20 Kasım 2021 Cumartesi

Görevdeki 14 Hâkim FETÖ İrtibatlı Çıktı

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY) üyesi oldukları ve “Çalışma Evi” olarak adlandırılan hücrelerinde hâkimlik ve savcılık sınavlarına hazırlandıkları tespit edilen 54 kişiye operasyon yapıldı. 14 hâkim ve savcının aktif görevde bulunduğu ortaya çıktı. Savcılığın ihbarı üzerine HSK 14 yargı mensubu hakkında işlem başlatırken operasyonda gözaltına alınan bir avukatın da görevde bulunan bir kaymakamın eşi olduğu belirlendi. Bir diğer avukatın ise Ankara Üniversitesinin avukatlarından olduğu ortaya çıkarıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca yürütülen bir soruşturma kapsamında, FETÖ'nün “Çalışma Evi” olarak adlandırılan hücrelerinde hâkimlik-savcılık sınavlarına hazırlandıkları tespit edilen 14'ü aktif görevde hakim-savcı ve 11 avukatın arasında bulunduğu 54 kişiye yönelik operasyon düzenlendi.

AKTİF GÖREVDEKİ 14 HÂKİM-SAVCI DEŞİFRE OLDU

Operasyon kapsamında FETÖ mensuplarının, 2013 yılı Adalet Bakanlığı Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcılığı adaylığı yazılı yarışma sınavına girecek örgütle ilişkili hukuk fakültesi mezunu kişilerle iletişim kurdukları saptandı. Örgütün, bu kişileri örgüte ait “Çalışma Evleri”ne yerleştirdiği belirlendi. Soruşturma kapsamında halen aktif görevde bulunan 14 hâkim ve savcının örgüt evlerindeyken aileleriyle iletişimi kendi telefonlarıyla değil örgütün vermiş olduğu hatlarla sağladıkları, etkin pişmanlıktan faydalanan kişilerin beyanlarıyla ortaya çıktı.

HSK İDARİ SORUŞTURMA BAŞLATTI

İtirafçı beyanlarının ardından soruşturmayı genişleten savcılık yaptığı incelemede 5 örgüt hattını, aktif görevde bulunan, E.T.A., E.Ş., G.S., Ö.Ö., D.K., D.I.C., Ç.K., A.D., N.G.Ö., A.B., H.Ç., H.Y.T., Z.G. ve A.U.nun kullandığı belirlendi. Ardışık aramalarda da çıkan hakim ve savcılar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından HSK'ya bildirilince görevdeki kişiler hakkında idari soruşturma başlatıldı.

ŞÜPHELİLERDEN 10'U YAKALANDI

Başlatılan soruşturma kapsamında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, İstanbul, Ankara, Adana, Van, Diyarbakır, Antalya, Denizli ve Artvin'de düzenlediği eş zamanlı operasyonda, şüphelilerden 11'ini yakaladı. Adreslerde yapılan aramalarda, çok sayıda örgütsel doküman ve dijital malzeme ele geçirildi. Gözaltına alınan şüpheliler emniyetteki işlemlerinin sürdüğü, firari 1 kişinin yakalanması için çalışmalar devam ediyor.

FETÖ ŞÜPHELİSİ GÖREVDEKİ KAYMAKAM'IN EŞİ ÇIKTI

Yapılan operasyonlar kapsamında alınan bir avukatın ise halen aktif görevde bulunan bir kaymakamın eşi olduğu belirlendi. Şüpheli avukat E.U., savcılıkta verdiği ifadesinde örgütün Kurtköy'de bulunan çalışma evlerinde hakimlik savcılık sınavlarına hazırlandığını, avukat olarak çalışmaya başladığında şu an evli bulunduğu kaymakam eşiyle tanıştığını anlattı. İtirafçılık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirten avukat E.U., sınavlara kendisinin çalıştığını örgütle bir bağının bulunmadığını anlattı.

İSTANBUL'DA 5 FARKLI ÇALIŞMA EVLERİ

Savcılık soruşturma kapsamında FETÖ/PDY'ye ait İstanbul'un Ümraniye, Başakşehir, Kurtköy ve Üsküdar ilçelerinde toplamda 5 farklı “Çalışma Evleri” bulunduğunu tespit etti. Soruşturma kapsamında 11 şüpheli avukat hakkında iddianameler hazırlanırken bir avukatın Ankara Üniversitesinin avukatlığını yürüttüğü edinilen bilgiler arasında yer aldı.

