1 Nisan 2017 Cumartesi

30 bin FETÖ'cüye Yardım Kesiliyor!

Fuat Uğur, Türkiye gazetesindeki 01 Nisan 2017 tarihli yazısında FETÖ cephesindeki ilginç bir gelişmenin altını çiziyor. 16 Nisan’dan sonra terörist başı Gülen’in emriyle FETÖ’cü 30 bin kişiye yapılan yardımın kesileceğini belirten Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur, ABD merkezli CBS televizyonunun “Gülen’in kara para trafiği” başlıklı haberinin önemine dikkat çekiyor. Fuat Uğur, üç kuruş yardım için terörist başı Gülen’e sahip çıkan FETÖ’cülere ve ailelerine sesleniyor: “Harç bitti yapı paydos! İşte size yeni bir fırsat. Kendinizi kullandırtmayın. Yoksa çok geç olacak.”



FETÖ’nün son mali toplantısı geçen hafta Pensilvanya’da yapıldı. Toplantıya kıta sorumlularının yanı sıra İsmet Aksoy ile Avrupa bankalarında üzerine 3 milyar dolar kayıtlı para olan Ali Çelik de katıldı. Toplantının en kritik adamı Ali Çelik’in adını FETÖ mensupları çok iyi biliyor. Terörist başının manevi oğlu Cevdet Türkyolu ile yeni akraba oldular. Çünkü Ali Çelik ile Cevdet Türkyolu’nun çocukları (Ömer Çelik ve Hafsa Türkyolu) geçen yaz ABD’de evlendirildi.

Toplantının gündemi ise örgütün Türkiye’de tutuklanan, ihraç edilen mensuplarına ve ailelerine yapılmakta olan para yardımıyla ilgiliydi. FETÖ, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ileride kullanmayı düşündüğü elemanlarına ve hapisteki kritik üyeleriyle ailelerine aylık düzenli ödemeler yapıyor. Kirada olanlara ayda 2000 lira, olmayanlara ise 1500 lira yardım ediliyor.

Konu bu yardımların akıbeti ile ilgiliydi.

İşte bu çok önemli toplantının detaylarına sizin de yakından tanıdığınız kaynağım Ümit Akdemir ulaştı. Artık biliyorsunuz onun gönderdiği bilgilerin ne kadar doğru çıktığını...

Yardımlar devam edecek mi?

Bu mali toplantıda soru şuydu:

“Yardımların ödenmesine devam edilecek mi?”

Aslında fikir üç aşağı beş yukarı belliydi. Sayı yüksek, on binlerce FETÖ’cü ya tutuklu ya da meslekten ihraç edilmiş durumda. Eh, aradan 7 ay geçmiş. Düşünün maliyeti. Yaklaşık 30 bin FETÖ’cü elemana ayda 2000 lira yardım yapıldığını düşünürseniz 7 ayda 500 milyon liraya (117 milyon dolar) kadar bu tutar yükseliyor. Bunun yazı var, kışı var. Yıllarca sürecek sonuçta. Ne olacak peki?

Ümit Akdemir’e kendi kaynağının aktardığı bilgilere göre Ali Çelik’in anlattıkları terörist başının çiftliğindeki toplantıda konuşulanlarla bire bir örtüşüyor.

Fetullah son kararı veriyor

Toplantıda hazırlanmış raporları dinleyen Fetullah’ın ağzından şu cümleler dökülüyor:

“Ali Bey, İsmet Hoca… Türkiye’ye gönderilen bu meblağları artık 16 Nisan’dan sonra kesin. Açıktan bir şey söylemeyin. Sadece bitti demeniz kâfi. Türkiye’deki yakınları yardım edebilir. Bir kısmının birikimi de vardı zannedersem. Çünkü Türkiye dışındakiler bu meblağlara her zaman muhtaç olacaklar. Zaten haramiler de gönderilen paraların önemli kısmına el koyuyorlar.”

Kıta sorumluları dâhil herkes Gülen’in ağzından çıkan bu cümlelerle birlikte mali raporu onayladı ve 16 Nisan sonrası için Türkiye’deki tutuklu ve ihraç edilmiş FETÖ elemanlarına para yardımının kesilmesini kararlaştırdı.

Anlaşılan terörist başı bütün yükü Türkiye'de kalanlara, hem de hiç acımadan yıkıyor. Oysa yıllardır himmet adı altında bu tabandan toplanan paraları yurt dışına kaçırdı.

FETÖ'cülere yardım neden kesilecek?

