3 Mart 2019 Pazar

İnkârda Sınır Tanımayan FETÖ'cü Hain Eşini de Unuttu!

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin İstanbul'daki “ana darbe” davasında 4 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan eski kurmay albay Müslüm Kaya, inkâra o kadar alıştı ki mahkeme başkanının “Ayşegül Kaya'yı tanıyor musun?” sorusunu “Tanımıyorum” cevabını vererek eşini bile inkâr etti!



FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında aktif rol alarak birçok vatandaşın şehit olması veya yaralanmasında talimatı bulunan eski Kurmay Albay Müslüm Kaya, AKOM, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Lojistik Destek Merkezi, Taksim ve TRT'nin işgal edilmesi için birçok darbeci askeri görevlendirdi. Birçok vatandaşın yaralanması ve şehit edilmesinin azmettiricisi olan Kaya, darbe girişiminin başarısız olmasının ardından firar etti.

Kaya yine kendisi gibi darbeci olan eski Albay Nebi Gazneli ile birlikte Konya'da yakalandı. Darbeci albayların gizlenmesine yardımcı olan Nebi Gazneli'nin kardeşi Ömer Gazneli de gözaltına alındı.

Yakalanan darbeci askerlerin 6 Ağustos 2016'da Konya'ya geldikleri, Ömer Gazneli tarafından başkasına ait kimlikle kiralanan evde kaldıkları, söz konusu tarihten yakalandıkları 15 Ağustos'a kadar dışarıya çıkmadıkları, ihtiyaçlarının Gazneli tarafından karşılandığı tespit edildi. Darbeci askerlerin tabancaları da evin bahçesinde gömülü halde bulundu.

Mahkemedeki savunmasında darbe girişiminin ertesi günü teslim olmayı düşündüğünü, ancak medyada görüntüleri izleyince bunu ertelediği yalanını söyleyen Kaya'nın, Mısır'a kaçmaya çalıştığı tespit edildi.

MAHKEMEDE İNKAR ETTİ, WHATSAPP MESAJLARI GERÇEĞİ ORTAYA ÇIKARDI

Darbeci Kaya, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında aktif rol alarak birçok vatandaşın şehit olması veya yaralanmasında talimatları bulunan diğer darbeci sanıklar gibi elde edilen görüntü, WhatsApp mesajları, tanıkların teşhis ve anlatımlarına rağmen savunmasını “inkâr politikası” üzerine kurdu.

Cezaevine girdikten sonra örgüt talimatı çerçevesinde inkâr yolunu seçen sanık Kaya'nın mahkemedeki savunmasında öne sürdüğü tezler, kanıtlanan delillerle çürütüldü.

Mahkemedeki savunmasında, komutanlarının emri üzerine evinden kışlaya gittiğini öne süren Kaya, “Emre mutlak itaat, prensibi ile verilen emri yerine getirip kışlaya gittim. Tuzağa çekildiğimi düşünüyorum. Önüm tıkanmış oldu.” ifadelerini kullandı.

Kaya'nın 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin hiçbir emir ve talimat vermediğini, olayın mahiyetini öğrendikten sonra alay komutanına kışlada hazır bekleyen unsurların istirahate, dışarı çıkan birliklerin ise geri çekilmesi yönünde tavsiyelerde bulunduğu yönündeki beyanların yalan olduğu WhatsApp mesajlarıyla ortaya çıktı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, emir ve talimat vermediği yalanını söyleyen sanık eski Kurmay Albay Müslüm Kaya'nın 15 Temmuz 2016'da saat 21.29'dan 16 Temmuz saat 05.46'ya kadar “Yurtta Sulh Biziz” adlı WhatsApp grubunda yazdığı 84 mesajdan bazıları şöyle sıralanıyor:

21.56.56: AKOM kontrol altına alındı. Çok acil havacıların teknik ekibini istiyorlar. Görüntü izlemeyi kesmek için...
22:36:51: Lojistik Destek Üssü kontrol altına alındı. Yarın sabahtan itibaren Anadolu ve Avrupa yakasındaki tüm birliklerimizin yemek ihtiyacı için planlama yapıyoruz. Ben genel resmi bilmediğim için genel resmi bilen bir arkadaşın LDÜ'ye gitmesi gerekiyor.
LDÜ “Askerimizin üç öğün yemek ihtiyacını karşılarız.” diyor.
22.44.51: TRT Radyo kontrol altına alındı.
22.48.41: TRT TV'ye müdahale ediliyor. 
23.06.51: Taksim Meydanı yola çıktı. Taksim'e takviye ihtiyacı var. Zırhlı araç gönderilebilir mi? Taksim'e takviye bir kol gönderiyoruz.
01.10.09: TRT Radyo'da çatışma. Karşılık veriliyor. Zh. birlik takviye lazım.
01.44.08: Taksim'de çevrilmişler. Bizimkiler ateş̧ ediyor. 
02.02.44: Yayınları kesmemiz lazım. 
02.07.13: AKOM'da tehdit bertaraf edildi. 
02.13.30: Arıcılar Camisi'ni susturuyoruz. 
02.34.50: Yalan haberlere devam ediyorlar.
02.40.54: İş makinelerini AKOM'a yaklaştırıyorlar. Arkadaşlar ateş̧ ediyor.
02.57.56: Özel harekât gelmiş̧ Taksim'e. Hava desteği?
02.59.45: Polis AKOM'a operasyon yapacakmış̧. Hava desteği olamaz mı?
03.10.49: Uçak Taksim'de alçak uçuş̧ yapsın.
03.48.39: Uçaklar moral için önemli.
04.15.06: Taksim'e ateş desteği?

İNKÂR ÜSTÜNE İNKÂR

Darbeci Kaya, emniyete ve savcılığa verdiği ifadede, WhatsApp mesajlarını inkâr ederek, mesajları darbeci Albay Nebi Gazneli'nin yazdığını söyledi.

Darbeci Gazneli de “Müslüm Kaya'nın telefonundan atılmış mesajların benim tarafımdan atıldığı isnatlarını kabul etmiyorum. Eğer yazılmış̧ bir mesaj var ise kendisine aittir.” ifadelerini kullanarak mesajları Kaya'nın yazdığını anlattı.

Bu ifadelerin ardından mahkeme karşısına çıkan Kaya, önceki ifadelerini inkâr ederek, WhatsApp mesajlarını Gazneli'nin yazdığı yönündeki savunmasını yine değiştirdi. Mesajları kendisinin atmadığı yalanını söyleyen Kaya, kimin attığını da bilmediğini, 17 gün gözaltında kaldığı için Nebi Gazneli'nin ismini verdiğini aktardı.

Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Cem Karaca, sanığın söz konusu ifadeyi darbenin hemen ardından değil, yaklaşık 6 ay sonra verdiğini anımsatarak, “Cumhuriyet savcısı, sana işkence mi yaptı, öyle mi? Yani müdafi huzurunda yapıldı, avukat da ifadenin altına imza attı öyle mi, bunu mu demek istiyorsun? Hâkimlikteki ifadende de aynı şeyi yazmışsın, demek ki sulh ceza hâkimliğindeki ifaden sırasında da işkence görmüşsün öyle mi? Bana sistematik işkence yapıldı mı demek istiyorsun?” sözleriyle tepki gösterdi.

EŞİNİN ADI OKUNUNCA “TANIMIYORUM!” DEDİ

Mahkeme Başkanı Cem Karaca'nın dosya kapsamında yer alan bazı isimleri sorduğu sanık Kaya, hepsine “Tanımıyorum.” şeklinde cevap vererek “inkâr stratejisi” izledi.

Mahkeme başkanının, söz konusu kişiler arasında “Ayşegül Kaya'yı tanıyor musun?” diye sorması üzerine sanık Müslüm Kaya, yine “Tanımıyorum.” cevabını verdi.

Mahkeme Başkanı Karaca'nın, “Eşiniz değil mi?” diye sorduğu sanık Müslüm Kaya, “Özür dilerim, o benim eşim.” cevabını verdi. Başkan Karaca da “Az daha 'Eşimi de tanımıyorum.' diyeceksin.” dedi.

FETÖ'nün inkâr stratejisine sıkı sıkıya bağlı olan darbeci Kaya'nın, sorulara ezbere “Hayır” cevabı vermiş olduğu da bu cevapla tescillenmiş oldu.

TÜM DELİLLERİ İNKÂR ETTİ

Darbeci Kaya'nın, 14 Temmuz'da Kâğıthane’de bulunan Hasdal Kışlası 6. Motorlu Piyade Alay Komutanı olarak görev yapmakta iken bu tarihte Alay Komutanlığı görevini darbeci Albay Nebi Gazneli’ye devrettiği, atandığı 23. Motorlu Piyade Tümen Komutanlığı görevine henüz başlamadığı tespit edildi.

Kaya'nın devir teslim töreninin ardından Hava Harp Okulu'nda darbeci askerler tarafından yapılan toplantıya katıldığı da tespit edilirken, Kaya mahkemede büyük bir terör tehdidi nedeniyle bu toplantıya katıldığı yalanına sarılarak inkârını sürdürdü.