Kaynak: SABAH (Atakan Irmak)

29 Mayıs 2021 Cumartesi

FETÖ'cü Kamikazeler İş Başında!

İstikrarı baltalamak için kaos planını devreye alan ittifak derinleşti. Suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarını gündemde tutmak için gazetecilik kimliği kılıfıyla provokasyona soyunan AA muhabirinin kamikaze eylemi örgütün önceki girişimlerini hatırlattı. Örgütün, Rusya Büyükelçisi’ni öldürecek kadar ileri gitmesi, kaos planında sırada ne var sorusunu akıllara getirdi.

Emekli amirallerin bildirisi, 128 milyar dolar yalanı, HDP ile gizli pazarlık, mafya kasetleri ve Meral Akşener’in Rize provokasyonun ardından FETÖ de devreye girdi. Kripto hücreleri uyandıran örgüt, Anadolu Ajansı üzerinden “kamikaze” saldırısı ile açılış yaptı. Örgütün kripto polis Mevlüt Mert Altıntaş’a Rusya Büyükelçisi’ni vurduracak kadar ileri gitmesi, kaos planında sırada ne var sorusunu akıllara getirdi.

ÇETELERİN AĞZIYLA SORU

Son birkaç haftada istikrarı hedef alan saldırılara önceki gün bir yenisi daha eklendi. Anadolu Ajansı Muhabiri Musab Turan, İstanbul Pendik’te bir program sonrasında Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye provokatif bir soru yöneltti. Gazetecilik sınırlarını aşan Turan, çeteler ve terör örgütlerinin iddialarıyla Süleyman Soylu’yu hedef aldı.

TÜM ADIMLARI PLANLI

Ağabeyi FETÖ’den ihraç polis memuru, ablası da örgüt bağlantılı olan Musab Turan’ın girişimi “gazetecilik faaliyeti” diye pazarlanmak istense de altından FETÖ’nün kamikaze saldırılarına benzer planlı bir operasyon çıktı. Turan, provokatif sorusunu tüm kanalların da canlı olarak yayınladığı bir programda sormak istedi.

PERISCOPE İSTEĞİ DE KABUL EDİLMEDİ

Ajans, bakanların tüm programlarında olduğu gibi bu programı da abonelerine görüntülü olarak aktardı. Ancak aynı saatte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da programı olduğu için televizyon kanalları Erdoğan’ın programını yayınladı. Amacına ulaşamayan Turan, ajans yetkilileri ile görüşerek programın Periscope’dan canlı yayınlanmasını istedi. Ancak başka bir program olduğu için bu talebi de karşılık görmedi. Amacına ulaşamayan Turan, bunun üzerine kendi sosyal medya hesabı üzerinden canlı yayın yaparak provokasyona imza attı.

1 SAAT ÖNCE BABASI EŞYALARINI ALDI

Turan’la ilgili soru işaretleri bununla sınırlı kalmadı. Musab Turan’ın programda olduğu saatlerde Anadolu Ajansı’nın Cevizlibağ’daki binasına sürpriz bir ziyaret gerçekleşti. Muhabirin Babası Ali Seydi Turan, olaydan iki saat önce oğlunun eşyalarını almak için Anadolu Ajansı’nın Cevizlibağ’daki ofisine gitti. Oğlunun eşyalarını almak için geldiğini söyleyen Baba Turan içeri alınmadı. Bunun üzerine güvenliği arayan Musab Turan’ın isteği üzerine masasında topladığı eşyaları güvenlik tarafından Baba Seydi Torun’a eşyaları teslim edildi.

Abisi ve ablası örgüt bağlantılı olan Musab Turan’ın provokasyonu, kripto FETÖ’cülerin kamikaze saldırılarını hatırlattı. Özellikle 19 Aralık 2016’da gerçekleştirilen “Rus Büyükelçi Anrew Karlov” suikastı akıllara geldi. Kripto FETÖ’cü polis Mevlüt Mert Altıntaş, örgütün kaos planları için kendini feda etmiş, büyükelçiyi katletmişti. TRT içerisindeki FETÖ’cü hücrenin cinayeti canlı olarak yayınlamak için girişimde bulunduğu ancak başarılı olamadığı ortaya çıkmıştı. Burada da canlı yayın yapamayan FETÖ’cüler çektikleri görüntüleri TRT’nin de üyesi olduğu European Broadcasting Union (EBU)’ın serverlarına aktarmış ve böylece görüntülerin dünya televizyonlarında yayınlanmasını sağlamıştı.