Fetullah Gülen ve örgütü 17-25 Aralık ve 15 Temmuz başarısızlıklarının ardından kendisine en yakın 5 binden fazla elemanını yurt dışına çekti. Ama bu arada yurt dışındaki paralar da tehlikeye girdi. Sabah gazetesinin dünkü haberinden öğrendiğimize göre FBI, FETÖ’nün kara para trafiğinin peşine düştü ve Gülen’in kara kutuları Mustafa Özcan, Cevdet Türkyolu, İzzet Akyar ile Salih Dinçer’in ABD’deki şahsi hesaplarına yatırdıkları para transferleri şüpheli bulunarak hesapları donduruldu. Bu durum FETÖ için hayli vahim sonuçları beraberinde getirecek.

Daha, önceki gün Amerika’nın en büyük üç kanalından biri olan CBS’de yayınlanan “Gülen’in kara para trafiği” başlıklı program ise bunun ilk habercisiydi. Kısaca FETÖ için felaket geliyorum diyor ABD’de!

“Evet” çıkacağını o da gördü ve FETÖ’cüleri ateşe attı

Bu kararla birlikte Türkiye'dekiler gözden çıkarılıp bir anlamada ateşe atıldı, çünkü 16 Nisan’da referandumdan çıkacak sonucun istediği gibi olmayacağını terörist başı da gördü.

Yardımların kesilmesiyle birlikte artık tüm yük ailelerin üzerinde olacak.

Hem bu insanlara suç işlettir hem de “Bakın Erdoğan sizi yakıyor” diye propaganda yap.

Buna daha fazla inanacak aptal var mı Türkiye’de?

Buradan tüm ailelere Ümit Akdemir ile birlikte sesleniyoruz:

“Bakın 15 Temmuz darbe girişiminden dört ay önce de ‘Tavuk tarda sayılır; cemaatçi askerlere son uyarı’ diye yazdık ve hepinize ‘Gelin devletle iş birliği yapın. İzleniyorsunuz ve suçüstü yakalanacaksınız’ dedik. Ama büyük bölümünüz dinlemedi. Aranızdan akıllı olanlar çıktı ve onlar kendini kurtardı. Şimdi yine aynı şeyi söylüyoruz. Pensilvanya gözlerinizi kör, kulaklarınızı sağır ediyor. Gelin onun sözlerine kulak asmayın ve çocuklarınızı bu örgütün elinden kurtarmaya gayret edin. Devletle iş birliği yaparak evlatlarınızın daha az cezayla kurtulmalarını sağlayın. Mahkemelerde Pensilvanya’dan ve örgütten sürekli yemlenen avukatların esiri olmayın.”

Harç bitti yapı paydos!

İşte size yeni bir fırsat.

Kendinizi kullandırtmayın. Yoksa çok geç olacak!

26 Mart 2017 Pazar

FETÖ'nün “2Z” Kuralı: Ya Zengin Ya Zeki

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) finansman sağladıkları iddiasıyla aralarında şirket yöneticilerinin de bulunduğu şüphelilere yönelik hazırlanan fezlekede, FETÖ/PDY'nin örgüte katılacak öğrenciler için “2Z kuralı” uyguladığı belirtildi.



Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü, Kaçakçılık ve Mali Suçlar Soruşturma Bürosunca, Birim Gayrimenkul Limited Şirketi ile bu şirkete bağlı kuruluşlarda, özellikle Maltepe'de bulunan Pinhan restoranda FETÖ/PDY ile ilgili toplantılar yapıldığı, terör örgütüne finansman sağlandığı iddiaları üzerine aralarında şirket yöneticilerinin de bulunduğu şüphelilere yönelik hazırlanan fezlekede, örgüte katılacak öğrencilere uygulanan yönteme ilişkin dikkat çekici detaylar yer aldı.

Örgütün, etki altına aldığı öğrencileri öncelikli olarak eğitim fakültelerine yönlendirdiği belirtilen fezlekede, “Hukuk, tıp, mühendislik fakülteleri gibi yüksek puanla kayıt alan bölümleri kazanabilecek öğrencilere bu bölümler yerine eğitim fakültelerinin tercih ettirilmesi toplumun değişik kesimlerince eleştirilmiştir. Ancak zaman göstermiştir ki eğitim fakültelerine yönelinmesinin, örgütün uzun vadeli planlarının bir parçası olduğu görülmüştür.” ifadelerine yer verildi.

Fezlekede, örgütün eğitim kadrosunun nitelik ve nicelik açısından yeterli düzeye ulaşmasının ardından kendisine bağlı öğrencileri çağın gereksinimleri doğrultusunda yönlendirdiği ve geleceğin elitlerini yetiştirmeye başladığı vurgulanarak, şu bilgilere yer verildi:

“Eğitim gönüllüsü diğer kuruluşların ve dini referanslı yapıların aksine FETÖ/PDY, ihtiyaç sahibi olan öğrencileri değil, zeki ve başarılı öğrencileri hedef almış, hatta bu öğrencilere IQ testleri yaptırmıştır. Böylelikle örgütün devleti ele geçirme amacına ulaşmasına katkı sağlayacak kadrolaşma faaliyetlerinin önü açılmıştır. Örgütte ilk kurulduğu günden bu yana '2Z kuralı' diye bilinen bir kural vardır. Örgüte katılacak öğrencilerde iki özellik aranmaktadır. Ya zengin olacak ya da zeki olacak. Zengin olanlar için ayrı, zeki olanlar içinse ayrı programlar uygulanmaktadır. Hem zengin hem de zeki ise örgüt için bulunmaz bir fırsat olarak algılanır.”

