların bulunduğunu belirten MİT Müsteşarlığından 23 Haziran 2015 tarihinde Genelkurmay Başkanlığına gönderilen “Çok Gizli Kişiye Özel” ibareli yazı yer almaktadır.

İstinaf Mahkemesi: 23 Haziran 2015’te Genelkurmay’a gönderilen yazı somut bilgi ve belgelere dayanmamaktadır, soyut iddialardan ibarettir.

DARBECİLERLE GÖRÜŞME

İlk derece mahkemesi: Metin İyidil’in 15 Temmuz’dan iki gün önce Polatlı darbe davasında darbe suçundan cezalandırılan eski generaller Osman Ünlü ve Murat Aygün ile yüz yüze görüşmesi, yine Ünlü ile 15 Temmuz gecesi çok sayıda telefonla görüşmesi darbeye teşebbüs eyleminin gerekçeleri arasında yer almaktadır.

İstinaf Mahkemesi: İyidil’in 13 Temmuz’da Polatlı’ya giderek darbeci generallerle görüşmesini darbeye hazırlık mahiyetinde olduğunu kabul etmek mümkün değildir. 15 Temmuz gecesi Osman Ünlü ile yapılan telefon görüşmesi ise darbe girişiminden vazgeçirmek içindir.

BİRLİKTE HAREKET ETTİ İDDİASI

İlk derece mahkemesi: İyidil darbe girişimi sırasında görevde bulunduğu halde komutanlığını yaptığı birliğe gitmedi. Ayrıca EDOK’a bağlı Isparta Eğirdir Dağ Komando Eğitim Merkezi Komutanı olarak görev yapan ve Harbiyelileri Eğirdir’den Ankara’ya sevke çalışan Metin Akkaya ile çok sayıda telefon görüşmesi yaptı.

İstinaf Mahkemesi: İyidil’in sanık Metin Akkaya ile yaptığı telefon görüşmelerinin amacı, darbeye kalkışanları vazgeçirmeye yönelikti. Bu görüşmelerin darbeye destek olmak amacıyla yapıldığını kabul etmek mevcut delillerle örtüşmez.

SOYUT KAVRAM UYARISI

İstinaf Mahkemesi, kararında ayrıca “Sanıkların eylemleri değerlendirilirken ‘hayatın olağan akışı’ gibi soyut ve belirsiz bir kavram yerine, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yapısı, failin konumu, eylemlerin gerçekleştiği zaman dilimi gibi daha somut kavramlar dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerekmektedir” dedi.

Kaynak: Hürriyet

4 Ocak 2020 Cumartesi

FETÖ Mağdur Eder, Devlet Seyreder!

Piyade uzman çavuş Halil Hanbal, İstanbul’daki askeri casusluk davası sanığı olunca TSK’dan atıldı. Davanın kumpas olduğu anlaşıldı ve tüm sanıklar beraat etti ancak Hanbal, mesleğine geri dönemedi. TSK’dan atıldığı için işe de giremeyen Halil Hanbal, iki kızını okutmak için inşaatlarda amelelik yapıyor, pazarlarda çalışıyor. Eşi de eve destek olmak için markette kasiyerlik yapıyor.



Halil Hanbal 20 Mayıs 2002’de Türk Silahlı Kuvvetlerinde uzman olarak göreve başladı. EDOK Komutanlığı’na bağlı İstihbarat Okulu’nda eğitim gördü. Kursu başarıyla bitirdiği yıl İstanbul Merkez Komutanlığı 2. Özel Koruma Taburu’na atandı. General ve amirallerin korumalığını yaptı. Görevde bulunduğu 9 yıl içinde 26 kez takdirname ile ödüllendirildi. 2011’de, şimdinin firari FETÖ sanığı olan dönemin İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fikret Saçan’ın yürüttüğü İstanbul Askeri Casusluk soruşturmasına adı karıştı. Kadıköy’de ihbar üzerine yapılan bir aramada ele geçirilen dijital verilerde Halil Hanbal’ın da adı yer alıyordu. Sözde dokümanlarda bazı subay ve astsubayları casusluk ve fuhuşla suçlayan iddialar vardı. Halil Hanbal casusluk yapan hayat kadınlarını İstanbul’dan Ankara’ya götürmek, general ve amirallere servis etmekle suçlanıyordu.

EN KÜÇÜK RÜTBELİ SANIK

Gözaltına alınan Halil Hanbal, tüm suçlamaları reddetti. Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Soruşturma sonunda hazırlanan iddianamede 56 sanıktan en küçük rütbeli olandı. İddianamenin kabul edilmesinden 10 gün sonra 11 Nisan 2011’de TSK’dan disiplinsizlik gerekçesiyle ihraç edildi.