YENİ KAOS PLANI HAZIRLIĞI

Örgütün kripto hücrelerini uyandırdığı, son günlerde geniş bir ittifak tarafından sahneye konulan kaos planı çerçevesinde benzer kamikaze eylemlerde bulanabileceği belirtiliyor. Polis Mevlüt Mert Altıntaş’a Rusya Büyükelçisi’ni vurduracak kadar ileri gitmesi, kaos planında sırada ne var sorusunu akıllara getiriyor.

KAMİKAZE HAKİMLERLE BAŞLADI

Milli iradeyi hedef alan ittifaka taşeronluk yapan FETÖ, daha önce de kamudaki kripto üyelerini kullanarak saldırılar düzenlemişti. İşte bazı kamikaze operasyonlar:

  • FETÖ’cü savcı Sadrettin Sarıkaya, KCK soruşturması kapsamında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da aralarında bulunduğu 5 MİT mensubunu ifadeye çağırmıştı.
  • FETÖ cuntasının imamı Adil Öksüz’ü kaçması için FETÖ’cü hakimler kamikaze eylemi yaptı. Öksüz, skandal bir kararla iki FETÖ’cü hakim Köksal Çelik ve Çetin Sönmez tarafından serbest bırakıldı.
  • FETÖ’cü hakimler Metin Özçelik ile Mustafa Başer, Hidayet Karaca ve eski emniyet müdürleri Yurt Atayün, Ömer Köse, Ali Fuat Yılmazer, Yakup Saygılı, Tufan Ergüder’in de arasında bulunduğu çoğu polis 75 kişi hakkında yetkisi olmadığı halde tahliye kararı vermişti. Birçok FETÖ’cü hakim tarafından benzer tahliye kararlara imza atıldı.

EYMÜR NE BİLİYOR?

Son günlerde sahneye konulan kaos planına paralel olarak, Türkiye’nin karanlık dönemlerini temsil eden aktörler de ürkütücü açıklamalar yapmaya başladı. En dikkat çekici açıklama MİT Kontrterör eski Daire Başkanı Mehmet Eymür’den geldi. Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in yalanlanan iddialarının soruşturulmasını isteyen Eymür, “Bu gidişin sonu siyasi cinayetlerdir.” dedi. Bu açıklama “Eymür’ün bir bildiği mi var?” sorularına neden oldu.

PLANLI PROVOKASYON

Anadolu Ajansı (AA) tarafından görevine son verilen Musab Turan'ın, Bakan Varank ve Bakan Pakdemirli karşısında gerçekleştirdiği provokatif eylemi daha önceden planladığı ortaya çıktı. Turan'ın, bakanlara yönelik skandal soruları sormadan iki saat önce babası Ali Seydi Turan'ı çalıştığı kuruma gönderdiği, masasındaki eşyaları ortada hiçbir sebep yokken toplattığı kameralara dakika dakika yansıdı.

O SAVCININ HEDEFİ KİM?

Süreçteki en tuhaf olaylardan birisi Viranşehir Cumhuriyet Savcısı Eyüp Akbulut’un adımı oldu. Savcı Akbulut, önce sosyal medyadaki hesabından açıklama yaptı, ardından da Korona Virüs tedbirleri nedeniyle soruşturma başlatacağını açıkladı. Yargının yöntem ve usulleri dışına çıkarak siyasi bir adım atan Savcı Bulut görevden alındı. Muhalefet tarafından kahraman ilan edilen savcı dış basında da kendine yer buldu. Diğer kaos olaylarından bağımsız gibi dursa da yöntem ve hedefleri birbirine benzediği için akıllarda soru işareti yarattı.