Terörist başı Fetullah Gülen'in 1970’lerin sonunda başlattığı uzun vadeli projenin ilk halkasını eğitimin oluşturduğu belirtilen fezlekede, tedrisattan geçenlerin başta emniyet, yargı, TSK ve mülkiye olmak üzere devletin önemli kademelerine yerleştirildiği, bir kısmının ise iş adamı olmaya aday gösterildiği kaydedildi.

Fezlekede, örgüte eleman temin etme hususunda düzenli ve sistemli olarak çalışıldığı ifade edilerek örgüte kazandırılması amaçlanan kişiye “ikram-izzet-ziyafet” yöntemlerinin uygulandığı kaydedildi.

Özellikle küçük yaşta başarılı öğrencilere, sahilde, deniz evinde ya da kırsal alanlarda bulunan yayla evlerinde, yaz kampı şeklinde kampa çağrılarak eğitim verildiği ve şahısların temaslarının kontrol edilip test edildiği aktarılan fezlekede, planlanan bu kampların "düğüne çağırmak", kamp yapılacak evlerin ise “köşk” şeklinde örgütsel olarak kodlandığı vurgulandı.

16 Mart 2017 Perşembe

Bir FETÖ İğrençliği Daha: Haz Almadan Zina Yapılabilir

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ/PDY'ye finansman sağladıkları iddiasıyla aralarında şirket yöneticilerinin de olduğu şüphelilere yönelik hazırlanan fezlekede, örgütün yapılanmasına ilişkin önemli bilgilere yer verildi. Fezlekede, “Yine tedbir için içki içilebilir, haram yenilebilir, hatta çok zor durumda kalınırsa haz alınmadan zina dahi yapılabilir. Bu da örgütün belli bir yeri ele geçirme, bir kuruma sızma ya da önemli birisini kafalamada kullandığı stratejilerdendir” denildi.



Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) finansman sağladıkları iddiasıyla aralarında şirket yöneticilerinin de bulunduğu şüphelilere yönelik fezleke hazırladı.

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü, Kaçakçılık ve Mali Suçlar Soruşturma Bürosunca, Birim Gayrimenkul Limited Şirketi ile bu şirkete bağlı kuruluşlarda, özellikle Maltepe'de bulunan Pinhan Restoran'da FETÖ/PDY ile ilgili toplantılar yapıldığı, terör örgütüne finansman sağlandığı iddiaları üzerine aralarında şirket yöneticilerinin de bulunduğu şüphelilere yönelik hazırlanan fezleke tamamlandı.

Fezleke, İstanbul ağır ceza mahkemelerinde dava açılması amacıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'na gönderildi.

Fezlekede, aralarında örgütte üst düzey yönetici olarak değerlendirilen Ali Çelik, Metin Birdal, Ahmet Çelik, Hızır Güngör ve Mehmet Gözütok gibi isimlerin de bulunduğu 47 şüpheliye, “terör örgütü FETÖ/PDY yöneticisi ve üyesi olma”, “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme”, “terör örgütünün finansmanını sağlama” ve “nitelikli dolandırıcılık” suçlamaları yöneltiliyor.

Şüphelilerin silahlı terör örgütü FETÖ/PDY üyesi oldukları kaydedilen fezlekede, şüphelilerin bu örgütün emir ve talimatlarıyla hareket ederek örgüte insan ve para kaynağı sağlamak maksadıyla şirketler kurdukları, bu şirketler aracılığıyla finans temin ettikleri, bu iş ve işlemler yapılırken gizli, sistematik ve organize hareket ettikleri anlatıldı.

İstihbarat ve paranın olduğu her yerde FETÖ/PDY vardır

Örgütün “lider merkezli” bir yapıya sahip olduğu, lidere en yakın insanların da liderin koruyucusu durumunda bulunduğu belirtilen fezlekede, hareketin en dışında ise örgüte ilgi duyanların olduğu bildirildi.