Darbecinin FETÖ'nün şifreli haberleşme programı “ByLock” kullanıcısı olduğu da belirlenirken, sanık bu programı kullanmadığını iddia ederek tüm iddiaları inkar etti.

DARBECİNİN HABERCİSİ GERÇEKLERİ ORTAYA ÇIKARDI

15 Temmuz darbe girişiminde darbeci Müslüm Kaya'nın habercisi olarak görev yapan tanık Cavit Büyükşanalan, 14 Ocak 2017'de verdiği ifadesinde, “Kaya'nın Hava Harp Okulu'nda düzenlenen toplantıya gittiği zaman yanında bulunduğunu, toplantının 21.00-03.00 arasında olduğunu, Müslüm Kaya'nın 15 Temmuz 2016'da kendisini Levent'teki ikametinin arka kapısından aldırarak Orgeneral Ragıp Uluğbay Kışlası’ndan giriş̧ yaptırdığını ve gizli bir şekilde Hasdal Kışlası’na geldiğini” anlattı.

Hasdal Kışlası'na geldiği esnada darbeci Kaya'nın AKOM binası hakkında istihbarat topladığını, darbe girişimi eylemi başladıktan sonra TRT'de yayınlanan sözde sıkıyönetim direktifini kışlada bulunan askerlere canlı izleterek “Haydi aslanlarım arkadaşlarınız oralarda mücadele ediyor biz de gideceğiz.” şeklinde beyanlarda bulunduğunu söyleyen Büyükşanalan, Kaya'nın darbe girişimi esnasında kameraları kapattırarak kayıt yapmasını engellediğini, bilgisi dışında tümen komutanı bile gelse kışlaya alınmaması gibi talimatlar verdiğini aktardı.

Büyükşanalan, olay gecesi 05.00 sıralarında Kaya'nın eşofman arayışı içerisinde olduğunu anlatarak, Kaya'nın darbeci Gazneli ile birlikte kışladan çıkış̧ yaptıklarını ifade etti.

“ÜSTÜNÜZE GELEN OLURSA EZİN GEÇİN!”

Şoför olarak görev yapan tanık Muhammet Selçuk Çakır da “14 Temmuz 2016'da Hasdal Kışlası’nda gerçekleştirilen devir teslim töreninden sonra yeni Alay Komutanı Albay Nebi Gazneli ve 47. Alay Komutanı Kurmay Albay Sadık Cebeci ile birlikte hareket ettik. 14 Temmuz 2016'da 21.00-03.00 sıralarında İstanbul Hava Harp Okulu'nda gerçekleştirilen toplantıya Gazneli ve Cebeci'yi götürdüm. Okul bahçesinde Müslüm Kaya'nın habercilerini gördüm ve Kaya'nın da bu toplantıya katıldığını onlardan öğrendim.” şeklinde beyanda bulundu.

Darbe girişimi başladıktan sonra Hasdal Kışlası'nda darbeye destek vermeyen Tümen Komutanı Tümgeneral Kemal Başak'ın geldiğini öğrenen darbeci Müslüm Kaya'nın sinirlendiğini ve darbeci Gazneli ile birlikte Tümen Binası'na gittiklerini söyleyen Çakır, Kaya'nın sürekli telefonla konuştuğunu ve sahaya inen askerlere destek amaçlı asker sevkiyatı yaptığını anlattı.

Çakır, Kaya'nın telefonda konuştuğu bir kişiye “İlk önce havaya sıkın, daha sonra elebaşlarına, daha sonra üstünüze gelen olursa ezin geçin.” ve “Ankara'dan kesin emir var, sıkın.” şeklinde emirler verdiğini kaydetti.

“DARBECİ ALBAYLAR SALAYI SUSTURMAK İÇİN CAMİYE EKİP GÖNDERDİ”

Camiden gelen sala seslerini kesmek için darbeci albaylar Kaya ve Gazneli'nin talimatıyla camiye ekip gönderildiğini belirten Çakır, “Gönderdikleri ekibe 'Oraya gidin, sesini kesin, öldürün, vurun, getirin.' şeklinde talimat verdiler. 05.00 sıralarında Kaya, sivil elbise arayışı içerisine girdi. Sivil elbise bulamayınca Alper... isimli sahsı soyundurarak onun elbiselerini giydi ve Nebi Gazneli ile birlikte araç̧ ile kışladan çıkış yaptılar.” diye konuştu.

4 KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASI VERİLDİ

Darbeci Albay Müslüm Kaya İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kararla, “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” bir ve “bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla kasten öldürme” suçundan 3 olmak üzere 4 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Kaynak: AA

27 Kasım 2018 Salı

Karlov Suikastında TRT'ye Ağır Suçlamalar!