Kaynak: Yenişafak

27 Mart 2021 Cumartesi

Kripto FETÖ'cülere Devlete, Siyasete ve STK'lara Sızma Talimatı

FETÖ’den kripto üyelere yeniden örgütlenme ve devlet kurumları, siyasi partiler ile sivil toplum kuruluşlarına sızma talimatı geldi. Bu plan doğrultusunda kimlikleri henüz deşifre olmayan FETÖ’cüler farklı dini gruplara girerek izlerini tamamen kaybettiriyor, kendilerini “renklendiriyor.” Bu kişiler FETÖ aleyhinde söylemlerde bulunuyor, fark edilirlerse bu kez pişman olduklarını dile getiriyor. Örgüt bu kriptolardan ne pahasına olursa olsun, sızma konusunda ısrarcı olmalarını istedi. Talimatlarda “Gözaltına alınacağınızı, hapse atılacağınızı da bilseniz kurumlara girme konusunda ısrarcı olun” deniliyor.

FETÖ’den kripto üyelerine yeniden örgütlenme ve devlet kurumları, siyasi partiler ile sivil toplum kuruluşlarına sızma talimatı geldi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ üyesi binlerce kamu çalışanı KHK’larla ihraç olmuş; cumhuriyet başsavcılıklarınca yürütülen ve örgütün dip noktalarına kadar inen soruşturmalarla örgütün mahrem yapılanmaları deşifre edilmişti. Devletin kritik kurumlarından önemli oranda temizlenen FETÖ, yeniden örgütlenmeye çabasına başladı.

PİŞMAN OLDUĞUNUZU SÖYLERSİNİZ!

Güvenlik kaynakları örgüte “yeniden yapılanın” talimatı verildiğini belirledi. Bu talimat sonrası harekete geçen kripto örgüt üyeleri, farklı dini grup ve cemaatlerin içine sızarak izini kaybettirme çabasına girdi. Örgüt içinde “renklendirme” adını verdikleri yöntemle sızdıkları farklı dini gruplarda FETÖ aleyhinde söylem ve eylemlerde bulunmaları istenildi. Kripto FETÖ’cülere, “Eğer farkedilirseniz pişman olduğunuzu ve kandırıldığınızı söyleyin!” telkininde bulunuldu.

ISRARCI OLUN, PARTİLERE SIZIN

Örgüt daha önce kumpas ve kasetlerle dizayn etmeye çalıştığı siyasi partilere de yeniden kanca attı. Örgüt deşifre olmamış FETÖ’cülere “Siyasi parti teşkilatlarına katılın ve etkin olun!” talimatı verdi. Örgüt bu kriptolardan ne pahasına olursa olsun, sızma konusunda ısrarcı olmalarını istedi. Talimatlarda “Gözaltına alınacağınızı da, hapse atılacağınızı da bilseniz kurumlara girme konusunda ısrarcı olun!” denildiği belirlendi. Örgüt üyelerinin daha önce ortaya çıkan ByLock yazışmalarında FETÖ’nün partilere sızma girişimleri de deşifre olmuştu.

ÖZEL OLARAK EĞİTİLİYORLAR

Türkiye genelinde yürütülen operasyonlarda örgütün kamu kurum ve kuruluşlarına sızma gayretini gösteren bilgilere ulaşıldı. Bir çok ilde yeniden yapılanmaya giden örgütün kamuya sızdırmak istediği üyelerine evlerde kurslar verdiği belirlendi. Yeniden yapılanma çabasının bir ayağını da örgüt içi evlilikler oluşturuyor. FETÖ, örgüt içi katalog evlilikleri de yaptırmaya başladı. Yeniden yapılanma talimatının ardından cezaevinden çıkan ve deşifre olmamış olan örgüt mensupları mahrem imamların kontrolünde katalog usulü ile evlendiriliyor. Fotoğraf albümü ve özgeçmişlerden oluşan katalog evlilikleriyle FETÖ, hem örgüte dışarıdan birinin sızmasını engelliyor hem de dışarıya bilgi sızmasını engelleyerek örgütsel bilgilerin güvenliğini sağlıyor.

KaynakYenişafak

11 Şubat 2021 Perşembe

Siber Uzmanların Büyük Başarısı: Çöpten Çıkan Disklerden 5 bin FETÖ'cü Deşifre Edildi!