Örgüt mensuplarının evliliklerini dahi bağlı bulundukları imamların izin ve talimatları doğrultusunda gerçekleştirdiği kaydedilen fezlekede, “Özellikle bürokraside üst düzey görev yapanlarla ilgili çalışmalar yapılarak, çok güvendikleri kadın örgüt elemanlarıyla evlenmeleri sağlanarak, devlet içinden bu şekilde de bilgi akışını örgüt lehine temine önem vermektedirler. Kendilerini dini bir yapılanma olarak lanse etseler de istihbaratın ve paranın olduğu her yerde mutlaka FETÖ/PDY vardır.” değerlendirmesi yapıldı.

Fezlekede, dini unsurları temel alarak hareket ettiğini savunan FETÖ/PDY'nin, dini değerleri zamana ve şartlara göre kendi idealleri doğrultusunda yorumlaması, devleti kendisine hasım olarak görmesi, açık ve şeffaf olmak yerine bir istihbarat örgütü gibi “kod” isimler, özel haberleşme kanalları, kaynağı bilinmeyen paralar kullanması, çeşitli yabancı misyon temsilcileriyle mahiyeti bilinmeyen görüşmelerde bulunmasının, söz konusu yapının casusluk faaliyetlerini de kapsayan organize bir örgüt olduğunu ortaya koyduğu anlatıldı.

“Dar Daire-Geniş Daire” oluşumları

Örgüt içerisinde kayıtlara da geçen iki oluşum bulunduğu belirtilen fezlekede, “Bunlar ‘dar daire’ ile ‘geniş daire’dir. Geniş dairede her şey konuşulup bilinmez, sadece dar dairede alınan kararlar kendilerine iletilir ve gerekenleri yaparlar. Dar dairede ise özellikle Pensilvanya'dan gelen talimatlar kendilerince özetlendikten ve süzdükten sonra geniş dairenin bilmesi gerekenleri onlara iletmekle görevlidirler. Dar daire ile geniş daire arasındaki irtibatı, il imamları ve bölge imamları sağlamaktadır. Aralarında gizli, sistematik, karmaşık ve kapalı devre çalışan bir sistem mevcuttur. Herkes bilmesi gerektiği kadar bilir. Duyması gerektiği kadar da duyar.” ifadeleri yer aldı.

Örgütün çok mahrem olmak kaydıyla çok dar bir dairenin bildiği şekilde özel ablalar yetiştirdiği anlatılan fezlekede, şu bilgilere yer verildi:
Bu ablaların iş adamları, siyasiler, devlet görevlileri ya da işlerine yarayacak kim varsa onlarla ilişkiye girmeleri sağlanır. Bu ilişkiler kayda alınır. Bu kayıtla da ilgili kişilere şantajlar yapılarak, örgüte bürokratik güç, maddi güç ya da bu şahısların kerhen destek vermelerinin sağlanmasıyla insan gücü temini yoluna da gittikleri birçok olayda varit olmuştur. Bu yollarla elde edilen devletin ulusal güvenliğiyle ilgili istihbari bilgiler, örgütün birlikte iş yaptığı devletlere servis edilerek gerektiğinde Türkiye aleyhine kullanılmıştır.
Örgüt için haberleşme, talimatların alınıp verilmesi, gelişmelerin güvenli ve zaman kaybetmeksizin aktarılması, faaliyetlerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi hayati öneme sahiptir. En önemli haberleşme aracı GSM hatlarıdır. Yaklaşık 3 ayda bir yeni bir GSM hattı temin edilmekte ve eski hatla birlikte telefon cihazı da değiştirilmektedir. Kiralık hatlar vasıtasıyla kriptolu IP telefon kullanılması, özellikle yurt dışındaki okullarla irtibatta kullanılan yöntemlerdendir. Canlı kurye kullanılması, en sağlıklı haberleşme yöntemlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Talimat almak ve faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla doğrudan ABD/Pensilvanya'ya gidilerek, örgüt lideri Gülen ile yüz yüze görüşülmekte ve talimatlar bizzat alınmaktadır.
Tedbir için içki içilebilir, zina yapılabilir, haram yenebilir

Fezlekede, örgüt toplantılarında verilen talimatların ufak kağıtlara yazıldığı, hatta bunların lüzumu dahilinde yok edilebilmesi için yenilebilir özellikte olmasının sağlandığı vurgulanarak, “Örgüt içerisinde gizlilik çok önemlidir. Bunun için tedbir her şeyden önemlidir. Halka dini bir cemaat algısı verilmesine rağmen tedbir amaçlı olarak namaz kılınmamış, özellikle 1990'lı yılların sonlarında üniversitelerde meydana gelen başörtüsü olaylarında örgüt liderinin talimatı doğrultusunda ‘Başörtüsü teferruattır’ denilerek hiç itiraz edilmeden, sormadan ve sorgulamadan kızların başlarını açtırmışlardır. Yine tedbir için içki içilebilir, haram yenilebilir, hatta çok zor durumda kalınırsa haz alınmadan zina dahi yapılabilir. Bu da örgütün belli bir yeri ele geçirme, bir kuruma sızma ya da önemli birisini kafalamada kullandığı stratejilerdendir.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Okunmuş “1” dolarlar