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un öldürülmesine ilişkin 28 kişi hakkında açılan davanın iddianamesinde, TRT’ye ağır suçlamalar yöneltildi.



Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un öldürülmesine ilişkin 28 kişi hakkında açılan davada, olayın hemen ardından görüntüleri haber bülteninde yayımlayan Türkiye Radyo Televizyon Kurumuna (TRT) yönelik ağır suçlamalar yapıldı. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan 607 sayfalık Karlov iddianamesinde, FETÖ’nün medyanın imkânlarını örgütsel manipülasyon amacıyla kullandığı ifade edilirken, görüntülerin TRT’de yayımlanması hususu üzerinde de bu kapsamda durulması gerektiği vurgulandı. Polis Mevlüt Mert Altıntaş’ın Karlov’u öldürme imkânı varken, bunu kamera önünde yaptığına dikkat çekilen iddianamede, “Olay yerine TRT’nin 3G sistemini göndermiş olması ve sonrasında yaşanan gelişmelerin gerçekleşen saldırı ile bağlantılı olduğu, bu hususun habercilik ve haber yapma kavramları ile açıklanamayacağı anlaşılmıştır” denildi. Görüntülerin yayımlanmasıyla ilgili TRT çalışanları hakkındaki dosyanın ayrılarak, başka bir soruşturmada devam ettiği vurgulandı. Ayrıca Altıntaş’ın örgüt abisi Şahit Söğüt’ün de TRT bağlantılarına dikkat çekildi.

3G SİSTEMİ GÖNDERİLDİ

Silahlı saldırının gerçekleştiği Çağdaş Sanatlar Merkezi’ne TRT Kurumu tarafından 3G sistemi gönderilmesi nedeniyle, TRT kurumu çalışanları hakkında başlatılan soruşturmanın tefrik edildiği (ayrıldığı) belirtilen iddianamede, ayrı soruşturmanın “2018/171988” sayılı dosya üzerinden devam ettiği belirtildi. Savcı Adem Akıncı tarafından hazırlanan “Saldırı görüntülerinin TRT’de Yayınlanması” başlıklı bölüme yer verilen iddianamede, “Karlov’un vurulma anına ilişkin olay yerinden 3G sistemi üzerinden kayıt alan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu tarafından görüntü havuzuna atılan görüntülerin daha sonra TRT 1 Ana Haber Bülteninde yayımlanması hususu üzerinde de bu kapsamda durulması gerekmektedir” denildi.

KAMERALAR ÖNÜNDE SALDIRI

Terörist Altıntaş’ın Karlov’u binaya girdikten sonra göz takibine alması ve bu süreçte eylemini gerçekleştirmesine engel bir durum olmamasına rağmen eylemini gerçekleştirmeyerek, Büyükelçi’nin ses kaydı yapan  kamera önünde konuşmasını beklediği ve örgütün büyükelçinin kameralar önünde hayatını kaybetmesini planladıklarına işaret edilen iddianamede, bunun nedeni olarak “FETÖ/PDY  silahlı terör örgütünün ülke içinde hâlâ güçlü olduğu ve halen büyük çaplı eylemler yapabileceği yönünde propaganda yapma ihtiyacını hissetmesi” olarak gösterildi.

İddianamede, TRT’nin daha önce herhangi bir büyükelçiliğin kültürel bir etkinliğini 3G sistem izlemediği, TRT Haber Dairesi’nde olay günü saat 09.45’te yapılan toplantıda etkinliğin 3G Canlı Yayın Sistemi ve muhabir görevlendirilmesi suretiyle takip edilmesi kararı alındığı anlatıldı. TRT haber sorumlusu S.Y. tarafından konunun takibi için muhabir olarak H.İ.C.nin görevlendirildiği belirtilen iddianamede, TRT’nin nöbet çizelgelerinin savcılık tarafından incelendiği, muhabir H.İ.C.nin 21 Aralık tarihinde nöbetçi olduğunun ancak bu tarihte nöbetçi olan A.B. adlı muhabir ile nöbetini değiştirerek nöbetini 19 Aralık’a aldığı vurgulandı.