“Mahrem imam”ın çöpe attığı şifreli diski siber uzmanlar çözdü ve 5 bin FETÖ’cü deşifre oldu. 15 Temmuz Darbe Girişimi'nden sonra Jandarmadaki mahrem yapılanmaya yönelik olarak yapılan operasyon sırasında “Marmara Bölge İmamlığı”nı yapan Nihat Keskin, evinin yangın merdiveni boşluğu ile çöp kutusuna flaş bellek ile SD kart attı. Çöpten ele geçirilen bu bellekler, Milli İstihbarat Teşkilatı ile Emniyetin Siber ve Terör Daire Başkanlıkları tarafından oluşturulan siber uzmanlar ekibi tarafından tam 4 yıl sonra çözüldü.

ŞİFRE KIRILDI, DEŞİFRE TAMAMLANDI

SABAH'ın ulaştığı bilgilere göre, özel programlarla şifrelenen disklere yanlış şifre girildiğinde içerisindeki veriler siliniyordu. Ancak oluşturulan siber uzmanlar ekibinin, kartların şifresini kırmayı başarmasıyla birlikte önemli bilgilere ulaşıldı ve FETÖ'nün mahrem yapısına ciddi bir darbe vuruldu. Elde edilen verilerden, aralarında aktif görevlilerin de bulunduğu 4 bin jandarma personeli ile binden fazla mahrem imam deşifre edilmiş oldu.

Bu gelişme üzerine Ankara'da peş peşe operasyonlar başlarken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da Türkiye Büyük Millet Meclisinde vekillere özel olarak anlatmak istediği Jandarmadaki mahrem yapılanma soruşturmasının da bu soruşturma kapsamındaki bilgiler olduğu öğrenildi.

MARMARA BÖLGE TEMSİLCİSİ DEŞİFRE EDİLDİ

15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında Fetullahçı Terör Örgütü'nün Jandarma yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturmalarda darbe girişiminden iki ay sonra FETÖ elebaşı Gülen'e doğrudan bağlı olarak konumlanan örgütün sözde Türkiye Jandarma imamına bağlı “Marmara Bölge Temsilcisi” Nihat Keskin deşifre oldu.

2016 yılı Eylül ayında İstanbul Bahçelievler Kudret Saraçoğlu İlkokulunda matematik öğretmeni olarak görev yaptığı belirlenen Keskin'in adresi tespit edildikten sonra adresine baskın yapıldı. Polislerin eve girdiği sırada mahrem imam, apartmanın yangın merdivenleri boşluğunda bulunan çöp kovasına bazı malzemeler attı. Olay yeri inceleme ekipleri tarafından giriş kapısının sağında bulunan çöp kovası içerisinde hafıza kartları bulundu. Kartların birinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma talebiyle açıklamalarda bulunan örgüt mensuplarının ifadeleri çıkarken diğer dijital veriler şifreli olduğu için açılamadı.

JANDARMA MENSUPLARINA EMİR VERİYORDU

Örgütün şifreli mesajlaşma programı “ByLock” kullanıcısı da olan Keskin'in örgütün üst düzey yöneticisi olduğu, Jandarma teşkilatına elemen sızdırdığı, yükselmelerini sağladığı ve sınav sorularını verdiği belirlendi. Marmara bölgesindeki tüm sivil ve jandarma personeli örgüt mensuplarını komuta yetkisi olduğu belirlenen Keskin'in örgütün amacı doğrultusunda örgüt üyelerine görev ve emir verdiği böylece darbe girişimine kalkışma suçunu işlediği de belirlendi.

SİBER UZMANLAR DİJİTAL VERİLERİ ÇÖZDÜ

3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 22,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuklu yargılanan Keskin, inkara sarılarak örgüt faaliyetlerini kabul etmedi. Çöp kutusuna attığı ve yanlış şifre girildiğinde içeriğindeki bilgiler silinen dijital verilerin ise Milli İstihbarat Teşkilatı ile Emniyet Genel Müdürlüğü Siber ve Terör Daire Başkanlıklarında oluşturulan siber uzmanlar ekibi tarafından çözülmesi için çalışma başlatıldı. 4 yıl süren çalışmalar sonrasında şifreli disklerin içeriğine ulaşıldı. Disklerin şifrelerinin çözülmesiyle birlikte Jandarmadaki FETÖ yapılanmasının büyük bir bölümü açığa çıktı.