Aynı şekilde 15 Temmuz darbe girişiminden sonra başlatılan soruşturmalar sırasında bu silahlı terör örgütü üyeleri ve yöneticilerinin ev, iş yeri ve üst aramalarında ele geçirilen 1 dolarların da tesadüf olmadığı aktarılan fezlekede, şunlar kaydedildi:
Bu bir dolarların örgüt lideri Fetullah Gülen tarafından okunarak tılsımlı bir şekilde örgüt üyelerine ulaştırıldıkları, kişinin örgüt içerisindeki konumuna göre bazen harfin önemli olduğu, özellikle de yurt dışında ise rakamlardan kişinin örgüt üyesi olup olmadığının tespitinde kullanıldığı, bu bağlamda herhangi bir örgüt üyesi yurt dışındaki bir örgüt okuluna ya da kuruluşuna gittiğinde kendisindeki bir doların üzerindeki seri numarası bilgisayardan kontrol edilerek bir doların örgüt tarafından verilip verilmediğinin belirlendiği ve ona göre kabul edilip edilmeyeceğine karar verildiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla da bir dolarlar örgüt içerisinde bir nevi kimlik numarası olarak kullanılmıştır.
Kaynak: http://www.sabah.com.tr/gundem/2017/03/16/feto-fezlekesine-girdi-haz-almadan-zina-yapilabilir 

14 Mart 2017 Salı

FETÖ'cü Canilerin Tüyler Ürperten Mesajları

Acıbadem muhtarı dahil 6 kişiyi şehit eden darbecilerin soruşturması tamamlandı. Darbeci komutan, “Sahada biri olarak kalabalığa ateş ediyorum. Bekliyorum. Tekrar tekrar. 10-15 kişi pert! İnsiyatif kaybetme yok” diye mesaj yazmış.



Muhtarı şehit eden darbeci de öldürüldü

İddianamede Acıbadem Mahallesi Muhtarı Mete Sertbaş'ı öldüren Yüzbaşı Mehmet Karabekir'in de teslim ol çağrılarına uymadığı ve öldürüldüğü belirtildi. İddianamede darbeci askerlerin telsiz kodu olarak “Irmak” ismini kullandıkları ortaya çıktı. 7'si rütbeli olmak üzere tutuklu 41 şüpheli hakkında 9'ar kez ağırlaştırılmış müebbet ile 559'ar yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları talep edildi.

319 sayfa, 7'si rütbeli 41 asker şüpheli

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Başsavcı vekili İsmail Uçar koordinesinde cumhuriyet savcıları Hikmet Pak ve Bülent Başar tarafından hazırlanan 319 sayfalık iddianamede, 7'si rütbeli 34 er olmak üzere hepsi tutuklu 41 şüpheli yer alıyor.

Darbeci askerlerin ateşiyle şehit olan 6 isim

İddianamede, darbe girişimi sırasında darbeci askerler tarafından ateş edilmesi sonucu hayatını kaybeden Acıbadem Mahallesi Muhtarı Mete Sertbaş, Muhammet Fazlı Demir, Murat Mertel, Murat Naiboğlu, Orhun Göytan ve Şirin Diril maktül sıfatıyla yer alırken, yine darbeci askerler tarafından yaralandığı tespit edilen 23 kişinin dahil olduğu 44 kişi de müşteki sıfatıyla yer aldı.

Darbeciler 2. Zırhlı Tugay'dan çıktı...

İddianamede 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında darbe girişiminde stratejik noktalardan olan Acıbadem Türk Telekom Bölge Müdürlüğünü kontrol altında tutma görevinin Kurmay Yüzbaşı Mehmet Karabekir'e verildiği, Karabekir'in komutasında 4 zırhlı askeri araç ve bir otomobille birlikte 41 askerin saat 22.45'te Tugay'dan çıkış yaptıkları belirtildi.

Acıbadem muhtarının öldürülmesi

İddianamede Mehmet Karabekir'in Acıbadem Mahallesi Muhtarı Mete Sertbaş'a silahla ateş ederek öldürmesine ilişkin fotoğraflara da yer verildi. Karabekir'in yanında 3 asker ile birlikte Muhtar Mete Sertbaş'ın uzun namlulu silahla karnına ateş ettiği, Mete Sertbaş'ın karnını tutarak geri döndüğü ve yürümeye çalıştığı ancak birkaç adım attıktan sonra yere düştüğü ve sırt üstü yere uzandığı, Mehmet Karabekir'in yanına gelerek bir müddet yerde yatan maktul Mete Sertbaş'a baktığı anlatıldı.