ÜNİFORMASINA KAVUŞAMADI

Dokuz ay boş gezdi. O tarihlerde kızı Fatma Aylin 5 yaşında, eşi Müzeyyen ise henüz doğmamış kızları Ecrin Su’ya hamileydi. Pazarlarda tezgâh kuran bir arkadaşının yanında çalışmaya başladı. Bu para, geçinmelerine yetmeyince Tuzla’daki tersanelerde günlük yevmiyeyle çalıştı. Katıldığı tüm duruşmalarda kendisine kumpas kurulduğunu ifade ederek, “Benim doğmamış çocuğumun hakkı ile oynadılar. Bunu yaşatanlara hakkımı helal etmiyorum” dedi.

Bu sözlerin ardından tam 7 yıl geçti. İstanbul Askeri Casusluk davasının FETÖ kumpası olduğu tespit edildi. Dava çöktü ve tüm sanıklar beraat etti. Soruşturmayı yapan savcı Fikret Seçen yurt dışına kaçtı. Ancak Halil Hanbal’ın çilesi bitmemişti. Ev kirasını bile ödeyemeyecek duruma geldiği için çareyi kiraların daha ucuz olduğu İzmir’in Aliağa ilçesine taşınmakta buldu.

MESLEĞE DÖNÜŞÜ REDDEDİLDİ

Halil Hanbal, avukatları aracılığıyla  Ankara 2. İdare Mahkemesinde göreve iadesi için dava açtı. FETÖ mağduru olarak göreve dönmeyi, üniformasına kavuşmayı bekliyordu. Ancak mahkeme 28 Mart 2018’de verdiği kararla bu talebi reddetti. Gerekçe, uzman çavuşların sözleşmelerinin iptalinden sonra göreve geri dönmeleri kanunen mümkün değildi. Mesleğine geri dönüş umudu sonlandı. Mahkemeden çıkan bu karar Halil Hanbal’ın diğer umutlarını da boşa düşürdü. Güvenlik görevlisi olarak bile iş bulamıyordu. Çünkü resmi olarak TSK’dan atılmış olarak görünüyordu. Bu da tüm iş kapılarının yüzüne kapanmasına neden oldu. 

TAZMİNAT DA YOK

Maddi ve manevi tazminat davası açtı. Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi Halil Hanbal’ın davasını kısmen kabul etti ve 35 bin TL tazminata hükmetti. Hazine’nin itirazı üzerine istinaf mahkemesi kararı bozdu. Gerekçe tazminat davasının süresi içinde açılmamış olmasıydı.

FETÖ MAĞDURİYETİ BİTMEZ

Halil Hanbal iki kızını okutmak için Aliağa’daki  inşaatlarda günlük yevmiyeli işçi olarak çalışıyor, fırsat bulursa da pazarlara çıkıyor. Eşi de bir markette kasiyer olarak çalışıyor. Kapı komşusu ise bir uzman çavuş. Hanbal, “Meslektaşımı gördüğümde içim cız ediyor. Kendi üniformam ve geleceğim aklıma geliyor.  Kumpaslar çöktükten sonra umutlanmıştım. Uğradığım haksızlıkların telafi edileceğini düşünüyordum. Ancak olmadı. Geleceğimizi çaldılar. FETÖ kumpası bitti ama bizim çilemiz bitmedi” diyor.

Kaynak: Hürriyet

14 Ekim 2019 Pazartesi

HSK’nin Göreve İade Ettiği Savcı, FETÖ Üyeliğinden Ceza Aldı

Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) tarafından ihraç edildikten üç ay sonra görevine iade eden savcı Semih Kır’a “FETÖ üyeliği” suçundan altı yıl üç ay hapis cezası verildi. Samsun Vezirköprü’de başsavcı vekilliğine kadar yükselen Kır, tekrar açığa alındı.



Semih Kır 2016 yılında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yaptığı sırada FETÖ ile irtibatı olabileceği gerekçesi ile görevden uzaklaştırıldı. 13 Şubat 2017 tarihinde HSK tarafından meslekten çıkarılan Kır, 8 Mayıs 2017’de HSK tarafından göreve iade edildi.

HSK’nin hakkındaki görüşünü değiştirmesinin ardından Kır Samsun’a atandı. Vezirköprü Cumhuriyet Başsavcılığı vekilliğine kadar yükselen Kır hakkında bu süreçte Gaziantep 8. Ağır Ceza Mahkemesinde, “FETÖ üyeliği” suçundan dava açıldı.