ŞİFRELİ DİSKLERDEN 5 BİN ÖRGÜT ÜYESİ DEŞİFRE OLDU

Ele geçirilen materyallerin incelenmesi sonrasında Marmara Bölge İmamı olan Keskin'in, örgüt abileri tarafından Jandarma personelleri hakkında kendisine getirilen bütün bilgileri dijital veri hâline dönüştürerek şifreli programlarla disklerde sakladığı belirlendi. Yüzde 50'ye yakını çözülen disklerden elde edilen verilerle, 4 bini jandarma personeli olan 5 bin FETÖ üyesi deşifre edildi.

OPERASYONLAR BAŞLADI

Geçen yıl 6 Kasım'da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından ilk etabı yapılan operasyonlarda şifreli verilerden isimleri çıkan Jandarmadaki mahrem abilerden 73'ü hakkında gözaltı kararı verildi. Gözaltına alınan örgütün 73 sivil imamından 60'ı itirafçı oldu. İlk kez bir operasyonda yüzde 82 gibi büyük bir itirafçı oranı çıktı. Soruşturma birimleri, disklerdeki verilerin net olması nedeniyle gözaltına alınan zanlıların cezadan kurtulamayacağı için etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirtti. Operasyonların ikinci etabında ise Jandarma Genel Komutanlığından ihraç edilen 1 yarbay, 1 binbaşı, 4 yüzbaşı, 17 üsteğmen, 2 teğmen, 17 astsubay, 22 askeri öğrenci ile 2'si mahrem imam olan 66 şüpheli Ankara merkezli 25 ilde 29 Ocak'ta gözaltına alındı.

SOYLU: “KORKUYA KAPILDIM!”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, TBMM Genel Kurulunda, özel olarak çağrılırsa Jandarmadaki mahrem yapılanmayı anlatabileceğini ve bunun inanılır olmadığını dile getirmişti. Soylu'nun kastettiği yapılanmanın da şifreli disklerinden çıkan bilgilerden elde edilen bu yapılanma olduğu  öğrenildi.

Kaynak: Sabah

3 Ekim 2020 Cumartesi

Fenalık Uzmanı FETÖ'den “Devrilmeyecek Ağaç Yoktur!” Düsturlu Mobbing Talimatnamesi

İzmir'de FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) sızan rütbeli mensuplarına yönelik soruşturma kapsamında haklarında dava açılan 8 sanıkla ilgili iddianamede FETÖ mensubu olmayan subay ve adaylarının TSK'dan atılmaları ve ayrılmalarını sağlayacak yöntemlerin bir talimatname altında toplandığına dikkat çekildi.

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında 8 şüpheli hakkında hazırlanan ve 27 mağdur-müştekinin yer aldığı iddianamede sanıkların “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan cezalandırılması talep edildi.

FETÖ'nün TSK'ya sızma ve tamamen ele geçirme hedef ve stratejisi doğrultusunda örgüt mensubu subaylar ve adayları tarafından örgüt mensubu olmayanlara karşı gerçekleştirilen baskı, mobbing, yıldırma, taciz, kötü muamele, iftira, şantaj, tehdit ve işkenceye varan uygulamaları konu alan soruşturmanın sonunda düzenlenen iddianame, dikkati çekici detaylar içeriyor.

Soruşturmanın dayanağını ise Ankara'daki Kara Harp Okulu darbe girişimi davasında çarptırıldığı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası onanan eski albay Erdoğan Kurt'un el konulan ve incelenen bilgisayarında oluşturulmuş bir belge oluşturdu.

Erdoğan Kurt'un bilgisayarında rastlanan belgede Kara Harp Okulunda FETÖ'den olmayan hedef personelin nasıl okuldan uzaklaştırılacağı ile ilgili talimatname ve emirlerin bulunduğuna işaret edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

Silahlı terör örgütünün ve TSK içerisine sızdırdığı hain mensuplarının, hiçbir insani ve ahlaki değer gözetmeksizin, kendilerinden olmayan, vatanı ve milleti için canını vermeye hazır, dürüst, namuslu, cesur ve başarılı birer Türk subayı olan ve olmayı hedefleyen şerefli vatan evlatlarına karşı, Türk Silahlı Kuvvetlerinden kendiliklerinden ayrılmalarını veya atılmalarını sağlamak amacıyla gerçekleştirecekleri her türlü hain, sinsi, ahlaksız ve kuralsız eylem ve yöntemlere yer verildiği görülmektedir.