Darbeci yüzbaşının vurulması...

İddianamede Acıbadem Türk Telekom'u işgal eden darbeci askerlerin başındaki Kurmay Yüzbaşı Mehmet Karabekir'in vurulmasına da yer verildi. Olay anına ilişkin güvenlik kamera görüntülerinden elde edilen fotoğraflarda, Karabekir'in TELEKOM girişinde vurulduğu, vurulduğu yerde yanında birkaç askerin daha olduğu, bu askerlerden birinin hedef gözeterek ateş ettiği görülüyor. İddianamede, Karabekir'in “teslim ol çağrılarına uymadığı için muhtemelen kolluk kuvvetlerince etkisiz hale getirildiği” ifade edilirken, Karabekir'in vurulduktan sonra askerler tarafından sürüklenerek gelen zırhlı araca bindirildiği, daha sonra aracın Kadıköy Çevre Yolu istikametine doğru hareket ettiği fotoğraflarla anlatıldı.

“Boşa sıkmayın... Sadece hedefe ateş edin”

Darbe girişiminde işgal edilen Türk Telekomun güvenlik personelinin de ifadeleri iddianameye girdi. Güvenlik görevlisi Burhan Ahmet Karabudak, binayı işgal eden askerlerin silahlarını topladıktan sonra kendilerini binaya soktuklarını, sabaha kadar burada kaldıklarını anlattı. Karabudak, darbeci komutanın askerlere zaman zaman “Boşa sıkmayın, sadece hedefe ateş edin” diye talimat verdiğini söyledi.

Darbecilerin silahıyla yaralananlar o geceyi anlattı

Darbeye direnmek için Acıbadem'e gittiğini belirten Barbaros Aslanoğlu, konuşmak için gittiği yüzbaşının kendisine ateş ettiğini ve kolundan yaralandığını söyledi. Yerdeyken bir erin kendisine “Abi sen kaç, yoksa yüzbaşı seni öldürecek” demesi üzerine yaralı halde motosikletine binerek olay yerinden kaçtığını söyledi.

Yukarıdan deli komutan geliyor...

Aracıyla Acıbadem'den Kısıklı'ya gitmek isterken darbeci askerlerin yolu trafiğe kapatması üzerine aracından inerek askerlerle konuşmaya çalıştığını anlatan Halil Kırmızıgül de “Ben darbe olup olmadığını sorduğumda ‘Evet onlar rezidansta yaşarken siz açlıktan ölüyorsunuz dağılın’ dedi. Daha sonra yanımda bulunan bir kişi beni kolumdan tutarak ‘yukarıda caddeden deli bir komutan geliyor’ diye beni uyardı. Bu esnada gelen rütbesini görmediğim bir asker muhtara yakın bir mesafeden ateş etti. Kendimi yere attım. Aracıma döndüğümde kasığımdan ve ayak parmağımdan yaralandığımı gördüm” diye konuştu.

Yoldan geçen araca ateş açtılar, servis şoförü vuruldu

İddianamede darbeci askerlerin protesto amaçlı konvoy şeklinde geçen araçlara da ateş ettikleri kaydedildi. Açılan bu ateşler sonucu protesto gösterisinde bulunmak için Acıbadem'e gelen servis aracı sürücüsü Şirin Diril'in hayatını kaybettiği, başka bir araçta bulunan Sabri Metin Ballı'nın da yaralandığı belirtildi.

“Askerlerin değil, evlerin birinden ateş edilmesi sonucu yaralandım...”

Müşteki Yakup Dursun ise, halkla birlikte Acıbadem Caddesi'ne doğru yürürken bir el silah sesi duyduğunu ve kolundan yaralandığını anlatarak, “Daha sonra öğrendiğine göre askerler benden uzakta Türk Telekom'da bulunuyorlarmış. Benim askerlerin değil cadde üzerinde bulunan evlerden birinden ateş edilmesi sonucu yaralandığımı düşünüyorum” diyerek kendisini vuranın tespit edilmesini istedi.

Darbeciler, Acıbadem'e varmadan bir emniyet müdürü ile bir polisi yaraladılar

İddianamede, darbecilerin Acıbadem'e gitmeden önce E-5'te önlerini kesen Kadıköy İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı Ahmet Başeğmez ile polis memuru Erhan Söyleyici de silahla yaraladıkları belirtildi. Müşteki Ahmet Başeğmez'in ifadesinde darbecileri durdurduktan sonra yaptıkları eylemin kanunsuz olduğunu söylemesine fırsat vermeden kendilerine ateş ettiklerini, kendisinin belinden, polis memuru Erhan Söyleyici'nin ise kolundan yaralandığını, darbecilerin daha sonra yoluna devam ettiklerini anlattı. Mehmet Aziz Yıldırım isimli müşteki de ifadesinde, aracın içindeyken sırtından vurulduğunu, bulabildiği bir taksiyle hastaneye gittiğini anlattı.