EVİNDE FETULLAH GÜLEN CD'Sİ ÇIKTI

Yargılandığı davada savunma yapan Semih Kır suçlamaları reddetti. Kır, ihraç edildiğini ancak daha sonra göreve geri döndüğünü belirtti. Evinde bulunan Fetullah Gülen’in şiirlerinin bulunduğu ses dosyası ilişkin de beyanda bulunan Kır, “Dijital incelemede 13-14 tane CD çıkmış. Birçok kayıttan sadece 3 parçada isim kayıtlarında Fetullah Gülen geçiyor. Diğer ikisi de ilahidir” dedi.

ÖRGÜT EVİNDE KALIRDI

Davada ifadesi alınan dört tanık ise Semih Kır’ın üniversite yıllarında ve staj döneminde örgütün evlerinde kaldığını belirterek Kır’ın 17-25 Aralık operasyonlarından sonrada örgütle bağlantısını sürdürdüğünü öne sürdü. Kır ise tanıkların iddialarını yalanladı.

KARAR ÇIKINCA YENİDEN AÇIĞA ALINDI

Mahkeme heyeti 17 Eylül tarihinde dosyayı karara bağladı. Semih Kır, “Silahlı örgüt üyelisi olmak” suçundan altı yıl üç ay hapis cezasına çarptırıldı. Kır’a hakkında ayrıca yurt dışına çıkış yasağı konuldu. Mahkeme heyetinin bu kararının ardından Kır, yeniden açığa alındı.

Kaynak: Cumhuriyet

10 Ağustos 2019 Cumartesi

FETÖ'cülere Ödül Gibi Cezalar

Güvenlik güçleri ve yargı, PKK, FETÖ gibi örgütlerle amansız mücadele verirken bazı mahkemelerin kritik teröristleri tahliye etmeleri veya suçla orantısız az ceza vermeleri dikkat çekiyor. Son olarak FETÖ’nün MİT’e sızdırdığı İdris Karagöz’e “casusluk”tan değil de sadece örgüt üyeliğinden ceza verilmesi tartışmaya yol açtı.


Teröre koridor açacak kararlardan ikisine Anayasa Mahkemesi (AYM) imza attı. AYM, 2016 yılında hendek-çukur olaylarında şehirleri yıkan, 793 asker-polisi şehit eden teröristleri destekleyen, güvenlik güçlerini katliam yapmakla suçlayan akademisyenleri akladı. AYM, terör destekçiliğini ifade özgürlüğü saydı, terör destekçisi akademisyenlere tahliye kapısını açtı.

AJANLIĞA YOL VERDİ

AYM’nin diğer kararı da ajanlığa yol verdi. “PKK ve FETÖ propagandası yapmak”, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik”ten yargılanan Alman vatandaşı gazeteci Deniz Yücel’in bireysel başvurusunu değerlendiren AYM, bu dosyada da Yücel’i akladı. AYM, tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasıyla Yücel’in ‘’kişi hürriyeti ve güvenliği’’ ile ‘’basın ve ifade özgürlükleri’’nin ihlal edildiğine hükmetti.


HSK’DAN TUHAF ADIM

Diğer bir skandal karara da Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) imza attı. Osman Kavala ve arkadaşlarının yargılandığı Gezi davasına bakan İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinin başkanını başka bir mahkemeye atayan HSK, yerine daha önce Osman Kavala’nın tahliyesi yönünde oy kullanan üye Hâkim Mahmut Başbuğ’u başkan yaptı. İtirazlar üzerine skandal kararından geri adım atan HSK, yeni heyet teşkil etme kararı verdi.

500 PİLOTA ÇÜRÜK VERDİ TAHLİYE OLDU

FETÖ’nün GATA yapılanmasına yönelik hazırlanan iddianamede adı 500 pilotu çürük göstererek Hava Kuvvetlerine girmesini engelleyen kişi olarak geçen eski kardiyoloji doktoru Şevket Balta tahliye edilmişti. Hakkında “FETÖ mensubu olmayan bir kişiye bile geçit vermeyen birisidir. Yaklaşık 500 pilotun ayrılmasına neden oldu.” şeklinde ifade verilen Balta’nın tahliye edilmesi gerek çok sayıda mağdur, gerekse kamuoyunda tartışmalara neden oldu.

23 ARANMAYA BERAAT

FETÖ’nün TSK’daki kriptolarının deşifre olmasına yönelik yürütülen “ankesörlü telefon” soruşturması kapsamında hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçu kapsamında 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis talebiyle dava açılan Teğmen A.Y. hakkında Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi tartışılan bir karara imza attı. 23 Ekim 2013-28 Kasım 2015 tarihleri arasında 26 kez ardışık şekilde ankesörlü telefon hattından arandığı tespit edilen A.Y. beraat etti.