ANA HABERE VERİLDİ

TRT Haberde Yayın Yönetmeni olarak görev yapan Kezban Bülbül’ün görüntüleri izlemesinden sonra TRT Haber Dairesi Başkanı Yaşar Taşkın Koç ile görüşme yaptığı belirtilen iddianamede, bu görüşme neticesinde söz konusu görüntülerin yayımlanmaması, ISOFT sisteminden silinmesine karar verildiği anlatıldı. Bülbül’ün görüntülerin delil teşkil etmesi nedeniyle, yedeğinin alınarak sistemden silinmesini istediği öne sürülürken, “Bu esnada saat 19.17.18 sıralarında ISOFT sistemine atılan görüntüler yaklaşık 20 saniye sonra TRT 1 Ana Haber Bülteni ekibinde görev yapan M.E.Ç. tarafından Erhan Çelik’in talimatıyla ISOFT sisteminden indirildi ve üzerine TRT logosu bindirilerek yayına hazır hale getirildi. Hazırlanan görüntü saat 19.30’daki Ana Haber Bülteni’nde yayımlandı” denildi.

“HABERCİLİKLE AÇIKLANAMAZ”

İddianamede ayrıca, “Saldırı eyleminin açık bir şekilde terör eylemi olduğunun belli olmasına rağmen TRT kurumunun bağlı olduğu yayın ilke ve esaslarına aykırı olarak sayın büyükelçinin vurulma anına ilişkin görüntülerin sansürsüz, buzlanmadan, herhangi bir kısıtlamaya dahi tutulmadan  kısa süre içerisinde  yayımlanmış olması hususu dikkate alındığında olay yerine 3G sisteminin gönderilmiş olması ve sonrasında yaşanan gelişmelerin gerçekleşen saldırı ile bağlantılı olduğu, bu hususun habercilik ve haber yapma kavramları ile açıklanamayacağı anlaşılmıştır” denildi.

Kaynak: Cumhuriyet

14 Kasım 2018 Çarşamba

FETÖ'cü Subay, Avukatıyla Eş Cinsel İlişkiye Girerken Yakalandı

Darbe girişiminde aktif rol alan ve ağırlaştırılmış müebbete çarptırılan eski yüzbaşı Üstün, görüşme odasında kuzeni ve aynı zamanda avukatı olan A.B.O. ile uygunsuz vaziyette yakalandı.



FETÖ’nün hain darbe girişiminde yer alan ve Deniz Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Mesut Özel’in kelepçeleyerek rütbelerini sökülüp Maltepe Cezaevi’ne götürülmesi olayının organize eden eski yüzbaşı Semih Barbaros Üstün, geçtiğimiz ocak ayında ağırlaştırılmış müebbete çarptırıldı. Üstün’ün yattığı Silivri Cezaevi’nde akıllara durgunluk veren bir cinsel sapıklık olayına imza attığı ortaya çıktı.

KAMERA ALANINDAN ÇIKTILAR

Silivri 6 No.lu Cezaevinde kalan Üstün, 18 Haziran 2018’de aynı zamanda kuzeni de olan avukat A.B.O. ile görüşme yapacağını bildirdi. Görüşme odasına alınan Üstün ve A.B.O., burada karşılıklı konuşmaya başladı. Odada bulunan kameralar tarafından görüntülenen ikilinin bir ara kameraların açısından çıktığını fark eden infaz koruma memurları hemen görüşme odasına gitti. Birkaç dakika sonra odaya giren infaz koruma memurları gördükleri manzara karşısında şoke oldu!

KOĞUŞU DERHAL DEĞİŞTİRİLDİ

Darbeci eski Yüzbaşı Semih Barbaros Üstün ile (erkek) kuzeni ve avukatı olan A.B.O’nun cinsel ilişki halinde olduklarını gören infaz koruma memurları ikiliyi odadan çıkartıp tutanak tuttu. FETÖ’cü sapık darbeci Üstün’ün kaldığı koğuş ve oda değiştirilirken, avukat da cezaevinden çıkartıldı. 

SORUŞTURMA BAŞLATILDI

Üstün hakkında Silivri Cumhuriyet Savcılığı tarafından cinsel taciz suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Üstün ile cinsel ilişki halinde yakalanan avukat A.B.O. hakkında soruşturma açılabilmesi için de Adalet Bakanlığı aracılığıyla İstanbul Barosu’na başvuruda bulunuldu. Baro’nun izin vermesi durumunda avukat hakkında da dava açılacağı öğrenildi.

Kaynak: Akşam

FETÖ, Hedefleri İçin “Masumları Ezmeyi” Mübah Görmüş!

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) yapılanmasına ilişkin hazırlanan iddianamede, örgütün hedeflerine ulaşmak için masum insanları öldürmeyi göze aldığı bir kez daha ortaya çıkarıldı.



Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve 21. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede 6'sı eski ÖSYM çalışanı 10 sanığın, “silahlı terör örgütü kurma ve yönetme”, “silahlı terör örgütüne üye olma”, “ÖSYM kanununa muhalefet”, “bilişim sistemine hukuka aykırı müdahale suretiyle haksız çıkar sağlama” ve “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık” suçlarından cezalandırılması talep edildi.

Soruşturma aşamasında etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak üzere itirafçı olan eski ÖSYM çalışanı İ.P., FETÖ'ye dair bildiklerini ve örgütün ÖSYM'deki faaliyetlerini anlattı.

İtirafçı İ.P., FETÖ yapılanmasıyla üniversitede öğrenim gördüğü İzmir'de tanıştığını, mezun olduktan sonra da FETÖ ile iltisaklı bir kurumda yazılım mühendisi olarak çalışmaya başladığını belirtti.

İlerleyen süreçte Ankara'ya gelerek Türk Telekom'da çalışma hayatına devam ettiğini anlatan İ.P., maaşının düşük olduğu gerekçesiyle buradan ayrılarak ÖSYM'ye başvurduğunu, 2012 yılı Ocak ayından itibaren ÖSYM Bilgi Güvenliği ve Yönetimi Daire Başkanlığında bilişim personeli olarak çalışmaya başladığını dile getirdi.

Üniversite yıllarından itibaren FETÖ sohbetlerine katılmaya devam ettiğini, bu süreçte farklı “FETÖ imamları”nın kendisiyle ilgilendiğini aktaran İ.P., ÖSYM'de işe başladıktan 4 ay sonrasına kadar hiçbir örgüt üyesinin kendisiyle temasa geçmediğini, daha sonra “Mahir” kod adlı firari Bekir Şimşek'in kendisini “Halit” kod adlı FETÖ'cü ile tanıştırdığını ve “Bundan sonra senin ÖSYM abin budur.” ifadelerini kullandığını bildirdi.

“Halit” kod adlı örgüt üyesinin, kısa süre sonra ÖSYM çalışanı itirafçı C.İ. ile kendisini aynı sohbet grubuna dahil ettiğini belirten İ.P., belirli aralıklarla yapılan sohbetlerde dini konuların görüşüldüğü ve örgüt elebaşı Fetullah Gülen'e ait videoları izlenildiğini söyledi.

FETÖ, ÖSYM'YE ÖZEL ÖNEM VERMİŞ!

İfadesinde, kendisinden sorumlu FETÖ'cü Halit'in, ÖSYM'deki işlere ilişkin kendisine sorular sorduğunu açıklayan İ.P., soruları geçiştiren cevaplar ile ÖSYM'ye ilişkin net bilgiler vermediğini savundu.

Örgütün ÖSYM'ye özel önem verdiğini kaydeden İ.P. sözlerini şöyle sürdürdü:

"Halit bana, ÖSYM'nin çok önemli kurumlardan birisi olduğunu, cemaat olarak bu kuruma çok önem verildiğini, gizliliğin çok önemli olduğunu söyledi. Cemaat mensuplarının ÖSYM içerisinde deşifre olmamak için cuma namazı kılmaması, herkesin içinde kolaylıkla oruç bozabilmesi gerektiğini söyledi. Telefon numarasını eline yazarak gösterdi ve bu şekilde hemen ezberlememi istedi, herhangi bir yere yazmama müsaade etmedi. Anormal bir durum olduğunda kendisini ankesörlü telefondan aramamı, bunun haricinde kesinlikle aramamamı istedi.

ÖSYM'de çalıştığımız sırada kesinlikle namaz kılmamamızı, bayram namazlarına gitmememizi, gitmemiz halinde oturduğumuz adrese uzak bir camiye gitmemizi ve dindar olduğumuzu kimseye hissettirmememizi söyledi. Kendimi bu yüzden ajan gibi hissetmeye de başladım. Sohbetin birinde bana ve C.İ.ye, 'ÖSYM'de ne olup bittiği konusunda doğru düzgün bilgi getirmiyorsunuz, çaycılar bile sizden daha iyi bilgi getiriyor'. dedi."

“MASUM İNSANLARI SAVAŞI KAZANMAK İÇİN EZER MİSİN?”

FETÖ'nün 17-25 Aralık'taki operasyonlarından sonra ne kadar tehlikeli olduğunu anladığını beyan eden İ.P., Gezi Parkı olayları sırasında da örgüt üyelerinin eylemcileri destekler nitelikte ifadeleri olduğunu belirtti.