İddianamede talimatnamenin içeriğine dair şu ifadeler yer aldı:

DEVRİLMEYECEK HİÇBİR AĞAÇ YOKTUR!

Şekillendirme yönteminde kanunun etkili olarak uygulanması ve sonuç alınabilmesi için amirlerimiz tarafından elverişli bir yönetim iklimi oluşturulmalıdır. Bu hususu açmak gerekirse, 'devrilmeyecek hiçbir ağaç yoktur.' Amir, öncelikle emir komuta ettiği personeli küçük büyük ayırt etmeden tam olarak tanıyacak, hedefteki personele yoğunlaşacaktır. 

Hedef personel, ne kadar disiplinli gözükürse gözüksün, dikkatli bir takip sonucu eksiklikleri, zafiyetleri kolayca tespit edilebilir. Eğer amir, kararlı bir tavır sergilerse, ilk darbede hedef personel sarsılacaktır. Diğer bir ifade ile hedef yumuşatılmış olacaktır. Baskının sürdürülmesi ile birlikte hedef personel daha fazla hata yapacaktır.

Amirin bir görevi de ast amirleri disiplin tesisi konusunda eğitmektir. Ast amir, müspet bir kişi ise bazen havuç bazen sopa ile hedef personel hakkında işlem yapmasını sağlamalıdır. Eğer ast amir, menfi bir kişi ise ona karşı da zor kullanarak, (tabiri caizse) iti ite kırdırmalıdır.

Sistemin yürümesi için hiç kimse vazgeçilmez değildir. Amir “bu kişi benim işime çok yarıyor. Bu kişi olmazsa bu iş çöker” yanılgısına düşmemelidir. TSK'da herkesin ve her işin bir alternatifi vardır. Amir herkesi yedekleyecek tedbir almak zorundadır. Bu düşünceden hareketle amirin hedef personelin TSK'dan ayrılması konusunda isteksiz bulunması son derece hatalı olacaktır.

Hedefteki personel ne kadar iyi olursa olsun gereksiz reklam edilmemeli ve parlatılmamalıdır. Bu tür hedefteki personele pasif görevler verilmelidir. Yaptığı hatalar üst amire karşı abartılarak anlatılmalıdır. Diğer taraftan hedefteki personel zaten disiplinsizse bu kişi, üst amir ile karşı karşıya getirilmelidir.

“KURBAĞA YAKALAYIP KURBAĞAYA EV YAPTIRIYORLARDI.”

İddianamede, talimatnamede verilen yöntemlerle TSK'dan uzaklaştırılan müşteki ve mağdurların yaşadıklarına ilişkin ifadeleri de dikkati çekti.

Askeri lise öğrencisi M.B., Maltepe Askeri Lisesinde eğitim programında olmayan eğitimlere tabi tutulduklarını belirterek, “Bizi şok mangasına almayan bir tabur abimiz görevden alındı. Fazla nöbet, usule aykırı spor, gereksiz cezalar, ekşili köfte tenceresi içerisinde kaç adet ekşili köfte olduğunun sayılması gibi... Bu konudan yüzbaşı benim savunmamı almıştır.” şeklinde ifade verdi.

Soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan G.Y. ise şunları kaydetti:

“2013 yılında İzmir Menteş'e okulumuzun eğitim programı kapsamında intibak eğitimi almak amacıyla gittik. Burada askeri liseden mezun olan bir kısım öğrencilere farklı muamele yapıldığını gördüm ve duydum. Bu arkadaşlara çanta boşalttırıp geri doldurma, çadır kurup tekrar bozdurma, çöp ve taş toplama, uzun süre kağıda örnek veriyorum bin tane 'Bir daha emirlere itaat edeceğim.' şeklinde yazı yazdırma, şınav çektirme gibi şeyler yapıyorlardı. Bu muameleye maruz kalan arkadaşlarımıza 'şokçu' deniliyordu.”

Soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan A.E de “Menteş askeri kampında şınav, mekik, sürünme, komando dansı, sürekli selam verme, tekmil verme, parke taşlarını saydırmak, kurbağa yakalayıp kurbağaya ev yaptırma şeklinde iğrenç şeyler yaptırıyorlardı.” dedi.