BYLOCK’ÇUYA TARTIŞMALI KARAR

Tepki çeken kararlardan biri de eski Cumhurbaşkanlığı Sağlık Müdürü Sedat Caner hakkında verilen hüküm. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından örgüt üyeliğinden 7 yıl 6 ay hapis cezası verilen Caner, yurtdışı çıkış yasağı konularak tahliye edildi. Aynı zamanda ByLock kullanıcısı da olan Caner’in FETÖ’nün tepe yönetimindeki Tuncay Delibaşı ve Hamdi Akın İpek ile yoğun telefon görüşmesi ve mesaj trafiği tespit edilmişti.

İPEK’İ KAÇIRDI 8 YILLA YIRTTI

FETÖ’cü Akın İpek’e yapılacak operasyonu emniyet ve yargı kaynaklarından önceden öğrenip İpek’e bilgi uçurarak firar etmesini sağlayan örgütün yargı imamı Mehmet Rasim Kuseyri de silahlı terör örgütü üyeliği suçu kapsamında sadece ve sadece 8 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldı.

FETÖ’CÜLER AKLANIYOR

Yılbaşından beri özellikle FETÖ davalarına bakan mahalli mahkemelerden ilginç kararlar geldi. Bazı mahkemeler örgüt yöneticileri, kumpas davalarıyla kamu düzenini altüst eden hakimler, darbeci askerler ve MİT’e sızan FETÖ’cüleri ya akladı ya da alt sınırdan cezalar verdi.

Kamuoyunun tepkisini çeken kararlar arasında, 15 Temmuz’da FETÖ’nün TSK’daki yapılanmasının adeta taşlarını döşeyen Balyoz davası hakimi Ömer Diken’e verilen cezada uygulanan iyi hal indirimi dikkat çekiyor. Diken, ilk olarak terör örgütü üyeliğinden 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Terör suçundan dolayı cezayı arttırıp 15 yıla çıkartan mahkeme heyeti, takdiri indirim uygulayıp, Ömer Diken’e 13 yıl 4 ay hapis cezası verdi.

DARBECİLERİN ÖNÜNÜ AÇTI

Yine Balyoz davasında görev alan, hakkında 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen eski Savcı Savaş Kırbaş da silahlı terör örgütü üyeliği suçu kapsamında 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Darbe girişimine katılan TSK’daki kadroların önünü açmak için tasfiyelere önayak olunan davada yer alan Kırbaş, darbe suçlamalarından ise fiilen katılmadığı gerekçesiyle beraat etti.

CASUSLUKTAN BERAAT

Tartışma oluşturan kararlardan biri de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın eski özel kalem müdürü olan ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ihraç edilen İdris Karagöz’e verilen ceza oldu. Karagöz yargılandığı Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından silahlı terör örgütü üyeliği suçundan 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. MİT’in başında bulunan ismin özel kalem müdürlüğünü yaparak üst düzey birçok toplantı ve bilgiye vakıf olan bir pozisyonda çalışmasına rağmen Karagöz, casusluk ve anayasal düzeni ihlal suçlarından beraat ettirildi.

KUMPASIN CEZASI BU MU?

Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi dava ve soruşturmaların yürütüldüğü dönemde başta Zekeriya Öz, Cihan Kansız, Fikret Seçen olmak üzere örgüt mensubu savcı ve hakimleri koruyan eski HSYK 2. Daire Başkanı Nesibe Özer’e verilen ceza da çok tartışıldı. Özer’e Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından örgüt üyesi olmak suçundan 11 yıl 3 ay hapis cezası verildi.

YARGITAY İMAMINA İYİ HAL!

FETÖ’nün Yargıtay grup yapılanmasında grup sorumlusu olan eski Yargıtay üyesi Mustafa Kemal Tepedelen’in aldığı ceza da tartışmalara neden oldu. Yargıtay’daki hücre yapılanmasında yer alan ve ByLock kullanıcısı olduğu tespit edilen Tepedelen’e verilen ceza terör örgütü üyesi olmak suçundan önce 12 yıla çıkarılırken, duruşmadaki iyi hal ve tavırları nedeniyle 10 yıla düşürüldü.

BYLOCK’ÇU KOMİSERE TAHLİYE

Şikede kumpas davasında yargılanan komiser Soner Koç, polis memurları Haşim Gülal, Mehmet Aslan ve Kemal Atılgan’ın geçtiğimiz aylarda adli kontrolle tahliye edilmesi de tepki çeken kararlar arasında... Kararda ayrıca ByLock kullanıcısı da olan sanıkların tahliye edilmesine gerekçe olarak “Aziz Yıldırım’ın yargılandığı dosyanın Yargıtay’dan dönmemiş olması” gösterildi.

Kaynak: YeniŞafak

Not: “memurlar.net” adlı site önce bu habere sitesinde yer vermiş ancak her nedense daha sonra kaldırmıştır. Bkz. https://www.memurlar.net/haber/846268/span-class-keyword-feto-span-culere-odul-gibi-cezalar.html