Örgütün devlet için tehlikeli bir boyuta geldiğini düşünmeye başlamasından sonra “sohbet” adı verilen toplantılara katılmama kararı aldığını aktaran itirafçı İ.P., son kez çağrıldığı örgüt toplantısında yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Halit kod adlı M.D., gözyaşları içinde bana Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil'in Fetullah Gülen'in bedduası ile ilgili yorumunu İnternetten izletmeye çalıştı. Daha önceden zaten izlediğimi ve gereksiz olduğunu söyledim. Halit kod adlı FETÖ'cü bana, 'Sen bir ordunun komutanı olsan ve tankların olsa masum insanları ezmeden savaşı kazanamayacağını bilsen, bu masum insanları savaşı kazanmak için ezer misin?' diye sordu. Bu soruya şaşkın bir şekilde cevap veremedim, düşündükten sonra 'Böyle bir şey olamaz ve yapamam' dedim.”

Kaynak: AA

3 Ekim 2018 Çarşamba

FETÖ'nün 3 Korkusu...

Emniyet bünyesinde oluşturulan özel ekibin yaptığı çalışmalarda FETÖ/PDY'nin en çok korktuğu konuların “ByLock”, “mahrem imam yapılanması” ve “ankesör” soruşturmaları olduğu belirlendi.



AA muhabirinin emniyet yetkililerinden aldığı bilgiye göre, 15 Temmuz 2016'da hain darbe girişiminde bulunan FETÖ/PDY'ye yönelik çalışmalar, örgütün kirli yüzünü deşifre ediyor.

Emniyet birimleri, ellerindeki delil, belge ve itirafçılardan elde ettiği bilgiler sayesinde adeta köşeye sıkıştırdığı örgüt mensuplarının kaçamak ve yanlış cevaplar vererek kendilerini yönlendirmelerine izin vermiyor, böylece FETÖ'cülerin bu şekilde kendilerini aklamaları da engelleniyor.

Şüphelilerin itirafları, ele geçirilen örgütsel doküman, ByLock mesajları gibi materyaller en ince ayrıntısına kadar incelenirken bazı dikkat çekici tespitlere ulaşılıyor. Tespitlerde bulunulurken FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in örgüt mensuplarını bir arada tutmak için İnternet sitesi, sosyal medya ve üyeleri aracılığıyla ilettiği mesajlara da bakılıyor.

Tüm bu unsurlar incelendiğinde FETÖ'nün en çok korktuğu konuların ByLock, mahrem imam yapılanması ve ankesör soruşturması olduğu anlaşılıyor.

BYLOCK KULLANICILARI TEK TEK DEŞİFRE EDİLİYOR

FETÖ'nün mahrem yapılanmasında yer alan “Garson” isimli gizli tanığın savcılığa verdiği SD kartta ByLock kullanıcısı 102 bin kişilik liste çıkmıştı. MİT'in yaptığı çalışmalarda ise 45 bin 220 ByLock kullanıcısı daha tespit edildi.

Emniyetin çalışmalarında da ByLock kullanıcısı olarak 9 bin 320 kişinin daha ismine ulaşıldı. Yapılan inceleme sonucu 9 bin 320 kişiden 6 bin 580'inin MİT'in listesinde bulunduğu belirlendi. Böylece emniyetin yeni olarak tespit ettiği ByLock kullanıcısı sayısının 2 bin 740 olduğu anlaşıldı.

“Garson”un verdiği SD kartta bulunan 102 bin kişi ile MİT'in çalışmalarında ulaştığı 45 bin 220 kişi arasında mükerrer kullanıcıların olduğu, bu nedenle ByLock kullanıcısı sayısının 110 bin civarlarında bir sayıya ulaşmasının beklendiği bildirildi. Ancak daha sonra yapılacak çalışmalarda elde edilecek veriler doğrultusunda bu sayının artabileceği ifade edildi.

DAİRE BAŞKANLIKLARI KOORDİNASYONUNDA ÖZEL EKİP

İsimlerin tespitinin ardından kullanıcıların ByLock bilgileri, mesajlar ve giriş-çıkış yaptıkları zaman dilimleriyle ilgili içerik tespitine geçildi.

Bu kapsamda Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM), Terörle Mücadele (TEM), İstihbarat ve Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlıkları ile il emniyetlerinin ilgili şube müdürlüklerinden personelin katılımıyla özel ekip oluşturuldu.

Özel ekibin sadece ByLock üzerine çalışmalar yürütmediği, örgütün yapılanması ve yöntemlerinin tespitine yönelik detaylı analizler yaptığı belirtildi.

Daire başkanlıklarının koordinasyonunda yürütülen çalışmalara bugüne kadar 60 ilden emniyet personelinin katıldığı, diğer illerden polislerin de planlanan zamanlarda çalışmaya katılacağı öğrenildi.