Şüpheli er: Yüzbaşı, bize yaklaşan vatandaşları ateş ederek öldürüyordu

İddianamede yer alan şüpheli er Mehmet Uysal ifadesinde, “Mehmet Karabekir yüzbaşı bize 'ne oluyor diye yaklaşan' vatandaşları ateş ederek öldürüyordu. Benim gördüğüm kadarıyla ‘Allahuekber’ deyip üzerimize gelen bir vatandaşı vurdu, yan tarafta bir vatandaşı vurdu, bir de yukarıda toplanan kişilerin üzerine ateş etti, yine arabanın içerisindeki bir vatandaşı öldürdü, bize ateş emri verdi. Mermiyi boşa kullanmayın havaya ateş etmeyin, üzerlerine ateş edin, ikazınıza uymayan kişileri öldürün diyordu. Benim yanımda bir kaç arkadaşımı tehdit etti, ateş etmemizi istedi. Ben bütün bu olan olaylar karşısında üzerimize vatandaş gelmesin diye Mehmet Karabekir'in tehdidiyle üç kez havaya silah sıkmak zorunda kaldım. Bizim komutanımız olmadığı halde yüzbaşı olması nedeniyle bize hükmetti” dedi.

Darbecilerin İstanbul'daki telsiz kodu “Irmak”

Darbe girişimine katılan askerlerin telsiz görüşmelerinde “IRMAK” kodunu kullandıkları ortaya çıktı. Kalkışmanın İstanbul'daki ayağını yöneten 2. Zırhlı Tugay Komutanı Özkan Aydoğdu'nun, telsiz görüşmelerinde, darbecilere “IRMAK 1” koduyla emirler verdiği belirlendi. Acıbadem'deki Türk Telekom'u işgale giden Kurmay Yüzbaşı Mehmet Karabekir'in de “IRMAK 8” kodunu kullandığı ve “IRMAK 1” e hitaben telsizden “Acıbadem tamam” anonsu yaptığı kaydedildi.

Whatsapp konuşmaları

İddianamede yine “Yurtta Sulh Konseyi” isimli Whatsapp grubunda yer alan Kurmay Yüzbaşı Mehmet Karabekir’in gruba attığı mesajlara da yer verildi.

Darbeci askerleri yöneten Muzaffer Düzenli: “Tüm unsurlar sahaya insin”
Mehmet Karabekir: “Silahla Ateş ettim yaralıları var”
Mehmet Karabekir: “Devam ediyorum”
Mehmet Çelebioğlu: “Mehmet devam”
Muzaffer Düzenli: “Arkadaşlar tereddüt edilmeden ateş edilecek”
Muzaffer Düzenli: “Tekrar emri iletiyorum. Toplanan kalabalıklar ateşle dağıtılacak.”
Mehmet Karabekir: “Sahada biri olarak Ateş, kalabalığa Ateş ediyorum bekliyorum. Tekrar tekrar”
Mehmet Karabekir: “10-15 kişi pert, insiyatif kaybetme yok”
Mehmet Karabekir: “Acıbadem kontrol iyi”
Mehmet Karabekir: “Benim buraya kobra geldi”
Mehmet Karabekir: “Etrafı sarmaya çalışıyor çatışmaya devaaamm”
Mehmet Karabekir: “Moral bozmak yok, kanımızın son damlasına kadar devam”
Mehmet Karabekir: “Topçunun Tugayda mühimmatı var mı veya havan?”
Mehmet Karabekir:  “Genel alanlara denenebilir”
Mehmet Karabekir: “Acımak yok”
Mehmet Karabekir: “1. Orduya gideyim mi?”

şeklinde mesajlar paylaştığı belirtildi. Karabekir’in attığı mesajlarla halka ve emniyet güçlerine ateş ettiği, darbecilerin emrine tam olarak uyguladığı kaydedildi.

9’ar kez ağırlaştırılmış müebbet istendi

İddianamede, şüpheli türbeliler teğmen Şerif Özbay, astsubay Serkan Aplak, uzman çavuşlar Ali Karahan, Bayram Aydın, Özgür Kaya, Hasan Övez ve Yasin Kayhan ile 34 şüpheli er hakkında “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme ve Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme” suçlarından 3’er kez, “Bir Suçun İşlenmesini Kolaylaştırmak İçin Kasten Öldürme” suçundan çıkan olaylarda hayatını kaybeden 6 kişi için 6’şar kez olmak üzere toplam 9’ar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması talep edildi.