“SAĞ AYAĞA SPOR AYAKKABI, SOL AYAĞA BOT GİYDİRDİLER!”

S.I. ise askeri lisede kendisiyle uğraşıldığını belirterek, “Her seferinde başka kıyafeti giymemizi istediler ve en son kıyafetlerden bir kombin yaparak sağ ayağa spor ayakkabı, sol ayağa bot başımıza harici şapka gibi bunları giymemizi istediler ve bunları defalarca tekrarladılar. Her giyinip gittiğimizde bizlere hakaretler ettiler. 'Sizden asker olmaz şunun kıyafetine bak, kendisi gibi, ne zaman adam olacaksınız' şeklinde cümleler kuruyorlardı.” ifadelerini kullandı.

Baskı ve tehdit nedeniyle askeri okuldan ayrılan müşteki H.K. da ifadesinde “bal tuzağı taktiği”ne dikkati çekti.

Maltepe Askeri Lisesinde 2. sınıfa geçtiğinde Kara Harp Okulu, EDOK Komutanlığı ve Okullar Komutanlığından gelen emirlerin yazılı olduğu bir defter olan “tabur emir defteri sorumlusu” seçildiğini aktaran H.K, şunları anlattı:

“Gelen emirleri arşivliyordum, bazı emirlerin orijinallerinin zamanla kaybolduklarına şahit olup bu konuda şikayet dilekçesi verdim. Kaybolan emirlerden bir tanesi bazı öğrencilerin telefon numaralarının EDOK Komutanlığından bizzat istenmesiydi. Zaman içinde kaybolan emirde istenen telefon numaraları olan arkadaşların yüz yüze tanışmadıkları kızlardan mesaj ve arama aldıklarını fark edince durumun ciddi olabileceğini düşünüp üstlerime bu konuda bilgi verdim.”

Aklına askeri lise yıllarında geleceği parlak görülen öğrencilerin seçilerek “bal tuzağına” düşürülmeleri ihtimali geldiğini kaydeden H.K. ifadesini şöyle sürdürdü:

BAL TUZAĞI TAKTİĞİYLE ŞANTAJ

“Bal tuzağı, öğrencilik yıllarında gelecek vaat eden öğrencilerin erken yaşlarda bayanlar ve erkeklerle arkadaşlık kurdurulup belirli mevkilere gelmesini sağlayıp özel hayatları şantaj unsuru olarak kullanarak istedikleri doğrultuda yönlendirme planıdır. Kaybolan emri fark edince ve arkadaşlarımın durumlarından şüphelenince sıralı komutanlarıma durum hakkında bilgi verdim, gereğinin yapılacağını söyleyip bu konudan kimseye bahsetmememi istediler.”

HARBİYELİNİN BABASINA MEKTUBU İDDİANAMEDE YER ALDI

Şok mangası eğitimine katılan bir Harbiyelinin babasına yazdığı mektupta ise şunlar yer aldı:

“Baba inan, burası normal bir harp okulu eğitim kampı değil. Sanki düşman esir kampı. 'Askeri eğitim ağır olur' diyeceksin ama bu eğitim sadece bir kısım öğrenciye uygulanıyor. Geldiğimiz ilk gün benimle beraber 50 kişiyi şok mangası denilen bir gruba ayırdılar. Bu şok mangasındakilerin benim dışımda hemen hepsi askeri lise kaynaklı. Diğerleri normal eğitime giderken bizi ayırıp işkence eğitimi yaptırıyorlar. Evet, işkence, çünkü normal askeri eğitimle ilgili değil yapılanlar. Bak civardakilere, benim kadar zayıflayan var mı ? Bizi bir takım komutanı alıyor, sabahtan akşama kadar, yat, kalk, komando dansı, şınav, koşu. Hiç durmadan bayılıncaya kadar yaptırılıyor. Domuz pisliğinde süründürme şeklinde yapılan bir eğitim. Başkaca bir şey de yaptırılmıyor akşam oluyor, normal eğitim yapanlar istirahate çekiliyor, bizi bu sefer gündüz istirahat eden başka bir takım komutanı alıyor. O da sabaha kadar benzer şeyleri yaptırıyor. Bazen saat 4'te bazen biraz daha geç saatte bırakılıyoruz. İki saat istirahat sonrası yeniden aynı işkence devam ediyor.”

Kaynak: AA