BYLOCK İÇERİKLERİ KRİTER OLARAK KULLANILIYOR

İnceleme sonucu, bazı şüphelilerin ByLock'ta kullanıcı adı olarak örgüt içerisindeki kod adını, şifre olarak ise çocuklarının adını, görev yaptığı illerin plaka kodunu kullandığı belirlendi. Mesajların incelenmesi sırasında bazı kullanıcıların evinin adresini veya kimlik numarasını verdikleri görüldü.

Bu bilgiler, şüphelilerin ByLock kullanıcısı olup olmadığına ilişkin yapılacak tespitlerde kriter olarak kullanıldı.

Özel ekibin yaklaşık 15 bin ID üzerinde kimlik tespitine yönelik çalışmalarını sürdürdüğü belirtildi.

MAHREM İMAMLAR

Örgüt içerisinde sözde üst düzey öneme sahip mahrem imamlara yönelik çalışmalar da devam ediyor. Bu kapsamda bugüne kadar yapılan çalışmalarda yaklaşık 4 bin 670 ismin örgütün mahrem imamı olduğu belirlendi.

Örgütün hücre evi olarak bilinen “gaybubet” evlere düzenlenen operasyonlarda, bunlardan 1.400'ü yakalandı. 1.700'ünün ise farklı FETÖ soruşturmaları kapsamında tutuklanarak cezaevine konuldukları anlaşıldı. Firari 1.570 mahrem imamın yakalanmasına yönelik çalışmaların sürdüğü bildirildi.

EMNİYETİN ELİNDEKİ BİLGİLER ÖRGÜT ÜYELERİNİ ŞAŞIRTIYOR

Soruşturmalarda elde edilen bilgilerle örgütle mücadelede önemli bir mesafe kateden emniyet birimleri, şüphelilerin sorgularına girmeden önce “derslerini” iyi çalışıyor.

Osmaniye'de yürütülen FETÖ soruşturmasında gözaltına alınan bir mahrem imamın ifadesinde, “Örgüt bize 'Emniyetin elinde bir şey yok' dedi. Örgütün verdiği talimat doğrultusunda polisin bana yönelttiği iddiaları inkar ettim. Ama ByLock kullanıcı adım ile şifremi söylediklerinde devletin her şeyi bildiğini anladım.” ifadelerini kullandığı belirtildi. Mahrem imamın verdiği bu ifadenin, örgütün ByLock içeriklerinin deşifresinden ne kadar korktuğunun somut örneği olarak değerlendirildiği kaydedildi.

ANKESÖR SORUŞTURMASI ŞÜPHELİLERİNİN YARISINDAN FAZLASI İTİRAFÇI OLDU

FETÖ mensupları, ByLock ve örgüt içinde kullandıkları diğer haberleşme programlarının deşifre edilmesinin ardından büfeler ile kent merkezlerinde belli noktalarda bulunan ankesörlü telefonlar üzerinden haberleşmeye başlamıştı. Yapılan tespitlerin ardından birçok ilde buna yönelik soruşturmalar başlatılmıştı.

Emniyetin soruşturmalar doğrultusunda yaptığı operasyonlarda gözaltına alınan çok sayıda FETÖ'cü askerin mahrem yapılanmada yer aldıkları anlaşılmıştı.

Bu kapsamda bugüne kadar yapılan operasyonlarda 8 bin 360 şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerden yaklaşık 4 bin 200'ü etkin pişmanlıktan yararlanarak itirafçı olmak istedi. Bu noktada devreye giren Emniyet Genel Müdürlüğü, itirafçıların verdikleri bilgilerle operasyonları yönlendirmelerine izin verilmemesi konusunda il emniyet müdürlüklerini uyardı.

İTİRAFÇI, VERDİĞİ BİLGİLERİN ÖNEMİNE GÖRE SERBEST BIRAKILIYOR

Emniyet yetkilileri, bazı çevrelerce getirilen “İtirafçılar iki isim verip çıkıyorlar” eleştirisinin haksız olduğunu belirterek, böyle bir durumun söz konusu olmadığını, itirafçının verdiği bilgilerin eldeki bilgilerle karşılaştırıldığını, yeni ve yeterli bilgi vermeyen itirafçıların serbest bırakılmadığını vurguladı.

Ankesörlü telefonlardan yaptıkları görüşmelerin takip edilemeyeceğini düşünen FETÖ üyelerinin, bu yöntemlerinin de deşifre edilmesiyle iletişim kanallarının tamamen tıkandığı ve bunun da örgüt içerisinde paniğe neden olduğu ifade edildi.

Kaynak: AA