Diğer suçlardan da 559’ar yıla kadar hapis cezası talep edildi

Yine tüm şüpheliler hakkında çıkan olaylarda yaralananlar için 23 kez “Bir Suçun İşlenmesini Kolaylaştırmak İçin Kasten Öldürmeye Teşebbüs” ile “Kamu Malına Zarar Verme”, “Mala Zarar Verme”, “Kamu Kurumları Arasındaki Haberleşmeyi Hukuka Aykırı Olarak Engellemeye Teşebbüs”, “Kişiyi Cebir, Tehdit Kullanarak, Silahla, Birden Fazla Kişi İle Birlikte, Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle, Zincirleme Olarak Özgürlüğünden Yoksun Kılmak” ve “Silahlı Terör Örgüte Üye Olmamakla Birlikte Örgüt Adına Suç İşlemek” suçlarından 331 yıldan 559’ar yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları istenen iddianamede, darbe girişimi gecesinde muhtarı vuran yüzbaşı Mehmet Karabekir’in kolluk kuvvetlerince etkisiz hale getirildiği için hakkında takipsizlik kararı verildiği belirtildi.

Başsavcılıkça onaylanan iddianame İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.

6 Mart 2017 Pazartesi

Kamuda, 20 Bini Akademisyen En Az 400 bin FETÖ Bağlantılı Personel

FETÖ’cülerin tespiti için 2008-2014 yılları arasında yapılan ve öğretim elemanı olmayı koordine eden ALES sınavları incelendi. Sadece 2008 ve 2009 yıllarındaki ALES’te birinci olan 32 bin 320 kişi mercek altına alındı!



15 Temmuz darbe girişiminden sonra, kamuda görev alan FETÖ üyeleri hakkında kapsamlı bir soruşturma başlatıldı. Bu soruşturmaların merkezinde ise kamuya personel alımında kritik bir rol alan ÖSYM ve kamuya personel sağlayan sınavlar incelemeye alındı. Son olarak geçen Aralık ayında ÖSYM’nin kozmik odası olarak bilinen ‘Soru Hazırlama ve Geliştirme Daire Başkanlığında aralamalar yapıldı.

400 bin personel!

Yapılan incelemelerde 2008 yılından başlayarak UDS (Uluslararası Dil Sınavı), KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı), ALES (Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı) araştırıldı. Bu incelemeler sırasında yaklaşık 400 bin kamu personelinin FETÖ ile bağlantısı olabileceği görüldü. En çarpıcı sonuçlar ise üniversitelerde tespit edildi.

32 bin birinci

Üniversitelere personel alınımında kriter olan ALES sonuçları incelendiğinde binlerce kişinin kopya çektiği belirlendi. Buna örnek olarak 2008-2009 yıllarında ALES sonuçları gösterildi. 2008’de yaklaşık 317 bin kişi ALES’e girdi, 11 bin 930 birinci çıktı. 2009’da ise yaklaşık 375 bin kişi girdi, 20 bin 290 kişi birinci oldu. Bu durum hayatın olağan akışına ters olarak görüldü. Çünkü bu sınavda en fazla 3 hata yapan bile dereceye giremezken iki sınavda toplam 32 bin 320 birinci çıktı. Bu olağan dışı durum 2016 sonuçları ile karşılaştırıldığında daha net ortaya çıktı. 2016 sonuçlarına göre 332 bin adayın girdiği sınavda en fazla iki soru yanlış yapan sayısı bile 140. Aradaki fark soruların çalındığı sonucunu ortaya çıkardı.

27 bin kadro

Savcılık tarafından 2008-2014 yılları arasındaki 6 sınavın en fazla puan alanların listesi hazırlandı. Bu liste içinde üniversitelere yerleşenler belirlendi ve ALES sayesinde yaklaşık 30 bin kişinin akademik kadroya yerleştiği tespit edildi. Daha sonra bu 30 bin kişi araştırıldı. Soruşturmalar kapsamında itirafçı olarak ifade verenler de oldu. İtirafçılar içinde birinciler de yer aldı. Savcılık ifadelerinde birinci olduklarını ancak sınavdan önce soruların kendilerine verildiğini itiraf ettiler. 30 bin kişi içinde ise en az 20 binin FETÖ ile bağlantısı olduğu değerlendiriliyor.

910 Akademisyende ByLock!

Akademik kadro ile ilgili yürütülen bir başka soruşturma ise ByLock ile ilgili. MİT tarafından ByLock üzerinde yapılan incelemelerde 122 bin kişinin ismine ulaşıldı. Bu rakam içinde ise 910 akademik personelin ByLock kullandığı belirlendi. Bu kişilerin aktif olarak ByLock programını kullandıklarının saptanmasından sonra YÖK’e bu kişilerin listeleri gönderildi. YÖK tarafından yapılan işlemlerle bu kişilerin üniversite ile ilişiklerinin kesilmesi bekleniyor.